Kaos ve Endişe

Abone Ol

Tam bir karmaşanın içindeyiz. Ülkemiz seçim sürecinde. Gerilim ve bölünme, parçalanma çok boyutlu. Bölünmeler ideolojik olmaktan çok siyasal çıkar odaklı. Toplumsal gerilimleri tırmandıracak olan ideolojiler değil. Karmaşık bir durum var. Değişik kesimler farklı bakış açılarıyla bir arada olabiliyorlar. Olması gereken de bu. Yeter ki ortak bir dil bulunabilinsin. İçeride bu karmaşa ve gerilim var iken asıl sorun bizi doğrudan ilgilendiren büyük bir tehlikenin varlığı. Farkında olunsun ya da olunmasın emperyalizmin işini kolaylaştıran bir süreçteyiz. Bunu ellerimizle yapıyoruz. Biz bizimle boğuşurken, dışımızda neler olup bitiyor onu göremiyoruz. Biz görsek bile büyük kitle bunlardan habersiz.

Asıl büyük tehlike kapımızda. Emperyalizme davet çıkarıyoruz biz bizimle boğuşup didişirken. “Arap Baharı” diye tanımlanan yalancılığın başımıza açtığı işlerin sonuna doğru geliyoruz. Bir bakıma çember daralıyor. Kendimizi bu yalanın savrulması içinde bulduk, bir oyunun kurbanı olduk. Ellerimizle. Büyük tehlikenin farkına varılmadığından başımıza gelecek büyük tehlikeleri sezemedik.

Başımıza belâ edilen terör örgütlerinin hemen hepsinin birer kukla ya da taşeron olduklarını düşünemedik. İşimize nasıl geliyorsa öyle düşündük. Anlık çıkarlar veya duygular baskın olunca da işin içinde çıkılamıyor.

Suriye olayının hangi boyutlara ulaştığı bugün gün gibi açık. Siyonizm’in öncülüğündeki girişimleri asla dikkate almıyoruz. Büyük tehlikelerin farkına varamamak için birçok nedene sığındık. Tehlikeleri görmemek adına yapay nedenleri gerekçe olarak görüyoruz. Sorunumuz bir bütün, parçalı değil. Suriye, İran, Irak, Suudi Arabistan, Filistin, Mısır, Fas hemen hepsi bizi doğrudan ilgilendiriyor. Müslüman’ız sonuçta. Dahası insanız. Müslüman olmayan bölgelerdeki insanî sorunlar da bizi doğrudan ilgilendiriyor. Fakat ve ne yazık Müslümanların yaşadığı coğrafyalar dışında önemli bir sorun yok. Zaten sorun Müslümanların yaşadığı bölgelerde. Asıl sorun Müslümanlık. Bizim batıcıların veya batıcı liberallerin düşündüğü gibi sorun Müslümanların içinde bulunduğu düşünce ve inançla ilgili değil. Eğer Müslüman’sanız ne olursanız olun siz Batı için bir sorunsuz. Batıcı Müslümanlar bütünüyle onlara benzeseler bile gene kabul göremeyecekler. Bir yere kadar kendilerine orada yer edinebilirler. Duruma bütüncül bakmada yarar var.

Bu topraklarda yaşayan herkesin sorumluluğu var. Gidilecek başka bir ülke ya da toprak yok. Sığınılacak yer de yok. Emperyalizm sorunu Müslümanların ve bu ilke insanlarının sorunu.

Siyonist İsrail bir süredir bölgeyi ateşe vermek için büyük bir çaba içinde. Şunu açıkça ifade edelim ki Suriye karmaşasında, terör örgütleriyle başa çıkamadığımızı düşünerek emperyalist güçleri bölgeye davet etmek düştüğümüz en büyük tuzaktı. Ve bugün güneyimizde adım atamayacak bir duruma geldik. Abede emperyalizminin veya üst yapı NATO aleyhimizde. Bölgeye konuşlandıktan sonra İsrail’i rahatlatan soluk aldıran bir süreç oldu ne yazık ki. İsrail artık fiilen savaşın içinde. Suriye’yi ve Şam’ı, Golan tepelerini bombalıyor. İran ısrarla savaşın içine çekiliyor. Türkiye bir süredir zaten yalnızlığa itildi. NATOve müttefiklerimiz Türkiye’yi umursamıyorlar, bu belli.

Bölgenin iki önemli gücünden birine artık yönelindi, İran. Doğal olarak bu Türkiye’ye doğru gelen bir tehlike. Güneyimize konuşlanan Abede güçleri bizim için en büyük tehlike. Kürt politikası diye onları emperyalizmin kucağına ittiğimizin farkında olamıyoruz. Belki de işimize böyle geliyor. Şimdi hele şu sıralar ırkî bakışlar emperyalizmin işini kolaylaştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.

Biz kendi içimizde bütünleşemezken emperyalizme karşı nasıl direneceğiz ya da diğer Müslümanları birlikte olmaya davet edeceğiz. Sorun içimizde. Siyasal çıkarları, konumları bir an önce bir kenara bırakmalıyız. Bu ülke parçalanır ve dağılırsa hepimiz zarar görürüz.