Kitabın naaşını kaldıranlar

Abone Ol

Giderek daha az kitap okunmakta.

Neredeyse yazarlar kendileri için kitap yazmakta.

Yani şu fani ömrü boşuna geçirmeyeyim ayrılırken dünyaya

faydalı bir şeyler bırakayım, umut işte belki bir gün okunabilir düşüncesi ile.

Teknolojinin acımasızca cezalandırdığı insanlar, saatlerce sosyal medya başında

tavuk gibi tünemeye mahkûmlar.

Ne dost sohbetleri kaldı ne kültür gezileri.

Arkadaşlarınızla, yakınlarınızla buluşup bir yerde

otursanız da herkesin elinde bir telefon hararetle bir yerlere yorum

yetiştirmek derdindeler.

nicedir ol hikâyet

Çeyrek yüzyıl önce insanların paraları daha azdı fakat

daha çok kitap alınır ve okunurdu.

Kitap fuarlarında 25 yaşındaki toy şairlerin önünde genç

kızlar yüzlerce kişilik sıra oluşturmakta, fikrin çilesini çekmiş ak saçlı

yazarların önünde değil kuyruk, kimseler yok.

Mütefekkirler torunları yaşındaki genç yazarlara bakıp

şaşmaktalar, ancak üçüncü sınıf zekâlar için yazılmış şiir denemeyecek

saçmalıklar için oluşturulmuş kuyruklara.

Bu, kalitenin nasıl düştüğünün son kertesidir.

Hem okuyucu hem yazıcı nezdinde.

Akif in şiirlerini Akif e beğendirmek o kadar zordur ki,

hele bir toplantıda şiirleri okunsun; üstad kıpkırmızı olur, mahcublaşır,

kalkıp gitmelere varana kadar tedirginliğini belli ederdi.

  İki yüz kişilik

sükûtla susan edebin zirvesi Akif lerden sonra şiirin ayağının kayışı, kötü

dizelerin etrafı dolduruşu.

Bir diğer konu, evlerdeki kitabın naaşı.

Terzinin bahçe sundurması altındaki eski dolabın üzerinde

görüyorum, atılacaklar arasındaki eşyalar arasında değil de; evde yer

bulunamamış, fazlalık görülüp özensizce üst üste konulmuş tefsir, fıkıh, hadis

kitaplarını.

Ya da evin kitaplığındaki lüks altın yaldızlı pahalı

kitaplar arasında uyum sağlayamayacağına kanaat getirilip kitaplıkta

duramayacağına karar verilmiş o eski varakları görünce içim sızladı, yağan

yağmurda mı üşüyorlardı sahip çıkılmadıklarından yayılan hüzün mü, o gün

moralimi yeterince bozdu.

Prova arasında terziye soruyorum, okumaya vakti olmadığı

için bir yere vermek üzere oraya bıraktığını ama sundurmada ıslanmadığını

aktararak, beni teselli etti.

Erbabının kitaplarına olası bir tecavüz için aklını

yitirdiği, onlar için bir servet ödediği, kitap okumak için eşiyle bile

konuşamadığı o dönemler yok artık.

O güzel insanlar güzel atlara binip gittiler, demirin

tuncuna, insanın p .. kaldık diyen yazarı, insan anımsamadan edememekte; sosyal

medyadan yiyip içtiğini, aldığı elbiseleri, evinin eşyalarını paylaşan

insanları gördükçe. Evine aldığı meyveyi dahi kapalı taşıyan o zihniyet, savaş

sonrası yakınlarını kaybeden komşularına karşı yıllarca renkli elbise giymeyen,

yüksek sesle gülmeyen o asalet yok artık.

Seviye diplerde, üstelik memleketin her görüşten

insanında aynı anda kalite gittikçe düşmekte. Yine aynı tezde gelip

duralamaktayım mütefekkirden fazla müteahhitlerin değerli olduğu bir ülkede

başka ne beklersiniz. Köşeyi dönüp zengin olsun da hangi yoldan olursa olsun u

ziyan bulmayanlar arasında eski dindarları da görmek, asıl hüzün verici olan.

Ev eşyalarını, elbiselerini, yemeklerini sosyal medyada

paylaşıp sadece okuduğu kitabı paylaşamayan başörtülü kadınlar galiba bu bozuk

düzenin daha da berbatlaşmasının en büyük sebebi maalesef biraz da sizsiniz.