Türbanı tartıştığımız bugünlerde, biz de bu kıyafetlerle ilgili tarihsel bir yolculuğa çıkmaya karar verdik. Acaba, kıyafet tartışmalarının kökeni nereye kadar uzanmaktadır. Bunu sizler için araştırmaya karar verdik.
Aslında kıyafetlerle ilgili ilk tartışmalar daha Hz. Adam’e kadar uzatabiliriz. Hz. Adem’in cennetten atılmasıyla insanların kıyafet ihtiyacı doğdu. “Nitekim, yasak ağacın meyvelerini yedikleri anda, daha önce hiç görmedikleri avret yerleri açılıverdi. O yerlerin açılması uygun olmadığı için yaprakla örtünmeye başladılar.” (A’raf Sûresi, 22.) Avret mahalleri elbise veya bir nurla kendilerinden gizlenmişti. (Tefsir-i Kebir , 14:49; Hak Dini Kur’ân Dili, 3:2140.)
Ayette de görüldüğü gibi ilk insan elbise ihtiyacını mahrem yerlerinin görünmesini engellemek (“Ey âdemoğulları! Size (şeytanın açmak istediği ) çirkin yerlerinizi örtecek bir libas indirdik. Takva libası ise o daha hayırlıdır.” (Araf 26) amacıyla edinmiş, burayı bazı rivayetlere göre incir ağacının yaprağı ile kapatmışlardır. Bu durum, kıyafetin mahremiyeti kapatma amacı taşıdığını göstermektedir.
Kıyafetlerle ilgili diğer bir düzenlemenin de İdris A.S’a kadar uzandığını görürüz. Rivayete göre, ilk defa yazı yazan ve elbise dikip giyen odur. Ondan önce insanlar, hayvan derisi giyerlerdi. Ayrıca üçyüz altmış sene ömür sürdüğü de söylenmektedir. (Fif Abdu’l-Fettah Tabbar Me’al-Enbiyâ, I, 842).
Kıyafet Sosyolojisi ve Psikolojisi
Kıyafeti kısaca şu şekilde tarif ederiz.
-Bir kişinin giydiklerinin tamamı, dış görünüşü demektir.
-Libas ise giyilecek şey, elbise, iç ve dış giysiler anlamına gelir.
-Tesettür, kapanıp gizlenme, örtünme manasındadır.
Fıkhî tarifi ise, kadınların ve erkeklerin başkalarına haram olan yerlerinin gösterilmemesidir.
Sosyolojik ve Psikolojik olarak giyinme önemlidir. Kıyafetler, kişinin bulunduğu sosyal statüsünü ve psikolojisini yansıdır. Kur’an’da elbiselerin temizlenmesi ile ilgili emirler de bulunmaktadır. İslam, insanların pejmurde ve kötü giyinmelerini hoş görmez. Kıyafet temizliğine de önem verir. Kıyafet seçiminde de bu böyledir. Gösterişli insana kibir ve gurur verici giysilerden sakınılmalıdır. Müslümanın şahsında İslam’ı küçük düşürücü, eski-püskü, pejmürde giysilerden kaçınılmalıdır. Dinimiz varlık içerisinde yokmuş gibi yaşamayı uygun görmez. Allah verdiği nimeti yerli yerinde israf etmeden kullanmamızı emretmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Sizden biri bolluğa erişirse iş elbisesinden başka bir de Cuma elbisesi edinirse üzerine bir vebal yoktur.” buyurmuştur. (Ebu Davud, Salat 219) Rasulullah (s.a.v.) şu iki kıyafeti yasakladı:
- Çok yüksek kıyafet
- Çok düşük kıyafet
Kişinin elbisesinin yeni ve temiz olması onun psikolojisini de etkiler. Fakir ve pejmürde giyinmiş olmak, kişinin psikolojisini bozar.
Kıyafetler Ve Din
Hristiyan aleminde 3’lü inanç hakim olduğu için üçgen oluşturan tarzlar mimaride olduğu gibi elbise modellerinde de tercih edilmiştir. Gömleklerin sivri uçları, ceketlerin yaka ve etek uçları üçgen şeklinde yapılmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yahudi ve hristiyanlara benzemek hususunda ciddi uyarılarda bulunmuştur. “Bizimle müşrikler arasındaki fark, kalansüve üzerindeki sarıklardır.” buyurmuştur.
Gayri Müslimlerin kendine özgü kıyafetleri bulunmaktadır. Hatta gayrı Müslimlerin özellikle Müslümanlardan ayırt edilmeleri için kıyafet düzenlenmesi yapılmıştır.
Kıyafetler – Moda Ve Kayıfetlerin Serüveni
Tarihin her döneminde, her toplumun ya da devletin veya o toplumun bireylerinin kıyafetleri, bölgelere, kültürlere ve dinlere göre farklılıklar doğurmuştur. Kılık-kıyafet konusunda birbirlerinden etkilenmişlerdir. Tarih boyunca kıyafetler konusundaki mücadele bu nedenle sürmüştür.
a) Peygamberimiz Döneminde Kıyafet
Bu dönemde kıyafetler sade ve ucuzdur. Kumaşlar, daha çok ticaret yoluyla civar bölgelerden gelmektedir. Rasulullah (s.a.v.) zamanında kadın giysileri:
1. Hımar: Başörtüsü
2. Dır-ı: Entari
3. İzar: Etek (erkekler de giymiştir)
4. Sirval: Şalvar (kadınlar için olanı)
5. Mırt: Dış elbise
6. Cilbab: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, şar gibi dış elbisenin adıdır.
Kıyafetler konusundaki düzenlemelere baktığımızda mahremiyet ölçülerinin dışında insanların serbest bırakıldığı, bu konudaki düzenlemenin zamana ve bölgelere bırakıldığı görülmektedir. Gayrı Müslimlerin sarık giymeleri men edilmiştir.
b) Arap – İslam Dünyası
İlk dönem İslam tarihindeki kıyafetler, sade ve mütevaziydi. Müslümanlar, kibri ve dünya sevdasını gösterdiği için sade giyinirlerdi. Hatta Hz. Ömer, kıyafetler konusunda valilerini uyarır, kendisi de deri ile yamanmış yün cübbe giyerdi. Hatta Hz. Ömer, ölümle pençeleşirken kendisine yerine Sa’d b. Ebi Vakası halef seçmelerini tavsiye edenlere Sa’d için gösterdiği eleştiri onun çok renkli kıyafetler giydiği ve bu nedenle hilafete layık olmadığı şeklindeydi.
Fakat dört halife dönemi sona erip Emeviler dönemine geçilince, İran ve Bizans etkisiyle süslü ve gösterişli kıyafetler giymeye başladılar. Giyim konusunda diğer uygarlıkları taklit eden ilk kişinin Emevi Halifesi Muaviye olduğu görülmektedir. Valisi Ziyad b. Ebihi ise Irak’ta atlas kaftan ve çizme konusunda İranlıları taklit etmiştir.
Emeviler döneminde fetihlerle birlikte diğer toplumların kıyafleri Müslümanlar arasında hızla görülmeye başlandı. Kufe, Basra ve Hicaz’da bu moda daha hızlı yayıldı. Özellikle Kureyş aristokratları arasında bu moda daha çok ilgi uyandırdı. Öyleki, İslam toplumu hızla bir renk cümbüşüne dönüştü. Emevi Halifesi Süleyman, giyime önem verdiğinden bu moda Müslümanlar arasında hızla yayıldı. Tüm maiyetindekilere veşy giymelerini emr ederdi. Hatta huzuruna girenlerin bile veşy giymelerini isterdi. Bir anlamda kendi modasını kurmuş oldu.