AK Parti iktidarının AB sevdasını anlayabilmiş değilim.
Başlangıçta sergilenen AB ye dönük çok arzulu politikanın iç politikaya,
özelliklede siyasete siyaset dışı müdahalelerin önünü kesmeye dönük atılacak
adımlara destek olarak böyle bir tavır sergileniyor diye düşünüyordum. Gelinen
noktada iktidar kanadından yapılan açıklamalarda ısrarla vesayetçi dönemin sona
erdiği açıklanıyor. Yani, yapılan düzenlemeler ve alınan mesafe sonucu siyasete
siyaset dışı müdahalelerin önü kesilmiş görünüyor. Yapılan açıklamalardan ve
bir takım uygulamalardan bunu anlıyoruz. Böyle olunca hala iktidarın ille de
AB ne gireceğiz yaklaşımını insan anlamakta güçlük çekiyor.
Çünkü yakın zamana kadar AB yandaşlığını Batılılaşma
sevdasının bir sonucu olarak değerlendirmek mümkündü. Ancak, şimdilerde
Türkiye nin değil AB nin Türkiye ye ihtiyacı olduğu dile ısrarla tekrarlanıyor.
Bu nitelendirme siyaset dışı bir takım değerlendirmelerin ötesinde iktidar
kanadından yapılan açıklamalarda da hep aynı şeye vurgu yapılıyor. Bizim değil
AB nin bize ihtiyacı olduğu, Türkiye nin AB ne girmesinin ülkemize fazla bir
şey kazandırmayacağı buna karşılık Türkiye nin sahip olduğu genç ve çalışkan
nüfusuyla AB ne ciddi bir katkı sağlayacağı vurgulanıyor. Bunun son örneğini AB
Bakanı Bozkır verdi. Bozkır AB nin Türkiye nin üyeliğini reddetme lüksü
olmadığını vurgulayarak, AB cazibe merkezi olma niteliğini kaybetti diyerek
yeniden cazibe merkezi olabilmesi için AB nin Türkiye ye ihtiyacı olduğunu
ileri sürüyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir mantığı ülkemiz
lehine olmadığını, kendimizden çok AB yi düşündüğümüzü gösteren bir yaklaşım
olarak görmek yanlış olmasa gerek.
AB nin cazibe merkezi olma niteliğini yitirdiği doğru
olabilir. Sömürgecilik döneminde dünyanın çeşitli köşelerinden getirdikleri
zenginlikleri kendi insanların menfaatine sunan AB ülkeleri bugün sosyal
güvenlik kurumlarını bile ayakta tutmakta zorlanmaktadırlar. Bu arada Avrupalı
kadınların çocuk yapıp onu büyütmek yerine köpek beslemeyi tercih ettiği için
yaşlı nüfus artışı ile üretimde ciddi düşüşlerin ortaya çıkması Avrupa nın
cazibe merkezi olma niteliğini kaybetmesinde etken olduğu da biliniyor. Sayın
Bozkır ın Türkiye nin sahip olduğu bu genç ve çalışkan nüfus ile AB ye katkı
sağlayacağını söylemesi yanlış değil ama sahip olduğumuz genç ve çalışkan
nüfusu kendi ülkemizin kalkınması ve gelişmesinde kullanarak Türkiye nin cazibe
merkezi haline gelmesini sağlamak daha sağlıklı bir yaklaşım olmazı mı Bize ne
AB nin cazibe merkezi haline gelmesinden
Kaldı ki, AB nin bize ihtiyacı olduğu tespiti doğru bile
olsa kendi kendimize gelin güvey olmanın ötesinde ne anlam ifade eder. Onlar
ısrarla bizi kapıda tutarken, Onlar istemese de biz bazı fasılları açıyoruz
yaklaşımı sağlıklı olabilir mi Bir yandan bölgemizde belirleyici olduğumuz
iddiaları öbür yandan AB nin bizim ortaklığımızdan fayda sağlayacağı yaklaşımı
bu ülkede uzun yıllardan beri Avrupa ile Asya arasında köprü olmamızla övünen
anlayışın bugüne yansıması gibi görünüyor. O zaman da AK Parti iktidarı ile
geçmiş iktidarlar arasında AB ye bakışta bir farkın olmadığı ortaya çıkıyor.