Jose Mujica, sen çok yaşa!

Abone Ol

Bir gün Uruguay devlet başkanını şükranla anacağım aklımdan bile geçmezdi.

Ya da onu bir haber sitesinde gördüğümde kendisinden bahsetmemek, şu mütevazı köşemde onu ağırlamamak çok büyük haksızlık olurdu.

Uruguay, öyle bildik ayağımızın düştüğü bir ülke değil.

Güney Amerika anakarasının güneyinde.

Kuzeyinde Brezilya, batısında Uruguay ırmağı ile Arjantin, güneyinde bu ırmağın denize döküldüğü Rio de la Plata (gümüş ırmak) koyu, doğusunda ise Atlas Okyanusu ile çevrili.

Ülkedeki insanların yarısı, başkenti ve en büyük kenti olan Montevideoda yaşamakta.

Uruguay, Güney Amerikada ekonomik ve siyasal olarak en dengeli ülkelerden biri olarak bilinmekte.

"Uruguay" adı, yerlilerin dili olan Guaranide "Boyalı Kuşlar Irmağı" anlamına gelmekte.

Bölgeye Avrupalıların ilk yerleşimi ise, 16. yüzyılın başlarını bulmakta.

İşte bu ülkenin başkanı, diğer başkanlardan oldukça farklı bir yaşam sürdüren Jose Mujica, dünyanın en yoksul başkanı olarak tanınmakta.

Bir çiftlikte yaşayan ve maaşının çoğunu hayır kurumlarına bağışlayan Mujicanın tüm mal varlığı 2 otomobil ve bir çiftlik evinden ibaret.

Başkan 12 bin dolarlık maaşının yüzde 90ını hayır kurumlarına bağışlamakta.

Başkanlığa 2009 da seçilen Jose Mujica, 1960lı,70li yıllarını gerilla olarak geçirdi.

Bu esnada 6 kez vurulup yaralanan ve 14 yılını hapiste geçiren Mujica, ülkesi 1985 yılında demokrasiye geri dönünceye kadar tecrit bir yaşam sürdü.

Pahalı hayat seçen insanlar yoksulluk çeker" diyen Mujicanın banka hesabı ve borcu bulunmuyor.

Köhne bir çiftlikte yaşayan başkanın evinin suyu, bahçede etrafı otlarla kaplı bir kuyudan geliyor, çamaşırlar dışarıda kurutuluyor.

Güvenliği sadece iki polis memuru ve üç bacaklı Manuela adlı köpek sağlıyor.

Başkan Mujica, Uruguay devletinin liderlerine tahsis ettiği lüks konutta yaşamaktan kaçınmış, karısının başkent Montevideonun hemen dışında bulunan ve toprak bir yoldan ulaşılabilen çiftlik evinde kalmayı tercih etmişti.

Başkan ve karısı, birlikte tarlada çalışıyor, çiçek yetiştiriyorlar.

"Dünyanın en yoksul devlet başkanı", bahçesindeki eski bir sandalyenin üzerinde otururken "Hayatımın büyük bölümünde böyle yaşadım" diyor ve insan hayatı için konforun çok da gerekli olmadığının altını çiziyor. "Sahip olduklarımla rahat bir yaşam sürdürebiliyorum."

Mujica bağışlarını, yoksulların ve küçük girişimcilerin faydalanabileceği kurumlara yapıyor.

Bağışlardan sonra elinde kalan maaşı, Uruguaydaki aylık ortalama maaş olan 775 dolara denk düşüyor.

Toprak, traktörler ve bir ev.

Bugün bu üçlüyü değil bir başkana, sıradan bir insana teklif edin.

Öcü görmüş gibi kaçacaktır.

Bu mütevazı yaşam şekline şiddetle karşı çıkacaktır.

Modern zamanın nimetleri için çırpınan milyarlarca insan için, bir mütefekkir gibi yol göstermekte Mujica:

"En yoksul devlet başkanı olarak anılıyorum ama kendimi yoksul hissetmiyorum. Yoksul insanlar sadece pahalı bir hayat tarzına sahip olmayı sürdürmek adına çalışan insanlardır ve her zaman daha fazlasını, daha fazlasını isterler" demekte.

Özgürlüğün şifresini de cömertçe açıklamakta:

"Bu bir özgürlük meselesi. Çok fazla mülke sahip değilseniz kendinizi hayatınız boyunca köle gibi çalışmak zorunda hissetmezsiniz ve böylece kendiniz için çok daha fazla zamanınız olur. Garip bir yaşlı adam gibi görünebilirim ama bu özgür bir seçim."

Uruguay lideri, dünya insanlığı için de Rio 20 zirvesinde aynı reçeteyi sunmuştu:

"Öğleden beri sürdürülebilir kalkınma hakkında konuşuyoruz. Kitleleri yoksulluktan çıkarmaktan konuşuyoruz. Ama ne düşünüyoruz Zengin ülkelerin kalkınma ve tüketim modelini mi istiyoruz Şimdi size soruyorum: Eğer Hintliler Almanların hane başına sahip olduğuyla aynı oranda otomobile sahip olsaydı, bu gezegene ne olurdu Bu aşırı tüketim seviyesi gezegenimize zarar veriyor."

Mujica, dünya liderlerinin çoğunu, büyümeye tüketimle ulaşılabileceğine inanma körlüğü içinde olmakla suçluyor.

Ona göre bu anlayış dünyanın sonunu getirir...

Allah, Jose Mujicaların sayısını artırsın.

Zira şu bahtsız gezegenimizin o iyi kalpli masal prenslerine çok fazla ihtiyacı bulunmakta.