Kaos Stratejisinde IŞİDe Yeni Misyon mu?

Abone Ol

Yeni bir papatya falı daha: “Halife öldü mü, ölmedi mi ” Bunla ilgili yayımlanan son dakika görüntüleri ve bilmem nerede tedavi edildiğine dair doktor açıklamalarını da ihtiva eden, magazinleştirilmiş IŞİD haberleri.

Tek kelimeyle, Ortadoğu trajedisinde bir “kara komedi” durumu ile karşı karşıyayız. Resmen kafa buluyorlar, aynen Usame bin Ladin’de olduğu gibi. Ladin ve El Kaide-Taliban ikilisi ağırlıklı haberlerle Afganistan’daki katliamları kamufle eden Batı, benzer bir durumu IŞİD ve onun lideri Ebubekir el-Bağdadi üzerinden gerçekleştiriyor.

Bunun anlamı çok açık. ABD/Batı, Ortadoğu üzerindeki hedeflerine ulaşana kadar Halife’yi bir kaç kez daha öldürecekler ve sonra ya bir okyanusun dibine ya da çölde bir yere “kendilerince” gömecekler. Bu göstermelik seremoninin ardından da, “end of mission” (görev bitti) diyecekler!

O zaman şunu sormak lazım: IŞİD misyonunu tamamlıyor mu Süreç nereye doğru gidiyor IŞİD nasıl bir yapıya bürünecek ya da nerede, ne tür yeni görevler üstlenecek

***

Öncelikle şu hatırlatmayı yapalım. IŞİD ile mücadele stratejimiz yok diyen Obama en az bir 3 yıla daha ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Yani Obama, BOP düzenlemeleri çerçevesinde son hamleyi yapacakları son 3 yıla girdikleri mesajını vermekteydi aslında. Dolayısıyla, nereden baksanız IŞİD’in üç yıllık bir ömrü daha var.

Nitekim hızlanan olaylar ve gerçekleştirilen son ziyaretler bunun en temel göstergesi. Esad’a karşı göstermelik tavır değişikliklerine giden ve bu hareketiyle Ankara’nın gönlünü almaya çalışan Washington’un, diğer taraftan Türkiye’ye güvenmediği de çok net bir şekilde ortada. Bu bağlamda Ayne el-Arap’a (Kobani) Türkiye üzerinden sevk edilen, omuzlarında “US Army” yazısı ve ABD bayrakları bulunan “Kürt lejyonerler” üzerinden verdiği mesaj elbette dikkatlerden kaçmadı.

Düne kadar “Yeni Ortadoğu”yu ve “Genişletilmiş Misak-ı Milli” hedeflerini “Türk-Kürt ittifakı” üzerinden gerçekleştirmek isteyen Ankara’ya karşı Washington çok net bir şekilde Erbil ve Ayn el-Arap’tan mesaj veriyor. ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey’in Erbil’de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani ve Kürt yetkililer ile bir araya gelmesi, görüşmede IŞİD’e karşı kapsamlı saldırı planının ele alınması ve bunun Irak kadar, Suriye boyutunu içermesi oldukça düşündürücü!

Ankara’ya çok net bir şekilde, “Kürtleri unutun” deniliyor!

***

“IŞİD sopası” üzerinden birleşik bir Kürt devletinin inşasını hızlandıran ABD’nin Ortadoğu’daki operasyonlarını daha az maliyetle gerçekleştirmesine hizmet etmesi hedeflenen “Kürt lejyonerler” ile askeri-siyasi anlamda geliştirmeye başladığı bu ilişkiler, elbette Ortadoğu Kürtlüğü ile bölge devletlerini karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyor. 6–8 Ekim olayları üzerinden verilen mesajları bir de bu perspektiften değerlendirmekte fayda var.

Türkiye sonrası bu operasyonun İran’ı da içerisine alacağı ortada. Tahran buna yönelik tepkisini son olarak Esad üzerinden de vermiş bulunuyor. Düne kadar Kuzey Suriye bağlamında sesi çıkmayan Esad’ın Suriye’de bir Kürt devletine müsaade etmeyeceklerini açıklaması oldukça manidar!

Bu da, ABD’nin bölgedeki Şii jeopolitiğinin önüne set çekme projesinde IŞİD’in nasıl bir misyon üstlendiğini göstermesi açısından önemli. Nitekim Maliki’nin iktidardan indirilmesi sonrası ekibine yönelik devam eden tasfiye girişimleri, ABD’nin Irak merkezli yeni yapılanmasında bir Kürt devletinin olası ilanına karşı direnç noktalarının ortadan kaldırılması ve bunun karşılığında bir ödül olarak Irak Sünnilerine bir devletin “bahşedilmesi” bu kapsamda değerlendiriliyor.

IŞİD’in para bastığına yönelik haberler, aslında IŞİD üzerinden Irak’ın ve Suriye’nin bir kısmını içerisine alan yeni bir Selefi devletin inşası olarak da düşünülebilir. Varlığı tartışmalı Horasan örgütü ile Nusra Cephesi’nin IŞİD’den daha tehlikeli bir örgüt olarak sunulmaya başlaması da bir başka önemli ayrıntı. Yarın bir gün IŞİD bu terör örgütlerine karşı ABD ile işbirliğine girerse, hiç de şaşırmamak gerekir!

***

IŞİD üzerinden bölgede yeni bir Sünni devlet ve Kürdistan inşasını gerçekleştirmeyi başaran ABD’nin bu modeli ve örgütü başka bölgelere taşıması da kaçınılmaz.

Bu kapsamda karşımıza ilk etapta Belucistan, Peştunistan, Fergana, Keşmir, Doğu Türkistan ve Myammar çıkıyor. Bir diğer ifadeyle, “Terör Kavisi”nin merkezden (Ortadoğu) Asya’ya doğru uzanan başı ve başta İran, Pakistan, Hindistan, Çin, Rusya ve Orta Asya devletlerinin istikrarsızlaştırılması hususu...

Tüm bu gelişmeler, “Stratejik Kaos Yönetimi” yaklaşımı üzerinden yeni bir dünya düzeni inşa etmeye çalışan ABD dış politikasına fazlasıyla uygun düşüyor!

ABD’nin gözdesi “Stratejik Kaos Yönetimi”ni anlamadıkça başta biz olmak üzere, dünyanın bu saldırı dalgaları ile baş edebilmesi oldukça zor. Dolayısıyla, IŞİD vb. işin hikâye kısmını bir tarafa bırakıp, meselenin özüyle ilgilenme vakti!