Kardeştir ne atılır ne satılır

Abone Ol

Cenab-ı Hak, Kur’an’da, “innemel mu’minune ihvatun” buyuruyor yani müminler kesin olarak kardeştir, dolayısıyla bizim bu hususta yorum yapma alanımız yok. Peki, hangi müminler kardeştir, diyebilir miyiz? Kafamızda böyle ayrımlar böyle istisnalar oluşturabilir miyiz, tabii ki hayır. Hepsi kardeşimizdir. Yani başka memleketli olan, başka ırktan olan, başka mezhepten olan, başka cemaatten olan, başka partiden olan, bizim sevmediğimiz gruptan olan, bize kızan gruptan olan, bize küfredenlerden olan velhasıl kim olursa olsun bir insan şeklen müminse, dışarıdan görünüşüyle müminse, hele de ehli kıble ise hepsi kardeşimizdir. Hiçbir şekilde kardeşlik hukukunun dışında davranmak Allah rızasına uygun değildir. Irk farklılığını ön plana alarak kendisini önemli görüp diğerlerini aşağıda gören, hatta kendisine hizmet etmesi gereken insanlar olarak gören zihniyetin adı ırkçılıktır. Bunun en vahim ve en bariz örneği İsrail ve Yahudilerdir. Dünyanın Yahudiler dışındaki geri kalanını kendilerine hizmet etmek için yaratılmış kişiler olarak gördüklerini açıkça da söylerler. Hoca, Yahudilerin bu durumunu ırkçı emperyalizm olarak değerlendiriyor idi. Irkçı Yahudiler emperyalizmin maddi ve askeri gücünü oluşturan Amerika’ya tamamen hâkim olmuşlar ve emperyalizmi seviye atlatarak gaddar emperyalizm düzenlerini kurmuşlardır. Ancak bilmedikleri odur ki dünyada zulümle payidar olunmaz, onun da şu anda sonu gelmektedir Allah’ın izniyle. Irkçılık memleketimizde veya diğer İslam ülkelerinde ortaya çıktığında çok daha vahimdir, açık olarak Cenab-ı Hakk’ın bize emrettiğinin dışında bir uygulamadır. Türkiye’mizde Kürt’ün Türk’e, Arap’ın Çerkez’e, ötekinin berikine üstünlüğü gibi bir şeyin hiçbirimiz tarafından hissedilmemesi gerekir. Diğer yaygın bir ayrışma noktası da insanların farklı partilerden olmasıdır. Bu parti tutma işi takım tutma işinden farksızdır memleketimizde. Öyle bir noktaya gelmektedir ki benim partimin yamuklukları senin partinin doğruluklarından iyidir gibi bir davranış sergilemeye başlamaktadır partililer. Bediüzzaman Hazretlerinin, sırf kendi partisinden olduğu için kötü bir insanı metheden iyi bir insanı kötüleyen bir siyasetçiyi gördüğünde “euzubilahiminşerrissiyase” dediği yani siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım dediği olay o zamandan bu zamana değişmeden gelmiş. Bir insanın söylediklerine bakarken önce hangi partiden olduğuna bakılıyor. Bediüzzaman, bunu siyasetin şerli tarafı olarak vasıflandırmış. Bu bütün partilerde böyle, benim partim benim liderim yanlış yapmaz ne yapsa vardır bir hikmeti şeklindeki anlayış Türkiye’deki partilerin -biz dâhil- tamamında var. Bu liderleri ilahlaştırmak manasına gelir Allah muhafaza etsin. Bu bir an önce düzeltilmesi gereken bir durum. AK Parti'nin yanlışları nasıl ki kendi tabanından geri dönüşüm almamasına veya başka bir ifadeyle ne yaparsa yapsınlar tabanın bir mazeret üretmeye hazır bir şekilde beklemesine bağlı ise, aynısı bizim için de geçerli. Yanlış yapan bizim partidense bir bildiği vardır olmaz. Bizden ise evliya gibi adam, öbür partidense vardır bir yamuğu diye bakmak kesinlikle doğru değildir. Bu doğru bile olsa biz bu şekilde davrandığınızda o zaman kendi hatalarımızı göremeyiz, çok kısa bir süre içinde de yolumuzu kaybederiz. Bir konuda tamamen haklı olduğumuzda ve diğer tarafın tamamen haksız olduğu durumlarda bile, tartışmayı kardeşlik kuralları çerçevesinde ele almak önemlidir. Karşı tarafı zor durumda bırakmak yerine, farklılıkları anlayışla yönetmek gereklidir. Bu yaklaşımla karşı tarafla sevgi ile ve yapıcı bir şekilde iletişim kurulmalıdır. İşte bunun hadisteki adı “müjdeleyici” olmaktır. Bizim görevimiz kardeşimizi infaz etmek değil onu korumaktır. Maalesef siyasi tartışmalardaki tavrımız karşı tarafı mahcup etmeye yönelik oluyor, bu hiçbir şekilde ne caizdir ne de faydalıdır. Cenab-ı Hak müminler kardeştir diyorsa biz de kardeşimize kardeş gibi davranmak zorundayız. Öyle ya, öz kardeşimize kızsak bile “kardeştir ne atılır ne satılır” demez miyiz? Her türlü katlanılır, her türlü düzelmesine gayret edilir. Her partide her tür adam olur, eğer partiye göre yanlışları yok etme, yok sayma, silme, göz önünden kaldırma anlayışına bir kapılırsak ilerde Allah bize güç kuvvet verirse biz de aynı AKP’nin bugün yaptığı gibi kendinden olanı kayırma, suçlarını aklama, başkalarının iyi yanlarını görmeme, liyakatsizleri bizdendir diye göreve getirme gibi artık sıradan hale gelen adam kayırmacılığın tuzağına düşeriz. Ne AK Parti düşmanıyız ne de her yaptıklarını onaylayan, bahane üreten kardeşlerimizi doğru buluruz. Eleştirilerimizi de ölçülü, yapıcı tutarız biz. Hatta eleştiri de demeyelim biz ona, Batı tipi bir hata bulmacılık içeriyor çünkü bu laf. Biz doğruya yönlendirmek için uyarı yaparız. Biz yanlışları ortaya çıkarmaya çalışmayız, doğruları ortaya koyarız.

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat 10).

12-02-2025, İstanbul