Gürbüz Azak ağabeyden dinlemiştim. 68 kuşağının eylemde olduğu günlerde, bir faaliyetlerini duyurmak için bez afişe ihtiyacı olan muhafazakâr genç grubundan bir delikanlı IMÇ çarşısındaki manifaturacılardan birinin karşısına varır. İstediği dört metrelik bir humayun parçasıdır.
Manifaturacımız yaşanılan günlerin farkındadır. Solcu çocukların eylemlerinden o da rahatsızdır. Yollar yürümekle aşınmaz, denmesinin ötesinde onları bize kazandıracak ne varsa, yapalım dahi der bir ara. Delikanlının anlattıklarını kalbim hep sizinle diyerek tasdik ederken, onun, dört metrelik bez istediğini duyunca, rafları dolaşan gözlerini delikanlıya çevirir. Bir mahzunluk çökmüştür üstüne. Üzgün, süzgün, yorgun, durgun bir ses tonuyla der ki:
- Dedim ya kalbim sizinle, hep sizinle...
Delikanlı anlamıştır manifaturacının dört metrelik bezi vermemek için kıvrandığını. Kendini tutamaz ve bağırıverir:
-Sakatatcı mıyım ben Ne yapacağım ben senin kalbini Sakatatcı mıyım ben
Çıkar gider delikanlı.
Ve hemen seçim sonrasında karşıma gelen bir delikanlıyı dinliyorum.
Gücümüz yettiğince çalıştık, ilk defa oy kullanacak gençler olarak büyüklerimizin hata yapmamasını istiyorduk.Bizi dinlediler, dinlediler ve kalblerinin bizimle olduğunu söylediler. Şimdi sonuçlara bakıyorum...
Daha yolun başındaki bu delikanlıya güç vermeye zorlarken kendimi, bizim de daha yolun başında iken duyduğumuz o olay geldi aklıma.
Kalblerinin bizimle olması insanların, dört metrelik bezden de, AKPye yüzde elliyi bulduran oydan da önemlidir. Çünkü biz kalbleri bizimle olan ve olmayan tüm insanların dertlerine çare olmak için varız ve çalışıyoruz.
Devam!
HELALMİ
Yüzde 50yi görünce hemen helallik istemiş R. Tayyip Bey.Kimden mi
CHPden, MHPden, BDPden, kartel medyasının kalemşörlerinden, tetikcilerinden..
Helalleşmişler mi
Elbette!
Zaten onlar çoktan "Helal olsun, bir daha, bir daha götürdü" türküsüne başlamışlardı.
Diyorlar ki: R.Tayyip bey yüzde 50yi görünce helallik istedi.
Hayır fendim, işin aslı öyle değil.
Yani
R.Tayyip Erdoğan Saadet Partisinin payına düşen yüzde 1,2 oy oranını görünce helallik isteme ihtiyacı hissetti.
Peki ama neden Gömleğini çoktan çıkarmamış mı idi Astarı mı kalmış yoksa
Hayır, hayır! Uygulanan haksızlığın (öyle ya da böyle/şununla ya da bununla) boyutları korkutmuş olmalı ki, hemen helallik istemek geldi aklına.
İSTİKRAR MI İSTİKBAL Mİ
İktidar partisinin bu ülkede rakip olarak gördüğü ve başarılı olmasını istemediği yegane parti, Saadet Partisidir.
İktidar partisi 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde 50 oy almasını önemsemez. ÖnemsedikleriSaadet Partisinin Meclise gelmesini engellemekti. Bunda da muvaffak oldular.
AKPnin dolaşmadık parti bırakmamış ünlü çiçeği Cemil Çiçek ne diyordu seçim öncesi bir TVkanalında.
"Yüzde 10 barajını kaldırmayız. İstikrar için şart."
Ünlü çiçek Cemil Çiçekin istikrar dediği tabloya bir bakın: CHPhep var, MHPhep var, BDPliler iki misli geldiler.
Peki baraj engeli kime idi
Saadet Partisine..
Saadet Partisinin olmadığı Mecliste AKP kendilerine buyurulanları (Mesela ABden) istikrarlı, istikrarlı yerine getirecektir.
CHP veya MHPmuhalefeti mi
Dün AKPnin hangi icraatına karşı çıktılar ki, bugün neyi, niye engellemeye çalışsınlar.
İstikrardan maksatları, onların bir arada olması idi ve oldular.
HALKI TANIMAK YA DA, HALKI KANDIRMAK!
"Yapılan bu araştırma, AK Partili seçmenin yüzde 85inin 12 Hazirandan tam iki ay önce partisine oy vermeyi kararlaştırdığını gösteriyor; aradan geçen sürede rakip partilerin bütün çabalarına rağmen tavrını değiştirmedi AK Partili seçmen..."
Fehmi Koru aynen böyle yazmış 16 Haziran tarihinde. Yani seçimlerden sonra.
Peki neden seçimlerden önce yayınlanmadı bu iddialı araştırma O yüzde 85in vazgeçeceğinden mi korktular
AKP yüzde 50nin yüzde 85ini garanti biliyor idiyse, korkusu ve telaşı niçindi Niye yardım istedi ondan, bundan, çok uzaklardan
Yani oyunu yüzde 7,5 artırabilmek için mi koşturdu, mitingler yaptı, çılgın vaadlerde bulundu iki ay boyunca
Böyle bir iddialı yazı AKPyi hafifleştirirken, ona oy veren seçmenin yüzde 85ini de zan altında bırakmıyor mu İki ay boyunca kazanacakları, üretecekleri, sorgulayacakları, zevk alacakları hiç bir şey olmayacak. Çünkü onlar bir karar verdiler ve bu karar doğrultusunda acı duyacak yerleri yok edilmiş olarak yaşayacaklar ya da yaşadıklarını sanacaklar. Çünkü onlar değişime uğrayarak AKPli olmuş ve bir daha değişmeyecek olanlar..
Sayın Koru, kimi koruyacağını elbette iyi bilir. Onu sorgulamak değil muradımız. Sadece anlamakta güçlük çekiyoruz.. Çünkü biz de onun yaşadığı bu ülkede yaşıyoruz.
"Halkımız, 12 Haziran günü, kanaatini değiştirmek için pompalanan korkulardan hiç etkilenmeyerek girdi seçmen kabinine ve oradan kendine güveni daha da artarak çıktı"
Bu satırlar da ona ait..
Seçim öncesi halka korkuların pompalandığı gerçeği itiraf edilirken, açılımını yazamaz mı idi o sözünü ettiği korkuların
Ya CHP gelirse korkusunun bedeli nasıl bir şey olacaktı, mesela
Dedik ya Koru gibi bir üstadı sorgulamak değil muradımız. Lakin insan merak etmezse olmaz.
"Halkı tanıyan kazandı" başlığını atarken yazısına, kimsenin tanımadığı, Türkeşçilerin dahi bulunduğunda şaşırdığı bir Türkeş çocuğundan medet ummanın, nasıl bir halk tanıma olduğunu izah ederse, biz de öğreniriz efendim!
Biliyoruz, korumak ve kollamak oralarda çok zorlaşıyor artık.
HELAL, HELVA MI
AKP taraftarlığına karşıyakadan yeni transfer kendi kendine mırıldanıyordu.
"İsteği bitmeyecek bunların. Oyumuzu verdik, köşemizi verdik, yine bir şey istiyor. Helallik nedir diye sorsam mı
HİZMETİN KARŞILIĞI
Kİmse alınmasın, kırılmasın ve anlayan anlasın diyerek teferruata girmeden yazacağım.
Cami avlusunda oturmuş namaz saatini bekleyen adam, karşısındaki delikanlıya aynen şöyle dedi:
-Dualarına sakla bu yalvarma dozunu. Yanlış yerde kullanıyorsun.
Bir başka yerde, bir başka ikna turuna çıkmış birini de ben sordum, onu tanıdığını bildiğim bir dostuma.
Neden bu kadar ısrarcı Neden çok ciddiye alıyor, başkaları için iknacılığı
Göze girmek istiyor, dedi dostum. Ona bu görevi verenlerin gözüne girmek istiyor. Bir sonraki işi ne olacaksa artık.
Böyle işlerin olduğu bir seçimi geride bıraktık.
KASETETKİSİ
YENİ CHPye oy veren yeni CHPlileri "oydaş" diye tanımlamış Kılıçdaroğlu.
"Şu kadar daha oydaşımız oldu."
Oynaş, der gibi..
Herkes unutsa onun bir kasetle genel başkan olduğunu, galiba o unutmayacak.
EY SEBEP
CHPde kurultay hazırlıkları başlamış.
Ya adı Kemal olan birini daha buldular.
Yahut Kemal adından vaz geçecekler.
OLMAYANA ERGİ
20sİ gönüllü 187 milletvekilini tekrar aday yapmamış AKP. 167 kişi geçen dönemki AKPnin yarısı..
Gönülleri alınmış olabilir, neden aday yapılmadıkları onlara izah edilmiş olabilir, diye yazarken AKP uzmanları gazeteciler, onların ses çıkarmamalarını da övüyorlar; parti disiplinine acaip bağlılar.
İşin aslı şu: O 167 kişi zaten yoktular. Görünmez olmuşlardı, gömleklerini çıkardıkları için.. Kendisi olmayanın bir sesi, bir itirazı olabilir mi
Tarihe böyle geçecekler. Çünkü tarihi açıklama görevlisi o gazeteciler yazmayacaklar.
İŞTE DEVE İŞTE KAPI
"KapImIz açık" demiş Kılıçdaroğlu, Erdoğanın seçim sonrasında yaptığı balkon konuşmasının ardından.
"Kapımız açık."
Bu sözü duyan yaşı ve CHPliliği Kılıçdaroğlundan fazla olan biri aynen şöyle dedi; ben duydum.
"Kapı kaldı mı ki açık olsun. Her yanınız açık. İsteyen istediği taraftan geldi, girdi."
Demirelin adamları diye ünlenen yeni CHPlileri hazmetmediği belli bu yaşlı adama itiraz ettim.
"Ama onlar tecrübeli insanlar. Tavsiye mektupları da var ellerinde. CHPye katkıları mutlaka olur."
Ne demezsin, der gibi baktı yüzüme. Sonra uzaklara bakıp gider gibi konuştu.
"Daha önceki partilerine ne katkıları olmuş da CHPye ne katkıları olacak "
Demirelin hayatta olmayan partilerini kasdediyordu. Lakin yeni CHPliler demek, Demirelin terekesinden kalanlar demek değil. Ya aileleri, çocukları..
"Yani onları bir maaş sahibi yaptığı için CHPye dua ederler mi demek istiyorsun Bu katkıyı bari esirgemeseler."
Umutsuzluğa yatkın olmanın genlerinde olduğunu biliyorum CHPlilerin. Fakat bu kadarı da korkutucu gibi..
HALKIN SİLLESİNİ DUYMADILAR MI
AKPnin yüzde 50 oyuna en çok sevinme görevini yapan bir ahir zaman gazetesi aynen şöyle yazmış: Saadet Partililer vefat eden hocaları Erbakana vefa oyu beklediler, ama bulamadılar.
Anlaşılan AKP yüzde 50 oy kazanırken ahir zaman gazetecilerine edepli olmayı kaybettirmiş.
Ekmeğini yedikleri o gazeteye para ödeyen ve oyunu Saadet Partisine veren bu ülke insanları, bizim paramızla bize karşı propaganda yapmanızı haydi anladık diyelim, bu istihzanızı, alaycılığınızı nasıl anlamamız gerek derlerse, ne diyecekler
Vefa da bizim, helal yaşamak da..
Ekmek Çok!
Yoldan bir kürt gidiyormuş. Bakmış yol üstün- de bir ölü, ölünün başucunda bir bohça. Bohçayı açmış bakmış:İçi ağzına kadar ekmek, soğan dolu. Kendi kendine söylenmiş:
-Nan pire, bivaz pire... Çıma dimure (Ekmek çok, soğan çok acep niye ölmüş ki!)
ACEP NİYE
50 yıl önce Yaşar Kemale anlattırılmış bu fıkra.
Kürt eylemcilerin kürt çocuklarını bombalarla, molotof kokteyleri ile yaktığı günlere erdik.
Onların niye öldükleri nasıl söylenir şimdi.