Çekirge bir sıçradı iki sıçradı ve üç derken düşürüldü .
Rusya nın son dönemde gerek Karadeniz gerekse de Suriye de Türkiye nin sabrının
sınırlarını test etmeye yönelik girişimine gereken cevap verildi. Rus savaş
uçağı Türkiye nin kırmızı çizgisinde vuruldu. Ankara açısından bundan sonraki
sürecin adı belli. Şimdi tüm gözler Moskova ya çevrilmiş durumda. Bu mesajın
Kremlin yönetimi tarafından ne kadar alınabildiği ve buna nasıl bir karşı cevap
vereceği büyük bir merak konusu.
Kuşkusuz, havaya merak kadar endişe de hâkim. Sonuçta
bölgenin iki büyük gücünün çok uzun bir ara sonrası tekrar karşı karşıya gelme
durumu söz konusu. Stalin in ya da Deli Petro nun (ve belki de her ikisinin)
tahtına gözünü dikmiş olan Putin in tepkisi sadece sözde mi kalacak yoksa krizi
daha da tırmandıracak bir kaç eylemde mi bulunacak. Ne de olsa önümüzde halen
faili meçhullüğünü koruyan bir Türk F4 savaş uçağının düşürülmesi ve iki
pilotun şehit edilmesi hadisesi var.
***
Eğer Rusya, Gürcistan ve Ukrayna-Kırım hadiselerinde
olduğu gibi Yakın Çevre Politikası adı altında eski Çarlık/Sovyet imparatorluğunu
canlandırmaya yönelik bölgeyi domine etme politikalarında Türkiye yi
diğerleriyle karıştırırsa, işte o zaman tarihinin en kötü ve ölümcül kararına
imza atmış olacak.
Unutulmamalı ki, Rusya gibi Türkiye de tarihsel kodlarına
dönüş ve mirasına sahip çıkma yolunda. Ve şu an Rusya Türkiye nin tarihsel
çıkar alanlarında uçak uçurmaya ve dağlarında terörle mücadele adı altında
Suriye Türkü/Türkmeni avlamaya çalışıyor.
***
Yakın çevre politikası ve tarihsel kodlara dönüş elbette
Rusya nın tekelinde değil. Türkiye nin de Soğuk Savaş sonrası dönemde
uygulamaya koyduğu bir stratejik derinlik projesi söz konusu ve bunun başarılı
olabilmesi için yakın çevresini kontrol altına alması şart. Aksi takdirde bu
yeni büyük oyunun kaybedenleri arasında olacak. Muhtemelen Rusya nın göremediği
ya da anlamak istemediği hadise bu.
Dolayısıyla son kriz bir kaza krizi ya da ani kriz
değil. Aynı şekilde en azından Türkiye tarafından planlanmış bir kriz de
değil. Bilakis Rusya nın planlı krizini bozmaya yönelik bir kararlılık
cevabıdır.
***
Ankara, her şeyden önce, Rusya nın bilinçli bir şekilde
kendisini başta kendi iç kamuoyu olmak üzere, uluslararası arenada küçük
düşürmeye , prestijini sarsmaya , onurunu kırmaya yönelik girişimlerine
karşı bir itibar vuruşu yapmıştır. Moskova ya her kuşun eti yenmez mesajı
vererek, kendisini Gürcistan ve Ukrayna ile karıştırmaması gerektiği mesajını
vermiştir. Bu mesaj, aynı zamanda başta ABD, AB ve İran olmak üzere, Rusya yı
provoke eden ülkelere de yöneliktir.
Bir diğer mesaj ise, Türkiye nin daha önce sözlü olarak
Rusya nın Ankara Büyükelçisi ne iletilen Suriye Türkleri/Türkmenleri ve
Türkmendağı merkezli Halep mesajıdır. Türkiye, yakın çevre politikasının önemli
bir parçası olan bölge Türklüğünün korunması yolunda önemli bir mesajı da bu
vesileyle vermiş ve Rusya ya sen nasıl Rus azınlıkları, hatta Slav halkları
korumaya yönelik adımlar atıyorsan, Türkiye de bu adımı atmaktan çekinmez
demiştir. Böylece, Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan bu bölgenin Yeni
Suriye sürecinde bir başka gücün nüfuz alanı olamayacağının da altı kalınca
çizilmiştir.
***
Kaba gücün dış politikada ve uluslararası sistemin
yeniden dizaynında belirleyici olduğu bir dönemde Ankara nın verdiği bu mesaj,
kaba güce dayalı bir politika izleyen Rusya nın beklemediği cevap olmuştur.
Ankara, yeri geldiğinde her kim olursa olsun ve her ne pahasına olursa olsun,
çıkarlarını koruma noktasında bu yola da başvurabileceği mesajını vermiştir.
Açıkçası bu eylem, Rusya ve diğerlerinin Türkiye den
beklemediği bir hamle olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde ilk defa kendisi
açısından bir meydan okuma ile karşı karşıya kalmıştır. Bunu verdiği ilk
tepkilerinden rahatlıkla anlayabilirsiniz. Papatya falına dönen Lavrov un
Türkiye ziyaretiyle ilgili çelişkili açıklamalar ve iptali gündeme gelen büyük
projeler bile bunun başlı başına göstergesi.
***
Rusya nın tepkisinin sadece bunlarla sınırlı kalmayacağı
da ortada. Putin in hançer açıklamasıyla birlikte Rusya Federasyon Konseyi
Uluslararası Komite Başkanı Konstantin Kosaçev in: Rus-Türk ilişkilerinde
yıllardır biriken her şey bir anda yok edildi. Güven ve partnerlik. Güvensizlik
ve düşmanlık geri döndü ifadesi oldukça önemli.
Dolayısıyla ufukta Türkiye-Rusya arasında Proksy
(Vekaleten) Savaşlar görünüyor. Eğer böyle bir savaşa girilirse, işte o zaman
Üçüncü Dünya Savaşı nın adı konulur ve bunun kazananı ne Türkiye ne de Rusya
olur. Bunu özellikle Moskova nın göz önünde bulundurmasında fayda var.