Kazanmak mı oynamak mı?

Abone Ol

Hazırlık maçlarının sonuçları genelde dikkate alınmaz. Bu maçların amacı, yarınlarda oynanacak puan veya eleme ciddiyeti taşıyan oyunlara yatırımdır. Yani, resmi oyunlarda kullanılacak oyuncuların seçimi, taktiğin, takımın genel oyun felsefesinin belirlenmesi esastır.

Buradan hareketle, İsveç’i 2–1 yendiğimiz maçın içinden yukarıdaki verilere bakıp bir yorum yapalım. Kaleci kadromuzun Onur, Volkan ve Tolga’dan oluşacağı açık ve nettir. Zaten eldeki malzeme de budur. Savunmada Gökhan, Semih, Ersan ve Caner yer aldılar. Ömer sakattı. İshak kenarda idi. Tarık sonradan oyuna girdi. Savunma bloğunun tam listesi aklımda değil ama eldeki malzemeye göre davranıldığı da bir gerçek. Egemen, Gökhan Zan, Veysel gibi beklemede olanları da hesaba katarsak, hayli alternatifli bir geri bloğumuz var. Bu kadro yeterli midir İşte orası biraz tartışma kaldırır. Zaman içinde yapılacak değerlendirmeler, sakatlıklar, cezalı durumlar veya rakibe göre planlanacak oyun modeline göre değişimler olabilir. Ama potansiyel en azından sayısal olarak zengin gibi...

Ayrı bir paragraf açarak orta alana gelelim. Topal yoktu ama her zaman eldedir. Oynayanlardan Selçuk’la Nuri de öyle... Alper sadece ciddi sayıdaki yokluklarda alternatif olabilir. Sonradan oyuna giren Murat da acaba biraz ısrarcı olmak Emre’nin yokluğunu kapatma adına bir hareket gibi düşünülebilir mi Yani topla alan kat etmek, rakibin üzerine giderek rakibi eksiltmek gibi eylemler için. Çünkü milli takımda bunu Emre yapıyordu. Buraya Arda’yı almayayım. Çünkü o tam bir joker... Bilal sakat idi. Acaba düzeldiğinde yaşına rağmen, oyunu kontrol için yeniden çağrılır mı Burada Terim Hoca, Murat seçiminde sanki isabetli davranmış.

İleride sıkıntı var. Burak malum. Umut da öyle... Mevlüt güzel bir kafa golü attı, bir iki pozisyonda da ortaya çıktı. Ancak yabancı ülkelerdeki orta alan-forvet ilişkileri bizden çok değişiktir. Bunu maçın bazı bölümlerinde ciddi şekilde gözledim. Uyum, top diyalogu aksaması gözüküyor. Olcan gol attı. Ama çalışkanlığına, iyi niyetine, süratine, hatta çabukluğuna rağmen milli maçların aranan adamı olur mu Şöyle çizgiye yakın kalıp, rakibinin üzerine topla gidebilen ve her iki yöne de çalım atabilen bir oyuncumuz hâlâ yok. Burada da Arda’yı saymıyorum. O joker çünkü... Topu ayak içiyle sahanın tamamını görerek alıp giden oyuncu bulabilecek miyiz Yarın Beşiktaş’ta forma giyecek olan Cenk, acaba yarın en uçtaki oyuncu olabilir mi

Görüldüğü üzere Terim Hocanın işi kolay değil... Aramak bulmak tamam... Ama asıl olan bir 20–22 kişilik ana malzemeyi oturtup, yola çıkmaktır. Elde var gibi gözüküyor. Tamam, ama düşünülen iş, planlanan oyun bu sayının sırtına bindirilirse hedef vurulur mu Bekleyip görelim...  Ama bir tespitim daha var. Oyuncular sanki, “Hah işte, hocanın kralı geldi” der gibiler. Bu da çok önemli...