Koalisyon pazarlığı ve azgınlaşan terör

Abone Ol

Koalisyon pazarlığında sona gelinirken kimi taraf iyimser, kimileri de kötümser bir tablo çiziyor. İyimser havanın hâkim olması genel arzudur. CHP ve AK Parti görüşmelerde karşı tarafı teslim alma stratejisi izleyerek sonuca ulaşamazlar. Çünkü koalisyon hükümeti kurmak bir tarafın karşıyı teslim alması değil, genel meselelerde birleşerek, uzlaşılamayan hususları bir kenara iterek birlikte hareket etme kararıdır. Günlerdir süren görüşmelerin ardından sürekli olumlu açıklamalar yapıldı. Liderlerin görüşmesinin ardından da benzer düşünceler ifade edildi ama sonuç yok. Hâlbuki toplumun iyimser açıklamalardan daha çok sonuca ihtiyacı var. Çünkü seçimlerin üzerinden 2 aydan fazla bir süre geçti. Yapılan tek şey CHP ile gerçekleştirilen görüşmeler. Bu arada, MHP’nin tutumu sebebiyle CHP; AK Parti için adeta mecburi istikamet haline getirildi. Sayın Bahçeli ana muhalefet lideri olmanın yolunun CHP-AK Parti koalisyonundan geçtiğini görüyor olacak ki her fırsatta bu iki partinin hükümeti kurması gerektiğini söylüyor. Aslında CHP-AK Parti görüşmelerinde sona gelindi denebilir. Yarın veya Cuma günü Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu tekrar bir araya gelecekler. Böylece müspet ya da menfi bir sonuç açıklanacak. Elbette, koalisyon görüşmelerinin uzaması ile kıyamet kopmaz ama her gün artan terör olaylarının toplumu gerdiğini de görmek gerekiyor. Böyle olunca da partiler koalisyon hükümeti kurmakta gerçekten kararlı iseler birbirlerini teslim alma gayretini bir kenara bırakarak teröre son vermek ve ülkede barışın sağlanması için ne yapabileceklerse biran evvel onu ortaya koymalıdırlar. Demek istediğim o ki, eğer AK Parti ve CHP bir koalisyon hükümeti kurmak istiyorlarsa görüşmelerin ana konusu terör ve bu husustaki düşünceleri olmalıdır. Yoksa cumhurbaşkanını eskiden olduğu gibi yeniden Meclis’in seçmesi gibi isteklerle vakit kaybetmenin anlamı yoktur. Çünkü cumhurbaşkanını halkın seçmesine karşı olmak, seçmen iradesine de saygısızlık olarak düşünülebilir. Kaldı ki; bu gün ülkenin ana gündem maddesi kesinlikle cumhurbaşkanını halk mı Meclis mi seçsin değildir.

Yurdun her köşesinden her gün çatışma ve şehit haberleri geliyor. Hatta 3-4 terör örgütünün birlikte hareket ettiği biliniyor. Böyle bir ortamda devletin rutin işlerinin nasıl yürütülmesi gerektiği pazarlığı ile vakit geçirmek zaman kaybetmenin ötesinde bir anlam ifade etmez.

Sonuç itibariyle ülkenin ana sorunu çözüm beklerken parti çıkarlarını koruma içgüdüsünün öne çıkması sadece ülkeye zarar verir. Hâlbuki bugün parti çıkarlarının düşünülmesi değil, toplumu geren terör belasına çözüm bulma günüdür. Bir diğer ifade ile ülke çıkarları için parti çıkarlarını bir kenara bırakamayan siyasi kadrolar sadece ülkeye zarar verirler. Bu bakımdan yarın ya da Cuma günü bir araya gelecek liderlerin eğer terörün sona erdirilmesi hususunda gerçekçi bir teklifleri varsa tek gündem maddesi halinde onu tartışıp anlaşabildikleri takdirde meseleyi uzatmadan koalisyonun kurulduğunu ilan etmeleri, bu da sağlanamadığı takdirde erken ya da tekrar seçime götürecek kısa süreli bir seçim hükümeti kurulması gerekiyor. Bu terör ortamında topluma, “biz hükümeti kurmak istiyorduk ama muhatabımız engelledi” görüntüsü vermek adına koalisyon kurulmasını sürüncemede bırakmamanın gerektiğini düşünüyordum.