İyilik ve kötülük nedir?

Abone Ol

İman etmiş herkesin ilk başvuracağı kaynak Kur ân-ı Kerîm dir. Sonra Peygamber (SAV) Efendimiz in Sünneti, müteakiben de Kıyas ve İcma gelir. Bunlara edille-i şeriyye (4 şer i delil) denir.

Allah (CC) mü minlere iyilikleri yapmayı, kötülüklerden de sakınmayı emrediyor. İyilik yapanlar imanlarında sadakate ulaşanlar ve iman etmenin zevkine erenlerdir.

Peki iyilik ve kötülük nedir Bu sorunun cevabını âlemlere rahmet Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz şöyle beyan ediyor:

"İyilik, aklın ve kalbin itminana erdiği şeydir. Kötülük ise, nefsini daraltan ve kalbini tereddüde düşüren şeydir. İnsanlar sana fetva verseler de bu böyledir." (Sünen-i Dârimi. K.Büyû 2. İst.-1401)

Kur ân-ı Kerîm i açalım, Bakara sûresi 177 nci âyeti birlikte mütalâa edelim. Allah (CC), iyiliğin ne olduğunu şöyle açıklıyor:

İyilik:

l Allah a,

l Ahiret gününe,

l Meleklere,

l Kitab a,

l Peygamberlere iman edenin;

l Sevdiği mallardan:

-Akrabaya,

-Yetimlere,

- Yoksullara,

-Yolda kalana,

-Dilencilere,

-Geçim darlığı çekenlerin ezilmişliğini, rûh ve beden hürriyetini sağlamaya verenin;

l Verdikleri sözleri yerine getirenlerin;

l Sıkıntı,

-Hastalık,

-Şiddet zamanında da sabredenlerin yaptıklarıdır.

Bunlar imanlarında sâdık/samimi olanlardır.

Müttakiler (sâlih amel işleyenler) de işte bunlardır..."

Allah (CC) biz mü minlere bu amelleri yapmamızı, herkes tarafından yapılması için tedbirleri almamızı ve yapılması için de teşvikte bulunmamızı da emrediyor. (Saf sûresi, âyet: 2-3)

İyilikleri önce kendimiz yapacağız, sonra da insanlardan yapmalarını isteyeceğiz. Yapmadıkları iyilikleri insanlardan isteyenler kınanmışlardır. (Saf sûresi, âyet: 2) Yapmadığı iyiliği emreden/isteyen hem kendini hem de çevresini aldatır. İnsanları aldatmak haramdır. Yapmadığı iyiliği emredenlerin, hesap gününde karşılaşacakları muameleyi Peygamberimiz Efendimiz (SAV) şöyle haber vermiştir:

"Miraca çıktığım gece dudakları ateşten makaslarla kesilen bir topluluğun yanına vardım.

-Bunlar kimdir diye sordum.

Dediler ki:

-Bunlar dünyada iyiliği emreden, fakat kendi nefislerinde yaşamayanlardır." (İbni Kesir, Tefsirû l-Kur ân il Azîm, C/1, Sf: 8, Beyrut-1969)

Her mü min bu hadis-i şerifin mahiyetini tefekkür etmek mecburiyetindedir. Bu mecburiyeti şu hadis-i şerif çok net ifade ediyor:

"Benden önce gönderilmiş bulunan her peygamberin ümmetinden mutlaka sünnetine sarılan ve emrine uyan havarileri (yardımcıları) ve dostları olmuştur. Ancak bunlardan sonra, yapmadıklarını söyleyen bir takım gruplar zuhur etmiştir. İşte kim bunlara karşı eliyle mücadele ederse, o mü mindir. Diliyle mücadele ederse, o da mü mindir. Kim onlara karşı kalbiyle mücadele ederse, o da mü mindir. Bundan ötesinde bir hardal tanesi kadar bile iman yoktur." (Sahih-i Müslim. C/1, Sf: 70, H.No: 80, K. İman 20)

Nefsimizle bunun hesaplaşmasını yapalım...