İŞTE BÜTÜN MESELE; KONUŞMAK MI, SUSMAK MI?

Abone Ol

ÖNCEKİ gece 28 can’ımız yandı…

Önce bir temenni; inşallah bu sayı daha da artmaz…

Bu haberin şokunu yaşarken, Diyarbakır-Lice Karayolu’nda 6 askerimiz daha hain saldırı sonucu şehit oldu...

Bu gelişmelerden kısa süre önce de 2 askerimizin daha şehit olduğu haberi ulaştı…

***

28 kişinin hayatını kaybettiği patlamanın faili-failleri kim olursa olsun…

Can’lar üzerinden hesaplar yapanlara buradan seslenmek istiyorum;

* Hesaplarınız şayet, Türkiye’yi zayıflatmak, bitap düşürmek, kimyasını bozmak ise biliniz ki bunların hiçbiri olmayacaktır…

* Hesaplarınız şayet, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni zafiyete uğratmak ise biliniz ki bu da olmayacaktır…

* Hesaplarınız şayet, karanlık odakların bölgeyi yeniden dizayn etme kapsamında haritalar üzerinde yaptıkları oyunlardan biri ise, biliniz ki avuçlarınızı yalayacaksınız…

* Hesaplarınız şayet, milletimizi bir kaosa, umutsuzluğa sürüklemek ise biliniz ki Sultan Fatih’in torunları olan bu millet bu tuzağa da düşmeyecektir…

Ey, karanlık güçler…

Ey, karanlık odaklar…

Ey, 50 yıl sonrasının hesabını yapan, bu hesapları yaparken de İslam coğrafyasını kan ve gözyaşına boğan istihbarat örgütleri…

* Biliniz ki sizin bir hesabınız varsa, Allah’ın (C.C.) da bir hesabı var. Vesselam…

İŞTE O BAĞIMSIZLIK RUHU!

ANADOLU Gençlik Derneğimizin, Kahramanmaraş’ımızın kurtuluşunun 96’ncı yıldönümü kutlamaları için Maraş’ımızı ziyaret ettim. Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde yapılan kutlamalar, tarihine, kimliğine, inancına, ruh köküne yakışır bir muhteşemlikte geçti. Her karesi, her dakikası, her enstantanesi buram buram milli kokan, millilikle Milli Görüş’ü birleştiren Anadolu Gençlik Derneğimizle ne kadar gurur duysak, ne kadar teşekkür etsek yine de bir şey yapmış sayılamayız.

Gösterilen sinevizyonda Rıdvan Hocanın, “Kalesinde Fransız bayrağı dalgalanan bir ülkede Cuma namazı kılınmaz” sözünü dinlediğimizde duygulanmamak elde değildi; çok kardeşimizin gözlerinin nemlendiğini gördüm.

Meclis’inde Avrupa Birliği Bakanlığı kurulan, Avrupa Birliği Koordinasyon Müdürlüklerinin illere kadar yayıldığı, sokaklarını Fransız AVM’lerinin işgal ettiği, stratejik yerlerinde NATO üssünün bulunduğu, milli sanayisinin montaj sanayiye boğulduğu, boğdurulduğu, AB ve ABD’nin öksürdüğünde nezle olan yöneticilerin olduğu ülkemde, bağımsızlığımızı ve kurtuluş savaşı niçin yapıldı sorusunun cevabını düşündüğümde, Milli Görüş’ün kıymetini bilmeyenler milli midir diye şüphelenmemek elde değil! Onun için Milli Görüşçülerle bir arada bulunmak bir şereftir.

Bağımsızlığı bağımlılık olarak anlayan, bağlandıkça dünyadan kopamayan, dünyaya ve ABD’nin temsil ettiği Batı’ya yeryüzünün hâkimiyetini, zihnindeki yaratıcıya da göklerin hâkimiyetini pay edenlere karşı üstadın sözleri kulaklarımda çınladı: “Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!”

***

Dün muhtariyet için atalarımızın üzengisini öpen Avrupalı, bugün, “AB’ye girmek istiyorsan, LGBT kanunu yasallaştırman gerekir” diye dayatıyor ve benim ülkem rahatlıkla yasalaştırıp dernek kurmalarına izin verebiliyor. Bundan daha zelil durum tasavvur edilemez.

Sadece Abdal Halil ağaya teklif edilen altınlarla, bir torba kömür ve makarnaya istemediği bir düzeni destekleyenleri karşılaştırmak beynimizin zonklaması için yeterlidir.

Faizle iştigal edilen halkı uyuşturmak için, “Faiz dünya gerçeğidir” diyen ve faizli krediye, “Allah bereket versin” dileyenlerle, ABD’ye ve AB’ye direnmenin mümkün olmadığını anlamak için fenerle sokakta adam aramak da gerekmez.

Zinanın suç olmaktan çıkarılmasını, “Zina bugünün sorunu mu, dün de vardı!” pişkinliğini ve yalakalığını gösterenler… Sosyal evlerin TV’ler tarafından evlere taşındığı, “Hocanın kızına da yakışır” mantığı ile seyreden hocalarla, Sütçü İmam’ın namus anlayışını karşılaştırırsanız, artık ruh ve sinir hastalıklarına acilden giriş yapabilirsiniz.

Ülkemizin her köşesinin stratejik ortak tarafından işgal edildiğini, bataklıkta çırpındıkça battığımızı, batarken dahi model ortağımızın en büyük düşmanımız olduğunun farkında olmayanların Rıdvan Hocanın bağımsızlık anlayışını anlamaları beklenemez.

İsviçre Medeni Kanunu’na göre evleniyor, İtalyan Ceza Yasası’na göre cezalandırılıyor, Alman Ceza Mahkemeleri Usulü Yasası’nca yargılanıyor, Fransız İdare Hukuku’na göre idare ediliyor ve İslam Hukuku’na göre gömülüyoruz… Sonunda gidip Batı’ya kul köle olacaksanız, bu kadar şehidi niçin verdik sorusuna cevap veremezsiniz.

Bu vebalden kurtuluşun tek çaresi atalarımızdan özür dilemektir. Ümmet olarak kendimize, tarihimize, kimliğimize, ruh kökümüze dönmek gerekir. Bu da Milli Görüş’ün tarifidir. Selam ve dua ile. (CUMA ŞAHİN).

SURİYE’YE 15 DAKİKADA GİREBİLİRSİNİZ, AMA 15 YILDA ÇIKAMAZSINIZ…

Fesih Bozan…

Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi ve Diyarbakır İl Başkanı…

Fesih Bey terör ve Güneydoğu meselesine ilişkin ilginç görüşler ileri sürüyor. Bir kulak verelim mi;

“Türkiye ile Suriye arasında yaşanacak bir savaş, bütün Ortadoğu’yu ateşe boğar. Bölgede yaşanan ve yayılacak bir savaş, ülkemize ve İslam âlemine değil, ancak Büyük İsrail Projesi’ne hizmet eder.

Böyle bir savaşın kaybedeni Müslümanlar, kazananı ise sömürgeci emperyalizm olur. 

İktidarı uyarıyoruz. Suriye’ye 15 dakikada girebilirsiniz, ama 15 yılda çıkamazsınız. Çıktığınızda da kolunuz ve kanadınız kırılmış olarak çıkarsınız. Türkiye’nin savaş için değil, barış için çaba sarf etmesi gerekir.

Çözüm önerilerimiz:

1-İlk adım olarak, gerekçesi ne olursa olsun silahlı, silahsız bütün kesimler için çatışmayı değil, diyalog ve müzakereyi esas alacak yeni bir süreç başlatılmalıdır.

2-Acilen İslam ülkeleri ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve sağlıklı bir müzakere ortamının oluşturulması için çalışılmalıdır. D-8 aktif hale getirilmelidir. ABD, AB ve İsrail ile oturup görüşülürken, ortak inanç, kültür ve tarih birliğine sahip Müslüman ve komşu ülkeler niye bir araya gelip sorunları görüşemiyorlar

3-Tarafsız bir İslam ülkesinde, geniş katılımlı bir Suriye Barış Konferansı tertip edilmelidir.

4-Bu konferansa sadece İslam ülkeleri katılmalıdır. İslam coğrafyasındaki bütün sorunları çıkaran Batılı devletler iken biz çözümü için yardımı onlardan istiyoruz. Ateşi yakan onlar; onları çağırırken su değil benzinle geliyorlar.”

***

Şunları da dile getirdi, Fesih Bey; “Biz, Saadet Partisi olarak inanıyoruz ki, sağduyu ile hareket edildiği takdirde İslam ülkeleri, kendi sorunlarını kendi aralarında çözebilecek bilgi ve birikime sahiptir.

Böyle bir konferans, sadece Suriye meselesinin çözümü için değil, İslam coğrafyasının birlik ve beraberlik içinde yürüyeceği, müreffeh bir geleceğin de anahtarı olacaktır.”

İSMET KIRIŞ…

İsmet Kırış…

Kendini bildi bileli Milli Gazete okuru ve Milli Gazete abonesi…

Başından bu yana Milli Görüş sevdalılarından… Fatih’te yıllardır marangozluk yaptığından dolayı bu bölgede geniş bir seveni ve çevresi var.

İsmet ağabeyin kayınpederi Mustafa Dönmez Rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Fatih Camii’ndeki cenaze namazının ardından Eyüp Mezarlığı’nda dualarla uğurladık, merhum Mustafa Dönmez’i…

Bu vesileyle merhuma Allah’tan (C.C.) rahmet diliyorum. İsmet Kırış ve ailesine de sabr-ı cemil niyaz ediyorum…

***

Bir son not; merhum Mustafa Dönmez’i Eyüp Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlarken tanıdık bir sima ile karşılaştım; epeydir görmüyordum, görev yaptığım binada uzun yıllardır çalışan TV5’in meşhur çaycısı Cafer Bey karşıma çıkmasın mı “Hayırdır inşallah!” Meğerse, Eyüp’te medfun Prof. Dr. Esat Coşan’ın kabrinde görevlendirilmiş… Hadi hayırlısı…