Kıbrıs’a Millî Görüş Mührü

Abone Ol

Bismillâhirrahmanirrahîm;

KIBRIS Barış Harekâtı’nın 49. yılındayız. Kıbrıs’ın Türkiye için manevi ve maddi pek çok önemi vardır. Kıbrıs Hz. Osman (R.A.) döneminde fethedildi. Allah Resulünün halası Ümmü Haram (R.A.) da fethe katılmıştı. Kabri Larnaka’dadır. Kıbrıs, Akdeniz’in ortasında tabiî bir üs konumundadır; doğal gaz başta olmak üzere zengin tabiî kaynaklara sahiptir.

Erbakan Hoca Kıbrıs’ın Türkiye için önemini Davam kitabında şöyle anlatır: “Kıbrıs Türkiye’nin bütünlüğünün bir sigortasıdır. Kıbrıs demek Türkiye demektir. Kıbrıs Orta Doğu’nun barışı, İslâm âleminin huzuru ve Türkiye’nin korunması için büyük öneme haizdir. Kıbrıs’ta en ufak bir taviz verilmeye kalkışıldığı takdirde, bu çorap söküğü gibi gelir. Önce Kıbrıs’ın elden gitmesini doğurur. Arkasından Ege gelir, Doğu Anadolu gelir, Ermenistan gelir, Pontus gelir.” (Sh. 158)

Osmanlı sonrası Kıbrıs’ta büyük sorun 1960’ta iki toplumlu federal bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla başladı. Nüfus ve yönetim ağırlığı Rumların elindeydi. Rumlar Kıbrıs’ı Türklerle paylaşmak istemediler. Yunanistan Kıbrıs’ı topraklarına katmak, Helen adası haline getirmek istiyordu. Bunun için EOKA isimli terör örgütü oluşturdu. Baskın ve saldırılarla Kıbrıs Türk halkını bezdirerek adadan göç etmeye zorladı.

1963 ve 1967’de saldırılar katliam noktasına ulaştı. Türkiye askeri İskenderun Körfezi’nde teyakkuz halinde beklemesine rağmen, dönemin hükümetleri, Batı ülkeleri istemediği için askeri harekât başlatamadılar. Müdahalemiz engellendi.

1974 KATLİAMI

1974’TE EOKA terör örgütünün Türk köylerine saldırıları iyice arttı. Soykırım noktasına dönüştü. Rumlar sonuca ulaşmak için, EOKA terör örgütü lideri Nikos Sampson eliyle Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı darbe yaptırdı. Olaylar iyice çığırından çıkmıştı.

Türkiye’de CHP-MSP Hükümeti vardı. Başbakan Ecevit sorunu diplomatik yöntemlerle çözmekten yanaydı. Bu amaçla, diğer garantör devleti ziyaret için İngiltere’ye gitti. Başbakan Yardımcısı Erbakan İngiltere’den sonuç çıkmayacağını çok iyi biliyordu. Ecevit’i İngiltere’ye uğurladıktan hemen sonra, Başbakan Vekili sıfatıyla GKB Semih Sancar’la görüştü. Ordunun Kıbrıs’a çıkarma yapabileceğini öğrendi. Bakanlar Kurulu’nu topladı. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatma kararı çıkardı.

Erbakan, Genelkurmay Başkanlığı’na, orduyu İskenderun Körfezi’ne harekât talimatı verdi. Bu arada Ecevit eli boş olarak İngiltere’den döndü. Yapılacak başka bir şey yoktu. Gelişmeleri kabullenmek zorunda kaldı. Ancak, “Diyanet İşleri Başkanı’nı çağıralım da duasını yapsın” diyebildi. 20 Temmuz Cuma sabahı ordumuz İskenderun Körfezi’nden Kıbrıs’a Barış Harekâtı’nı başlattı.

Askerimiz destanlar yazıyordu. 1. ve 2. Harekât’ta toplam 4.130 kilometrekarelik alanı ele geçirdi. BM “ateşkes” kararı verdi. Başbakan Ecevit karara uydu. Yapılan uzun diplomatik temaslar sonucu, 1983’te Kıbrıs’ta KKTC ve GKRY olarak iki ayrı devlet kuruldu. Kıbrıs sorunu kökünden çözüldü. Rumların yeni taviz girişimleri karşısında, Erbakan şöyle diyordu:

“Bizim Kıbrıs meselesi diye bir meselemiz yoktur. Kıbrıs’ta tek meselemiz, KKTC’nin önce Müslüman ülkelere tanıtılması ve KKTC’nin manen ve madden güçlenmesini temin etmektir.” (Davam, Sh. 170)

Kıbrıs Barış Harekâtı, Millî Görüş zihniyetinin önemini apaçık gösterdi. Milletimiz 1699’daki Karlofça Antlaşması’ndan sonra, yalnız 2. Abdülhamit döneminde Dömeke’de; Erbakan Hoca dönemindeyse Kıbrıs’ta toprak kazandı. 

NUH KASADAR’A DAİR

MİLLÎ Gazete yazarlarımızdan Mustafa Kasadar hocanın oğlu Muhammet Nuh, menfur bir cinayetin kurbanı olarak, dünya sürgününden ebedi âleme uğurlandı. Nuh kardeşim; çevresinde masum yüzlü, edepli, insanî duyguları gelişmiş bir genç olarak tanınıyordu. Ondan iyilikten başka bir şey gören olmadı.

Yedi yıl yatılı bir Kur’an kursunda eğitim aldıktan sonra, üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. İslâm’a, insanlığa hizmeti amaçlıyordu. Babası Mustafa hoca, ciddi, şuur verici kitaplar yayınlayan Ravza Yayınları’nın sahibiydi. Ömrünü Allah’ın dinine hizmete adamıştı. Nuh’u da bu şuurla yetiştirmeye çalıştı. Böylesine güzel bir gencin hunharca bir cinayet sonucu vefatı hepimizi üzdü.

Mustafa hocama sabr-ı cemil diliyorum. Allah ona ve hepimize yeni acılar, yeni sıkıntılar göstermesin! Allah, Nuh kardeşimin de salih amellerini bitip tükenmeyen ahiret azığı eylesin! Nuh’umuzu şehitler kervanına dâhil etsin!

Olay, hepimize ibret olmalıdır. Haramlar aleni işlenir oldu. 6 Şubat depreminin aniden geldiği gibi, yarınların neler getireceğini bilmiyoruz. Birbirimizi incitmeyelim; İslâm’ı şuurlu bir şekilde yaşamaya teşvik edelim; ahiret azığı toplayalım. Unutmayın! Ölüm bize de uğrayacak! Allah, hepimize dünya imtihanımızı lâyıkıyla verebilmeyi nasip etsin!