Kira artış oranlarının reel enflasyon karşısında düşük kalması ve tahliye süreçlerinin uzun sürmesi, ev sahiplerinin mülk hakkı konusunda ciddi mağduriyetler yaşamasına neden oluyor. Kiracılar da kira baskısı altında zorlanırken uyuşmazlıklar yargı ve ara buluculuk mekanizmalarını kilitleme noktasına getirdi.

Dengenin Kiracı Lehine Bozulan Yapısı

Hukukçular, yıllar önce toplumsal şartlara göre hazırlanan Borçlar Kanunu’nun bugün ekonomik gerçekliği karşılamadığını belirtiyor. Özellikle otomatik sözleşme uzamaları, tahliye şartları ve artış sınırları ev sahiplerinin haklarını kullanmasını zorlaştırıyor. Bu durum, “Kiracı güçlü, ev sahibi zayıf” değerlendirmesini daha görünür hale getiriyor.

Yeni Kanun Yapılması Kaçınılmaz

Uzmanlara göre barınma hakkını koruyan bir düzenleme elbette olmalı ancak bu düzenleme, mülk sahibinin haklarını yok sayan bir noktaya evrilmemeli. Kira artış sisteminin yenilenmesi, tahliye davalarının hızlandırılması ve kötü niyetli kiracıların engellenmesi gerektiği ifade ediliyor. Aksi halde hem ekonomik hem sosyal kriz derinleşecek.

Gerçek Hayattan Örnekler Krizin Ciddiyetini Gösteriyor

Kadıköy’deki olayda evi satmak isteyen ev sahibi, kiracının evi göstermeyi reddetmesiyle aylarca mağdur oldu. Kolluk kuvvetleri eşliğinde eve girilse bile süreç davaya döndü ve sonuçta tazminatı ev sahibi ödemek zorunda kaldı. Başka bir örnekte mülk sahibi, kiracının izin vermemesi nedeniyle evi karşı sokaktaki benzer bir daireyi göstererek satmak zorunda kaldı. Satış ancak yüzde 30 indirimle gerçekleşti.

Tahliye Uyuşmazlıklarında Patlama

2025 yılı başında ara buluculuk kapsamında tahliye dosyalarının 125 bini aşması, sistemin tıkandığını kanıtlıyor. Toplam kira uyuşmazlığı başvurusu ise 443 bin 679’a ulaştı. Bazı kiracılar tahliye için 100 bin liraya kadar para talep ederken uzmanlar, “Bu tablo sürdürülebilir değil. Kanun acilen güncellenmeli” uyarısı yapıyor.

Muhabir: Tunahan Türkoğlu