Kıbrıs?ta İnsan Harası (4)

Abone Ol

Aziz Kent neredeyse iki yıl kaybetmiştir bu arazi alımı

sürecinde. Yeterli parası vardır ama bir türlü Kıbrıs ta bu sermayesini işe

dönüştürememektedir maalesef, Rumların çıkardıkları bilinçli engellerden,

ayrımcılıktan dolayı.

  Bu işin

olamayacağını anlayan Aziz Kent bu sefer Girne sahillerinde Kıbrıslı Türklere

ait bir arazi bulmaya çalışır hayalindeki oteli inşa etmek ve Kıbrıslı Türkler

arasında da turizmi başlatmak için. Araştırmaları sonuç verir ve Lapta da

hayaline uygun bir araziyi bulur. Hemen projelerini hazırlatır. Proje mimarları

İ. Ezel Reşat ve Bora Atun dur. Proje çağdaş çizgiler taşır, son teknoloji

kullanılır, en son makine ve teçhizatla donanır Celebrity Hotel. Gerekli tüm

izinler sırası ile Makarios hükümetinin ilgili birimlerinden binbir zorlukla

alınır.

İş nihayet son adıma, Girne Kaymakamlığı ndan inşaat

ruhsatını (Building permission) almaya gelir. İnşaat izni alındıktan sonra

kurbanlar kesilecek, dualar ile ilk kazma vurulacaktır ama bekle, bekle bir

türlü inşaat izni çıkmaz Girne Kaymakamlığı ndan. 

Oteli açma ve işletme izni 6 ay geciktirilir Girne

Kaymakamı tarafından. Bir türlü izin vermiyor, ağzından da çözüme yönelik

hiçbir söz çıkmıyordur. Dostum Aziz Kent in Makarios ve dönemin etkili adamı

İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis de dâhil olmak üzere Rum siyasiler nezdinde

bıkmadan yaptığı sayısız girişimler nihayet sonuç verir ve Yorgacis in

müsteşarı kendisini bir gün makamına çağırır. İçişleri bakanı müsteşarı, Aziz

Kent e Lapta da açmak istediği Celebrity Hotel e izin verilebileceğini ama

küçük bir de talepleri olduğunu belirtir.

Müsteşarın talebi küçücük, minnacıktır. Hatta çok da

önemli değildir. Aziz Kent e oteli tek başına açarsa başarısız olacağını, bu

nedenle de bir Kıbrıslı Rum ile 5 yıl süreli bir ortaklık yapması ve evraklar

üzerinde de otelin sahibi olarak Kıbrıslı Rum un gözükmesi durumunda otele

inşaata başlama ve açma izni verilebileceğini söyler.

Artık yola çıkılmış, on binlerce sterlin harcanmış, geri

dönüş yolları da kapanmıştır. İster istemez Aziz Kent, Londra da çok iyi

ilişkiler içinde olduğu bir Kıbrıslı Rum arkadaşı ile oteli 5 yıllığına

kiraladığına ve kendisinin de mal sahibi olarak sadece kira alacağına dair bir

kontrat yapılır. Sırası ile Girne Kaymakamlığı na ve İçişleri Bakanlığı na bu

kontrat sunulur, her tür bürokratik işlem sil baştan tekrardan yerine

getirilir.

Bütün bu gelişmelere rağmen izin bir türlü Girne

Kaymakamlığı ndan çıkmaz. Tekrardan Rum siyasiler ile rica görüşmesi yapılır.

Bu rica turundan sonra Girne Kaymakamı kendisini belli bir gün, saat 09.30 da

görüşmeye çağırır. Saat tam 09.15 de Girne Kaymakamlığı nda hazır olan Aziz

Kent, öğlene kadar kapıda bekletilir. İçeri girenin çıkanın haddi hesabı yoktur

ama bir tek giremeyen Aziz Kent tir.          

 Nihayet insafa

gelen Kaymakamlık sekreterinin de girişimleri ile Kaymakam öğlen vakti çıkıp

yemeğe gitmeye yeltenirken kapıda, lütfederek ayaküstü Aziz Kent ile görüşür ve

ne pahasına olursa olsun izin veremeyeceğini açık ve net olarak kendisine

söyler

Gidişat pek parlak değildir. Yılmayan Aziz Kent, İçişleri

bakanı ile bir yolunu bulur ve görüşür. Bu görüşme Rumca olur. Azılı bir

EOKA cı olan, İngilizler tarafından yakalanıp yıllarca hapse mahkûm edilen

Yorgacis, bir Kıbrıslı Türk e yaptıkları haksızlığın boyutunun farkına varır ve

gerekli iznin verileceğini söyler. Aradan haftalar geçer, bir gün Lapta

Belediye Reisi, Aziz Kent i arar, otelinin inşaat ruhsatını vereceğini

söyleyerek onu belediye binasına davet eder. Yıllarca verilen uğraşı nihayet

son bulmuş ve sadece kiralayan konumunda da olsa hayal ettiği otelinin inşaat

iznini aşmayı başarmıştır Aziz Kent.

Özetle; 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı ndan evvel,

bazılarımızın iddia ettiği gibi özgür değildik, Rumlarla barış içinde de

yaşamıyorduk. Ada çapında iş kurmak, herhangi bir ticari malın temsilciliğini

veya da acenteliğini almak hakkımız yoktu, hiç de olmadı. İlgili şirket size

acentelik verse bile bir Rum ortağınız olmadan veya bir Kıbrıslı Rum o

temsilcilikten veya da acentelikten komisyon almadığı müddetçe, söz konusu

ticari malın Kıbrıs adasına girmesi söz konusu bile değildi. Sadece 1960 öncesi

Kıbrıslı Türkler tarafından bir şekilde alınması başarılmış temsilcilikler veya

da acentelikler devam ettirilebiliyordu, hepsi o kadar.     

Hayal dünyasını geride bırakıp gerçekleri bilmemizde

büyük fayda var, eğer geleceğimiz hakkında karar vermek istiyorsak.