Klişe

Abone Ol

“Basmakalıp” ifadeler

Kuralların aşınması, kurumların aşınmasını tetikler. Kurumlar görevini yerine getirmediğinde hayal ile hayat arasındaki makas artar. İnsanların dilinde hayalindeki olsa da, hayatında hayal kırıklığı vardır. Dildeki hayal de sadece klişeden ibarettir. Bu yüzden sonuçlar farklı olsun istese de hep aynı şeyleri deneyip durduğundan sonuçlar değişmez. Yaşanan bu durumu şair şöyle özetler; “eyvah bu oyunda bizler yine yandık, çünkü zarar ortada, bilmem ne kazandık?”

“Eleştirinin Özeleştirisi”ni Yapmak
Vicdanı buruk, ekonomisi yaralı, sosyal sorunları had safhada olan insanlara klişe sözlerle çözüm sunulamaz. Çünkü ekonominin istikrardan daha çok ihtiyaç duyduğu şey, herkesin hakkını aldığı bir ortam sağlamasıdır. Bugüne kadar bu sağlanmış olsaydı, insanlar boşluğa düşmez, yöneticiler de “bankaları kredi vermeye davet” etmezdi. Vergi rekortmenlerinin bankalar olduğu bir ekonomide "İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır" diyenler, problemin tespitinden problemin kaynağına geçemeyenlerdir.
Eski alışkanlıklar, güçlü bir görüntü ortaya koysa da kendisinden bekleneni veremez. Çünkü “problemlerimizi, onları oluşturan düşünme düzeyinde kalarak çözemeyiz”! Sadece rahatlatıcı klişe söylemlerle zaman kazanmaya çalışmak, söylemi güçlü ama eylemi zayıf bırakmak, ülkemize göz göre göre yeni kayıplar oluşturur. Klişeleri aşmak, “her şeyi etkileyecek çok özel bir hedef belirleme ve bu sayede tüm alışkanlıkları değiştirebilme” hamlesine ihtiyaç duyar.
“Gerçeği Bilenler Efsane Anlatmaz!”

Temel meselelere kalıcı çözüm sağlamak; bilgimizi niyete, birikimimizi zihniyete ve fedakârlığımızı gayrete çevirerek olacaktır. Böylece “tespit, teşhis ve tedavi” önerilerimizle “kuklayı değil, kuklacıyı” vurmayı hedefleriz. İşte o zaman, kurum nezdinde disiplin, vatandaş nezdinde kararlılık ve insanlık nezdinde heyecan kazanırız. Böylelikle fark ederiz; “bir harap olmuş gönlü tamir etmekmiş hüner”!
Bu hüneri sergilerken eğer karşınıza Batı’yı almaktan korkuyorsanız bilin ki; “bizim umdelerimiz Batı’yı sarsar”! Bu gerçeği bilenler efsane anlatmaz, tarihine bakar, inancına sarılır. Tarihe bakmak “Ayasofya’yı ibadete açmak” değil, bilakis orada ibadet edecek insanının hayat şartlarını iyileştirmektir. İnanca sarılmak “vatandaşına sosyal yardım” vermek değil, bilakis onu sosyal yardıma muhtaç durumdan kurtarmaktır. Pusula: Şuur!