Bir ateş harlandırıyor. Ortam alabildiğine gergin. Bir yerden düğmeye basılmış gibi. Beklenmedik
bir süreç var. Bu gergin ortamın dindirilmesi gerekiyor. Ateşin üzerine ateş
ile değil su ile gidilmeli. Türkiye deki gerilim salt sol diye tanımlanan
kesimle sınırlı değil. Öteden beri sol diye bir olgunun kalmadığı gerçeğini göz
ardı etmeyelim. Sol diye bilinen kesim artık sol değil. Onlar batıcı sağcılarla
bütünleşmiş durumdadırlar. Bugün alkol geriliminden tutun, başka
nedenlerle birleştiriliyor.
Suriye olaylarının ardından Türkiye de yeni bir süreç
başlıyor. Daha önce yazdığımız bir endişemiz vardı. Suriye üzerinden mezhep geriliminin tırmandırılması
Türkiye üzerinde yeni bir süreç başlatabilir diye. Şimdi durum o süreçte.
Cehepe merkezli bu gerilim sağcıları, solcuları, mezhepçileri kapsama tehlikesini içeriyor. Cehepe bu
olayların merkezinde duruyor ve gerilimi tırmandırıyor.
Geçmişte sağın merkezi olan bölgeler Cehepe nin merkezi
durumunda. İstanbul örneğini verirsek; Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Şişli gibi
burjuva kesimi bugün Cehepe nin merkezi.
Gerilimler bu merkezlerden tırmanıyor. Bunu Türkiye nin
diğer bölgelerine de yayabiliriz. Bugün iktidarda bulunan celallenerek değil,
bütün kesimleri kucaklayarak daha esnek davranılmalı. Belli bir kesim
gözetilerek toplum kucaklanılmaz.
Müslümanız. İslâm barış, sevgi ve esenlik dini. İnsanları
kucaklamanın zamanı. Gerilim tırmandıran
kesimlerin tuzağına düşülmemeli.
İslâm tarihi boyunca her ırktan, kültürden, kesimden
insanlarla birlikte yüz yıllar boyunca yaşandı. Gene yaşanmalı. Yanmakta olan
olayları basite indirgemek de doğru değil. Tetikte bekleyen güç odakları,
servisler, ajanlar etrafımızda fink atıyorlar. Uludere olayından başlanarak
Reyhanlı ya gelinceye değin yaşananlar bir rastlantı değil. Hatta bunu kimi
örgütlere yüklemek de büyük olayların
merkezini örtbas anlamına gelir.
Suriye olayından sonra daha sağlıklı düşünülmeli
Batılıların oyunlarına gelinmemeli. Emperyalizm çok yönlü bir savaş içinde. Bu ister Rusya olsun Abede fark
etmiyor. Silâh tüccarları ticaretlerini Müslümanlar üzerinde yapıyor. Müslümanları
kardeş bilmeliyiz.
Mezhep gerilimi zamanı hiç değil. Gözlerimizi içeriye
çevirmeliyiz daha dikkatli olarak. Batılı güçlerin çekişmeleri belli siyasal
odaklar üzerinde olabiliyor. Buna taraflar razı görünüyorlar. Bunun zamanı
değil. Allah korusun çatışmalı bir sürece girilirse altından kalkılamaz. Emperyalizm nasıl on yıllardır
Suriye de azınlıklarla bir ülkeyi yönetiyorsa bunu başka bölgeler için de
yapabilirler. On yıllar bu ülke millet tarafından benimsenmeyenlerce yönetildi.
On yıllarca da bu millet baskı altında kaldı ezildi.
Bugün iktidarı ellerinde bulunduranlar yarın biri gün
iktidardan düşebileceklerini ve bu milleti hesaba katmaları gerekiyor.
Saltanatlar kimse ile kaim değil. Ölümlü bir dünyada yaşıyoruz.
Sonuçta çok güçlü görünen ve bilinen liderler çekildikten
sonra kurumları darmadağın oldular.
Tarafların gerilmesi sonucu zamanla, ezilen kesime fırsat geçince çok daha
acımasız olunabiliyor. Aynı gemide, aynı
toprakta yaşıyoruz. Demokrasi denilen düzlemde, gücü ellerine geçirenler veya arka planda
bulunanlar tavrını bir kesime yönlendirince durumlar değişebiliyor.
Bugün soğukkanlı olma zamanı. Tavırlar yeniden gözden
geçirilmeli. Daha anlayışlı, daha ses tonu düşük, daha sevgi dolu olunmalı.
Bundan bir zarar gelmez. Gerilimi tırmandıranlara laf yetiştirme zamanı değil.
Hatta gerekiyorsa sessiz kalınmalı. İstenildiği kadar bağırılsın hiç muhatap
alınmamalı.
Ses ve sözlerin yumuşatılmalı. Daha anlayışlı daha
hoşgörülü bir bakış oluşturulmalı.Müslümanız ve biz yaratılan her nesneye, her
cana hikmet gözüyle bakmalıyız.Olmayacak diye bir şey yok. En olmazlar
oldurulabilir.
İtidal İtidal diyoruz..