Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
İstanbul-Kudüs-Mekke hattı insanlık tarihinin merkezi mesabesinde bir hat…
İnsanlığın çağımızda ‘sosyal tufan’ seviyesinde çözüm bekleyen sorunları var…
Hayatın ahlâkî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî 4 alandaki sorunlarının çözümü de var…
‘Adil Düzen’ dediğimiz bu çare ve çözümleri yarım yüzyıldan beri yazıyoruz ve…
Gazze ile Filistin’de olanlar; özellikle ‘ İsrail sorunu’ sebebiyle yazmaya devam...
Evet, “İstanbul-Mekke” veya “Mekke-İstanbul hattı” ortasındaki “Kudüs/Gazze” ve bu hattın doğusu ile batısı yani bütün dünyanın günümüzdeki aynası mesabesinde bir yer…
Bu durumu açıklayan şimdilik özel olarak sekiz, 7 Ekim 2023 tarihinden beri de genel olarak Gazze yani Siyonist İsrail sorununu anlatan toplam olarak 25 yazı yazdım…
İslam âlemi ile insanlığın Gazze vesilesiyle uyanışına vesile olan yazılar o günden beri her gün yazılıyor; nitekim bu yazının yazıldığı bugün de yazılan önemli yazılar var…
Bu yazılardan biri de Aydın Ünal’ın “Batı’nın içindeki şeytan” başlıklı yazısı. Tamamı okunmalı. Yazının sonundaki sonuç bölümündeki ilk paragraf şöyle: “Filistin’deki soykırım karşısında Batı’nın idari, siyasi, iktisadi ve hatta entelektüel otoritelerinin onaylayıcı ve teşvik edici tutumları işte bu şeytanlığın tekrar tezahüründen ibaret. Bastırmaya çalıştıkları o kötülük fırsat bulunca en çirkin, en kanlı, en vahşi haliyle kendisini gösteriyor.”
Yazara göre sorunun çare ve çözümü de şöyle: “İnsanlığın mutlu, huzurlu ve güvenli geleceği, temiz tarihleri, samimiyetleri ve merhametleriyle Müslümanların elinden olacak. Buna hiç şüphe yok. Belki bugün değil, ama gelecekte bu gerçekleşecek.”
Evet, insanlığın kurtuluşu Müslümanların elinden olacak ama o Müslümanların yaşadıkları ülkelerin yönetimlerinin neredeyse tamamı işgal edilmiş durumda; önce bu işgallerin sona erdirilmesi, sonra kendilerini ve insanlığı kurtaracak nizamı getirmeleri gerekmekte…
Bu köşenin müdavimleri, kurtuluş reçetesi nizamın Necmettin Erbakan Hocamızın önderliğinde -teşhis ve tedavi metoduyla- hazırladığımız “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” olduğunu biliyorlar…
İnsanlık için örnek alınası bu nizam önce kendi ülkemizde, sonra hiç olmazsa birkaç İslam ülkesinde kuruluncaya kadar hem kendi ülkemizde hem Gazze ve Filistin’de hem de bütün dünyada Siyonist Sömürü Sermayesi’nin her türlü zulümleri devam edecek…
Zulüm ve katliam devam ediyor ve bunun sebebini nadir olarak yazan yazarlar da var. Nuh Albayrak, 19 Kasım 2023 Pazar tarihli ve “Mekke'yi, Kahire'yi, Amman'ı ve de Tahran'ı kurtarmadan Gazze'yi kurtaramayız” başlıklı yazısında her şeyi anlatıyor...
Yazı şöyle başlıyor: “Kudüs'ü "başkent" ilan etmeleri üzerine 13 Aralık 2017'te yazdıklarım bugün de aynen geçerlidir. (https://www.star.com.tr/yazar/mekke-ve-medineyi-kurtarmadan-kudusu-kurtaramayiz-yazi-1285315/)” Yazının sonuç bölümü ile devam…
“Medeni(!) Batı'dan bir şey beklemek boşunadır. Zaten bu katliamın asıl sorumlusu bu Haçlı-Siyonist ittifaktır. Haçlı-Siyonist ittifak, Yahudi devleti kurmak için Filistin'i 1917'de gasp etti, ama önce bölgeyi düzenledikleri için İsrail 1948'de ilan edildi. Nitekim 1917'den sonra, Osmanlı topraklarında kurdukları Suudi Arabistan (1932), Lübnan (1943), Ürdün, Suriye (1946) ve Mısır (1953) gibi "eyalet"leri, birer "müstemleke valisi"ne emanet ettiler. Riyad'daki İİT Zirvesi'nde gündeme gelen petrol ambargosu; Arap hava sahasının İsrail uçaklarına kapatılması gibi teklifleri şiddetle reddettiler. Suudi Arabistan'ın 3. Kralı Faysal bin Abdülaziz, İsrail'e karşı "cihat" çağrısı yaptığı ve petrol ambargosu başlattığı için, Amerika'dan gelen öz yeğeni tarafından öldürülmüştü (25 Mart 1975). Bunu iyi bilen M. bin Selman, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'i biraz bekletmek(!) dışında bir tepki koyamadı. Mısır'da halkın oylarıyla seçilen, ama Haçlı-Siyonist ittifak tarafından devrilen Mursi'nin asıl suçu, yıllardır kapalı olan Refah tünellerini açmaktı! Sisi'nin ilk işi de bu tünelleri kapatmak olmuştu. Bugün de yine; Refah Kapısı'nın asıl kilidi İsrail değil Sisi'dir! Hatta Sisi, bütün Filistinlilerin ölmesi pahasına da olsa, HAMAS'ın yok edilmesini Yahudilerden daha fazla istemektedir!” (Devamı var.)