Böylece daha sonraki dönemlerde görülen sosyal konum ve
rütbelere göre kıyafet ayrımı ortaya çıkacaktır. Bu etkileşim daha çok İran
toplumu etkisinde olmuştur. Çünkü İran toplumunu oluşturan insanlar çeşitli
sosyal tabakalardan meydana gelmiş olup, her sınıfın
Kıyafetler, bir anlamda üniforma ve sosyal statüyü de
göstermektedir. Örneğin Emeviler döneminde valiler kırmızı sarık giyerlerdi.
Bir anlamda onların üniformasıydı.
Bu dönemde görülen kıyafetler de şunlardır.
1. Sarık: Erkeklerin başlarına taktıkları bir giydi.
Sarıklar, Arapların tacı olarak ifade edilmiştir. Önceleri sade olan sarık,
zamanla süslü ve pahalı olmaya başladı. Kişinin makam ve mevkisine göre
işlemesi ve süsleri arttı.
2. Kalansüve: Başı örten bir tür başlıktır. Araplar, bu
kıyafeti İranlılardan almışlardır. Toplumun üst tabakası özellikle bu
başlıkları kullanırdı. Bunu sarıkların üzerinde ya da sarıksız olarak
giyerlerdi. Kadın ve erkekler tarafından ortak kullanılan bir başlık türüdür.
Kalanüve, yaygın olarak kullanıldığı gibi, özellikle makam ve mevki sahibi
kişilerin huzuruna çıkıldığında kullanılması gereken bir aksesuardı. Bugünkü
memurların kravat takmaları gibi düşünebiliriz.
3. Taylasan: Baş ve omuzu örten bir örtü. İranlıların
milli giysisi olup, Emeviler döneminde yaygınlaşmıştır. Zengin, fakir herkes
tarafından giyilmiştir.
4.İzar: Erkek ve bayan kıyafeti olup, vücudun göbekten
aşağısını kapatmaktadır. Daha sonraki
dönemlerde kadınlar bu giysiye (etek) kemerde bağlamışardır (zünnar). Halbuki
zünnar bir gayrı Müslim geleneğidir.
5. Rida: İzarın üzerinde giyilen bir çeşit cübbe, palto
veya kaftandır. Kadınların ridasına cilbab da denir. Rida ve kamisten (gömlek)
oluşan giysiye de Hulle denir. Abbasiler döneminde halifelerin ve onların
maiyetindekilerin giydiği bir tür giysi haline gelmiştir.
6. Seravil (Sirval): Bedenin alt tarafına giyilen bir
çeşit pantolondur. İran dan Araplara geçmiştir. Kadın ve erkek tarafından
yaygın olarak giyilen bir iç giysidir. İranlılar Arapları aşağılamak için
onların sirval dahi giymesini beceremediklerini söylemektedirler.
7. Kamis Entari: Bir çeşit gömlektir. Fakat o dönemlerdiki kamisler daha uzundur.
Fakat zaman içinde modaya göre kısa veya uzun hale gelmiştir.
8. Cübbe: Peygamber döneminden beri giyilen geniş etekli
ve geniş kollu bir giysidir. Bir çeşit dış giysi olup, üst zümrelerin,
yöneticilerin, halifelerin ve alimlerin tercih ettikleri bir kıyafettir.
Toplumun alt tabakasında da kabül görmüştür. Hatipler, namaz kılarken cübbe
giymeyi tercih ederlerdi.
9. Bürde: Bir çeşit dış giysi olup palto-pardesü olarak
kullanılmaktadır. Hz. Peygamber ve Halifeler de bu elbiseyi seferlerde ve
merasimlerde giymeyi tercih etmektedirler.
10. Burnus: Erkeklerin dış giysisi olarak kullandıkları
bir başlık türüdür. Kadınlarında kullandığı görülmektedir. Özellikle şarkıcı,
rakkase ve cariyelerin tercih ettikleri bir kıyafettir. Burnus, bir Yahudi
giysisi olup Müslümanlar arasında yaygınlaşmıştır.
11. Cilbab: Kadınların baş örtüsüdür. Fakat, normal baş
örtüsünden farklı olarak başı, sırtı ve vücudun bütün üst kısmını örtmektedir.
Cilbaba göre daha küçük olana humar denir. Ayrıca, başı ve yüzün tamamını örten
giysiye da burku denir. Gözlerin olduğu yerde iki delik açılmıştır. Fakat
cariyeler, baş örtüsü takmazlardı. Kadınların yüzlerini tamamen örten peçe ye
de mıkna veya kına denir. Arap süvarilerin de peçe kullandıkları görülmüştür.
Cahız, Peygamberin de peçe kullandığını belirtir.
Bu dönemlerde yaygın bir modana söz edilmese bile yinede
yavaş ilerleyin bir değişim vardı. Fakat bu değişim bölgeden bölgeye farklılık
arz etmekteydi. Kıyafet ile sosyal statü arasındaki ilişki şair şöyle betimler:
Ne kadar yerde sürünen ve sarhoş gördümse, hepsi teylesan giymişlerdir.
Üzerimde teylesan olduğu halde her ne zaman vezirin huzuruna çıkmak istesem
engellendim. Ancak beni tanıdıktan sonra izin verdiler. Dirra (yünden yapılan
bir elbise) giydiğim zaman hemen izin alabildim.
İslam toplumunda moda yavaş olsa da yayılmaktadır. Bu
dönemde en önemli reklam aracı şiirlerdir. Dönemin önemli şairlerinden
Darimi nin tüccar arkadaşı Medine ye satmak için başörtüsü getirmişti. Siyah
olanları hariç hepsi satıldı. Bu durumu arkadaşına anlatınca Darimi ona bu
siyahları da sattıracağını söyleyip şöyle bir şiir yazdı: Mescidin kapısında
abdest için durup da elbiselerini sıvadığında siyah yaşmak içindeki hoş ve
zarif kadınının Abid e yaptığını sor. Darimi bununla da yetinmedi. Şiirini
besteleyip şarkı yapıp söyledi. Dönemin önemli şarkıcılarından Sinan el-Katibi
de aynı şarkıyı söylemeye başladı. Şarkıyı duyan Medineli ne kadar zarif, şık
ve modayı takip eden kadın varsa siyah yaşmak almaya başladı. Öyle ki Küfeli
tacirlerin bütün siyah yaşmakları bitti. Bu olay, moda ve reklamın o dönemlerde
de önemli olduğunu göstermektedir.