Katar Uluslararası Medya Ofisinden yapılan açıklamada, "Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan'ı ilgilendiren bir davayla ilgili asılsız iddiaları şiddetle kınıyoruz." ifadesine yer verildi.

Açıklamada, bu iddiaların, yanlış bilgi yaymak ve kendi kınanacak eylemlerinin sorumluluğunu başkalarına atarak sorumluluktan kaçmak için bazı kötü niyetli aktörlerin yürüttüğü koordineli bir kampanyanın parçası olduğu kaydedildi.

Ofisin açıklamasında, bu iddiaların, birçok medya kuruluşu arasında uydurma bilgileri dolaştırmak için koordineli çabalar çerçevesinde ortaya çıktığı, ancak bunların çoğunun, iddiaların gerçek dışı ve inandırıcı olmadığını teyit ettikten sonra bunları yayınlamaktan kaçındığı dile getirildi.

Açıklamada, "Bazı saygın medya kuruluşlarının, kendi çıkarlarını korumak için yanlış bilgi yaymak ve gerçeği çarpıtmak isteyen kuruluşlar tarafından istismar edilmesi son derece kaygı vericidir." değerlendirilmesinde bulunuldu.

İddiaların, Katar'ın arabuluculuktaki rolü, Gazze'deki İsrailli esirlerin hayatlarını kurtarma ve serbest bırakma çabaları, uluslararası kurumlara verdiği destek ve uluslararası hukuk hükümlerine bağlılığı nedeniyle Katar'a karşı devam eden sistematik bir kampanya çerçevesinde ortaya çıktığı kaydedilen açıklamada, bu çabalar kapsamında yanlış bilgi yayılmasının yaygın bir durum olduğu aktarıldı.

Açıklamada, Katar'ın bu tür saldırılara kararlılıkla ve sorumlulukla karşı koymaya devam edeceği vurgulanarak, bölgede barışı sağlama ve istikrarı teşvik etme çabalarını sürdürürken, adını ve itibarını her türlü yolla koruyacağına işaret edildi.

The Guardian'ın haberinde, Karim Khan'ı "cinsel taciz ve saldırı" ile suçlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi çalışanının, "Katar içindeki kuruluşlar adına özel istihbarat firmaları tarafından" gerçekleştirildiği iddia edilen" gizli bir casusluk operasyonuna maruz kaldığı iddialarına yer verilmişti.

UCM Başsavcısı Khan ise iddiaları reddederek, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer üst düzey İsrailli yetkililere yönelik savaş suçu soruşturmasında siyasi baskı, istihbarat tehdidi ve cinsel suç iddialarıyla hedef alındığını belirtiyor.

Katar, Mısır, Türkiye ve ABD ile birlikte, İsrail ile Hamas arasında esir takası anlaşmasıyla sonuçlanan çabalara öncülük etmişti. Gazze Şeridi'ndeki ateşkes 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.

Muhabir: Haber Merkezi