Kimin Rusya'sı: Putin'in mi, Lavrov'un mu?

Abone Ol

Türk-Rus ilişkileri, Moskova dan gelen son çelişkili açıklamalarla birlikte adeta papatya falına dönmeye başladı. Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Türkiye ile Rusya arasındaki krizin geçici olduğunu söylerken; Devlet Başkanı Vladimir Putin in sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya nın Türkiye ile herhangi bir temasa hazır olmadığını, ilişkilerin normale dönmesi için Türkiye nin adım atması gerektiğini açıkladı.

Peki, bunlardan hangisi doğru Bir taraftan Putin in sözcüsünün yaptığı açıklama var; diğer taraftan, Putin in bakanı Lavrov un başında bulunduğu bakanlığın sözcüsünün. Durum böyle olunca kafalar da haliyle karışıyor. Çünkü ortada öncelikle ciddi bir muhatap sorunu var ve bundan dolayı da sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek hiç de kolay olmuyor.

Karşımızdakiler dünyanın iki anlaşılması güç milletinden biri olunca, başta siyasiler, diplomatlar, analizciler ve gazeteciler olmak üzere ilgili tüm kesimlerin işi daha da zorlaşıyor. Fakat biz yine de güç komşumuzu anlamaya çalışalım.

Bu iki açıklamanın öz Türkçesi şu: Rusya da Türkiye ye karşı derin bir kriz var.  Bir tarafta Putin, diğer tarafta da Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı ya da Lavrov. Düne kadar daha çok ABD bağlamında karşımıza çıkan ve Washington daki ikiliği ifade etme bağlamında kullanılan Hangi ABD sorusunun bir benzeri artık Hangi Rusya bağlamında daha sık sorulacağı görülüyor.

Bu husus, başta Türkiye olmak üzere, Rusya ile ikili ilişkilerde bir sorun olarak karşımıza çıkarken, diğer taraftan bir fırsat olarak da değerlendirilebilir. En azından halen Moskova da bir rasyonel muhatabın varlığına işaret etmesi boyutuyla. Bu da Türk Dışişleri Bürokrasisine büyük bir görevin düştüğünü gösteriyor...

Rusya nın Dokunulmaz Adamları...

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ile Devlet Başkanı Vladimir Putin in sözcüsü Dmitriy Peskov arasında yaşanan Türkiye polemiği, diğer taraftan akıllara Rusya da gerçek güç kim sorusunu da getirmiyor değil. Bir diğer soru da, elbette bunun kazananı kim olacak şeklinde karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla, bu ayrışma oldukça önemli. Rusya tarihi içerisinde, özellikle de Stalin ve sonrası itibarıyla dışişleri bürokrasisinin sistem içindeki ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda, rasyonel tarafı temsil eden bu kanadın genelde kazanan güç olduğu görülür. Aksi takdirde Rusya, hayaller ve gerçekler bağlamındaki çelişkisinde muhtemelen şimdiye kadar bir ikinci bölünmeyi daha yaşamış olurdu.

O yüzden Rusya nın en büyük şansı bu güçlü bürokrasisinde saklı. Dolayısıyla Rusya yı bugün aslında ayakta tutan ne Putin ne de sahip olduğu nükleer silahlardır. Rus diplomasisinin kabiliyeti Putin i frenlediği gibi, onun yaptığı bir çok hatayı da ustaca izole etmektedir.

Diğer taraftan bu yapının kendi içerisinde yekpare olduğu ve bu özelliğini hiç bir liderin bugüne kadar aşamadığı, değiştiremediği de bilinmektedir. Rusya nın kendi içindeki bir başka FED örneğidir de diyebiliriz buna. O yüzden önce SSCB ye sonrasında ise Rusya Federasyonu na Stalin den miras kalan dışişleri bürokrasisi adeta bir Dokunulmazlar Kulübü dür.

Nitekim bundan dolayı Putin in Rusya içerisinde rahatsız olduğu ve bugüne kadar kontrol altına alamadığı tek gücün adresi de yine burasıdır. Diğer liderler gibi Putin de bu yapıya dokunmak istediğinde muhtemelen Stalin in ruhu ile karşı karşıya kalmıştır. Şu an için Putin bu bürokratik yapıya bir hamle yapamıyor olsa da, bu ileride yapmayacağı anlamına gelmez. Ama bunun için öncelikle 2018 den güçlü bir şekilde çıkması gerekiyor.

Lavrov un Radyo Üzerinden Putin e Gönderdiği Türkiye Mesajı...

Eğer, Putin Türkiye ye karşı mevcut tutumunu devam ettirir ise, Rusya 2018 i seçimler boyutuyla zor görebilir. Rus Dışişleri Bakanlığı bu olasılığı güçlü görmüş olmalı ki, başta Suriye konusu olmak üzere, birçok hususta yeni bir toparlanma içerisinde.

Nitekim Moskova daki bir radyo programında güncel konular hakkında değerlendirmelerde bulunan Zaharova nın sunucunun Türkiye ile Rusya arasındaki kriz geçici mi sorusuna, Tabii ki yanıtını vermesi ve ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Kerry nin Moskova ziyaretinde Suriye konusunda Türkiye nin rolünün değerlendirildiğini ifade etmesi bu bağlamda oldukça önemli.

Çünkü bu ifade, Zaharova nın Kerry ile görüşmelerinde Türkiye-Rusya ilişkilerinin gündeme gelmediğine yönelik cevabını iki önemli nedenden dolayı yalanlıyor: 1) Suriye konusunda Türkiye nin rolü, Ankara-Moskova ilişkileri göz ardı edilerek değerlendirilemez; 2) ABD her halükarda bu krizin bir tarafıdır ve bunu Rusya ya hissettirmek zorundadır. Bu da Moskova ya kadar gidilmişken konuşulmadan olmaz.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova nın bir dinleyicinin: Rusya, DAEŞ e karşı bir zafer kazanılmadan neden Suriye den aniden çekiliyor Rusya nın Suriye ye 5 aylık müdahalesinin tek reel sonucu Türkiye ile ilişkilerin bozulması oldu görüşüne katılmadığını belirtmesi de fazlasıyla dikkat çekici.

Soru-cevap bir tarafa, burada dikkatlerden kaçmaması gereken çok önemli iki husus var. Bunlardan birincisi, dinleyicinin yaptığı Rusya nın Suriye ye 5 aylık müdahalesinin tek reel sonucu Türkiye ile ilişkilerin bozulması oldu tespitidir. Bu tespit, Rus kamuoyunun Putin in Türkiye politikasından duyduğu rahatsızlığı çok net bir şekilde özetliyor. Bu rahatsızlığı Rus Dışişleri Bürokrasisinin de duyduğu ortada. Dolayısıyla ikinci önemli sonuç, bu rahatsızlığı Dışişleri Bürokrasisinin ya da Lavrov un bir de radyo programı üzerinden Putin e iletmiş olmasıdır.

Bakalım Putin bu mesaja nasıl bir cevap verecek Ben bu cevabın Putin in sözcüsü Dmitriy Peskov un yaptığı açıklama ile sınırlı kalmayacağı kanaatindeyim...

Not: Oğlum Hasan Sabri Melihcan Erol un YGS Türkiye sınavındaki birinciliğinden dolayı tebriklerini ileten başta değerli Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş ve Ankara Temsilci Mustafa Yılmaz beyler olmak üzere, tüm Milli Gazete mensuplarına ve Milli Görüş ailesine teşekkürlerimi ifade etmek istiyor, saygı ve selamlarımı sunuyorum. Allah hepinizden razı olsun. Dualarınızın devamı temennisiyle...