İstanbul’un fethi ve yeni fetihler için

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim;

Dünya tarihinin seyrini değiştiren İstanbul, 565 yıl önce, bugünkü gibi tam 29 Mayıs Salı günü fethedildi. İsterseniz, yıldönümü münasebetiyle, fethi hazırlayan temel faktörlerin kod ve dinamiklerini incelemeye çalışalım:

  1. İstanbul sevgisi 2. Mehmet’in içine daha çocuk yaştayken düştü. Fethe inandı; oyunlarını bile İstanbul üzerine kurmaya başladı. Bu duyarlılığın oluşmasında Molla Gürani ve diğer hocalarının rolü büyüktür. Fetih Suresi ve fetih hadisi en çok okudukları dersler arasındaydı. İstanbul, rüyalarına girerdi.
  2. Akşemsettin gibi bir manevi rehbere sahipti. Fatih’e, hedefe ulaşmanın formüllerini sunmuştu: “Kesinlikle şartlara teslim olmayacaksın. Sen şartlara teslim olmazsan bir gün şartlar değişir sana teslim olur. Unutma ki, dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer.”
  3. Kararlıydı; özgüveni yüksekti. “Ya ben İstanbul’u alırım; ya da İstanbul beni” sözü bunun en açık deliliydi.
  4. Ulubatlı Hasan gibi emrine bağlı, hedefe kilitlenmiş, fetih heyecanını hisseden fedakâr, azim ve kararlılık sahibi idealist bir askere sahipti. Fatih’in inandığına, ordusu da inanmıştı.
  5. Fetih için gerekli hiçbir tedbiri ihmal etmedi. Gemiler yaptırdı; karadan yürüttü. Çağın teknolojisini en ileri düzeyde kullandı.

Kale içinden fethedilirdi. Hak ve adalete bağlılığıyla Bizans halkının önce gönüllerini fethetti. Titizlikle sebeplere sarıldı. Fethi gerçekleştirdi. Doğu Roma İmparatorluğu’na (Bizans) son verdi.

FATİH’İN EMANETİ

Fatih, fetihten sonra Ayasofya için hemen hazırlıklara girişti. İlk Cuma namazını Ayasofya’da kıldı. Burayı tamamen kendi parasıyla satın alarak Müslüman ümmete vakfetti. Dünya durdukça cami olarak kalmasını vasiyet etti.

1 Haziran 1453’te bir “Vakfiye” hazırladı. Bir bölümünde şöyle deniyordu: “Bu vakfiyemi kim değiştirirse, Allah’ın, peygamberin, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların lâneti ebediyen onun üzerine olsun.” 

482 yıl Kur’an sedalarıyla yankılanan Ayasofya, çeşitli entrikalar sonucu 1 Şubat 1935’te müze haline dönüştürüldü. Milli Gençlik’in temsilcisi Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Ayasofya’nın mahzunluğu karşısında hep duyarlı davrandı. Her sene olduğu gibi, bu sene de 12 Mayıs sabahı binlerce fetih sevdalısı Ayasofya önlerinde toplandı. Müze yapılmasını protesto ettiler. Fetih namazı kıldılar. Yapılanın farkında olduklarını gösterdiler.

AGD Genel Başkanı Salih Turhan programdaki konuşmasında, “Ayasofya minarelerinden ezan okunmasını, cami olarak ibadete açılmasını” istedi. “Nasıl 83 yıl önce Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapılmışsa; Fatih’in emaneti yine Bakanlar Kurulu kararıyla aslî hüviyetine döndürülmelidir” ifadelerini kullandı.

Necip Fazıl 1965’teki Ayasofya Mitingi’nde konuştu: “Bütün manalar Ayasofya’ya bağlı… Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu da kilitlediler; ruhumuzu kilitlemek için Ayasofya’yı kilitlediler.”

Osman Yüksel Serdengeçti Ayasofya’ya yapılanları anlatmaktan vazgeçmedi: “Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim? Elleri kurusun, dilleri kurusun!

HAK VE HAKİKAT İÇİN

Milli gençlik, tarihine, değerlerine sahip çıktı. İstanbul’un fethi gibi büyük bir mananın unutulmasına fırsat vermedi. Genç nesle “fetih şuuru” kazandırmak için seferber oldu. Her sene fethi büyük stadyumlarda aslına sadık kalarak ve görkemli programlarla canlandırdı.

Ramazan ayı münasebetiyle bu seneki kutlamalar 12 Mayıs günü Gebze Stadı’nda yapıldı. Soğuk havaya rağmen statta muhteşem bir program gerçekleşti. Gecenin şeref misafiri Türkiye’nin birleştirici gücü ve cumhurbaşkanı adayı Bilge Başkan Temel Karamollaoğlu idi.

Gebze, on binlerce fetih sevdalısının katıldığı coşkulu bir programa ev sahipliği yaptı. Bilge Başkan’ın kürsüye gelmesiyle statta büyük bir hareketlilik yaşandı. Hele gençlerin kabına sığmayan heyecanı! Gençler, Karamollaoğlu’nun mikrofona gelmesiyle birlikte tribünlerden fırlayıp sahaya indiler. Stat, büyük bir miting atmosferine büründü. Milli Gençlik, liderinin emrindeydi. Şu slogan her şeyi anlatmaya yetti: “Bu gençlik seni cumhurbaşkanı yapar.”

Tarihe şan veren nice kahramanlar yetiştirmiştik. Karamollaoğlu, büyük fetihler gerçekleştiren ecdadının üslubuyla konuştu: “Bizim mücadelemiz şan ve şöhret mücadelesi değildir. Mal, mülk, makam ve mevki mücadelesi de değildir. Biz hakkın ve hakikatin mücadelesini veriyoruz.”

Dinmeyen Ayasofya ve fetih sevdasının bir gün gerçek olacağından şüphe yoktur. Çünkü hasretle beklenen mutlaka gelir.

Fetih, yıkmak değil; yapmaktır. Kilitli gönüllerin hakikate açılmasıdır. Beldelerin huzur ve barış iklimine girmesidir. Yaşanmaya değer hayata kavuşmaktır. Yapılanlar yeni fetihlere hazırlıktır!