İŞTE BAHÇELİDEN SONRAKİ İSİM!

Abone Ol

“Siyasette böyle şeyler olur, oluyor…” desem de, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün TBMM kulisinde yaptığı “on therecord” açıklamalar son derece enteresan!

*  “Devlet Bey şimdiden birilerinin önünü kapamak istiyor” diyebilirsiniz,

*  “Bahçeli 1 Kasım seçimlerindeki başarısızlığı başka saiklere bağlamak istiyor…” yakıştırmasını yapabilirsiniz,

*  “Bahçeli artık kurultay taleplerinin önüne geçemez ama son bir atakla adı geçen bazı adayların önünü farklı söylemlerle kesmek çabasında…” düşüncesinde de olabilirsiniz.

***

Ama ortada Devlet Bey’in somut ve açıktan olmasa bile hedef gösteren bir açıklaması var.

Ne dedi Bahçeli dün gazetecilere;

“Olağanüstü kongre talepleri 1 Kasım seçiminden itibaren bazı şahıslar tarafından dile getirilmiştir. Bunların demokratik hakkıdır. Şu an 3 aday vardır. Bu arkadaşların demokratik hakkıdır. Bir tanesinin zaten aday olma hakkı yoktur. Davası Yargıtay’dadır. Bazılarıysa gündeme gelmiştir. MHP’yi CHP’leştirme gibi kötü bir alışkanlığı vardır. İçinde birisi vardır ki Fethullah Gülen hareketinin MHP’de görevlendirme girişimidir. Bu ne ona, ne de kimseye fayda getirmez. Herkes aklını başına alsın.”

Bahçeli’nin genel başkan adaylarından bir tanesi için, isim vermeden Fethullah Gülen bağlantılı olduğuna ilişkin iddiası, başkentte siyasi kulisleri şöyle bir dalgalandırdı.

Peki, Gülen’in MHP Genel Başkanı olması için görev verdiği isim kim

*  Genel Başkan adayı olarak Sinan Oğan mı

*  Daha önce de Genel Başkan adayı olan Koray Aydın mı

*  Ve son olarak da Genel Başkan adayı olacağının işaretini veren Meral Akşener mi

***

Devlet Bey’in açıklamasında, “Bir tanesinin zaten aday olma hakkı yoktur, davası Yargıtay’dadır” sözleri, 7 Haziran seçimlerinden sonra MHP’den ihraç edilen, ancak mahkeme kararıyla partiye geri dönen Sinan Ogan’ı işaret ediyor.

Diğer adaylardan Koray Aydın, 7 Haziran seçimleri sonrasında bizzat Bahçeli’nin işaretiyle, MHP grubu tarafından TBMM Başkan Vekili seçilmişti. Aydın, 1 Kasım seçimlerinde de yine Trabzon’dan MHP Milletvekili adayı olmuş, ancak seçilememişti.

Meral Akşener ise, 7 Haziran seçimlerine MHP İstanbul Milletvekili adayı olarak girmiş ve seçilmiş, ancak 1 Kasım seçimlerinde MHP Milletvekili aday listelerine konulmamıştı. Bahçeli, Akşener’in neden listeye konulmadığına ilişkin bir soruya, “O hanımefendi biraz dinlenecek…” demişti.

Şimdi Ankara’da herkes kulaklarını dikti ve bu ismi arıyor. Aslında fazla seçenek de yok; Sinan Bey bu kapsamdan ekarte edildiğine göre ya Meral Akşener ya da Koray Aydın…

Bakalım bu süreç nereye kadar uzanacak

***

MHP hakkında son bir kulis; konuşulanlara göre Devlet Bey gelecek kongrede koltuğunu Ümit Özdağ’a teslim edecek…

Özdağ’ın bu süreçte sessiz kalmasının sebebi de meğerse buymuş…

 

O MASON KİM

Eski bir hikâye… TBMM Başkanlığı’na seçilen İsmail Kahraman, yıllarca önce AKP kurucuları arasında bir isme itiraz etmişti.

“O mason varsa ben yokum. Bizim ömrümüz masonlarla mücadeleyle geçti.” diye rest çekmişti, İsmail Bey. Geri adım atılmayınca da AK Parti’ye mesafeli durmuştu. İsmail Kahraman’ın gidişi suskun olmuştu, dönüşü ise Türkiye’nin iki numarası şeklinde oldu.

***

Sarıyer’den Yusuf Çınar aradı.

Başından bu yana Milli Gazete okuru. Emekli. Karadenizli, Trabzon-Sürmene’den.

Şunu merak ediyor, Yusuf Bey; “Meclis Başkanımız yıllar önce, ‘O mason varsa ben yokum!’ dedi ama bu kişinin ya da kişilerin adını açıklamadı. Bu isim kim Hiç olmazsa şimdi açıklayıverse…”

***

Yusuf Çınar’ın isteği bu. Üzerimde kalmasın, ileteyim istedim…

BU VAATLERE İNANMAYIN!

12 Eylül askeri darbesinin hemen sonrası…

İyi hatırlıyorum; memlekette başörtüsü, sakal, cübbe, sarık yasaklanırken iki şey sonuna kadar serbest kılındı: Alkol ve faiz reklâmları…

Kamuoyunda en tanınan artistler, şarkıcılar banka, banker ve faiz reklâmlarında rol aldılar. TV ekranlarında sabahtan akşama kadar bu iki “haram”ın reklâmları milletin adeta gözüne gözüne sokuldu.

Peki, bunları neden anlattım

***

Kan sömüren, aileleri batıran, kesin hükümlerle haram olduğu bilinen “faiz belası”nın son bir zinciri hakkında son derece ilginç bir mail aldım.

Firmanın adını vermek istemiyorum. TV ekranlarında bangır bangır reklamı yapılan bir şirket. Hepiniz biliyorsunuz.

Mail gönderen Mustafa İşlek şunları söylüyor; 

“Bu sistemler insanları intihara sürüklüyor.

Siteleri verdikleri reklâmlarla küçük meblağlı paranızı bir haftada nasıl binlerce dolara çevireceklerini anlatıyor, sizi sık sık telefonla arayarak ikna etmeye çalışıyorlar. En önemlisi de öyle vaatlerde bulunuyorlar ki o hayale kapılmamak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Devlet tarafından denetlendiklerini söyleyerek vatandaşın güvenini sağlayan müşteri hizmetleri ikna ettikleri vatandaşların hemen işlem için paralarını himayesine alıyor.

Bu vaatlere inanan vatandaş parasını kulaktan dolma bilgilerle sanal ortamda hayali alım satım yapmaya başlıyor ve sonu hüsranla bitiyor.

Elinde avucunda ne varsa kumara yatıran vatandaş bir günde hem kendi geleceğini hem de ailesinin geleceğini mahvediyor.”

***

Faiz (Riba) dinimizde ayet ve hadislerle kesinlikle haram kılınan bir yasak.

Elmalılı Hamdi Yazır ribâ ile faizin aynı anlama geldiğini belirtirken şöyle der: “Ribâ; sözlükte, ziyâdelenmek, fazlalanmak anlamına mastar olup, faiz dediğimiz özel fazlalığın adı olmuştur... Câhiliyye devrinde asıl borca ‘re’sül-mâl’, ziyadesine ise ‘ribâ’ adı verilirdi. Bugünkü faiz işlemleri nitelik bakımından câhiliyye devrinin bu âdetinden başka bir şey değildir. Zaman zaman faiz miktarının ve şekillerinin azalması veya çoğalması muamelenin niteliğini değiştirmez. İşte cahilî Arap örfünde ribâ tam anlamıyla günümüzdeki nükudun (nakit paraların) faizi veya nemâsı tabir olunan fazlasıdır. Karzdan (ödünç para) başka borçlar da (düyün) tatbiki dahi böyledir. Şüphe yok ki sözlükte bunun en uygun ismi ribâ, ziyade, artık olması gerekir. Buna faiz veya nemâ tabirinin kullanılması, ‘Alım-satım ancak ribâ gibidir’ (el-Bakara, 2/275) âyetinin delâletiyle, alım satım ve ticarete benzetilerek yanlış bir kullanmadır.”

***

Neme lazım, biz uyarı ve hatırlatma görevimizi yapalım...

Okur mektubu da buna vesile oldu. Böyle hayırlı bir hatırlatmaya vesile olduğu için de Mustafa İşlek’e teşekkür ediyorum.

NOT: Bugün, 2 Aralık 2015, Çarşamba. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!