Kurban bayramı Müslümanların en önemli iki bayramından biri. İnsanın sembolik kurbanı insanlığın kurtuluşu için bir tek örnekti. Bu, bir ilkti bir ikincisi yoktu. Hazreti İbrahim in bıçağını körelten ve işaret olunan şey, insanlığın kurban edilmesini engellemeye dönüktü. Hazreti İsmail in seçilişi de bir hikmet gereğiydi. Kurban kesenlerin sahih niyetleri, insanlığa adanmış olan, kurban edilebilecek hayvanların kurban edilmesidir.
İnsanlığın kurban edilişinin yeni bir süreciyle karşı karşıya bulunuyoruz. Ne yazık ki Kudüs topraklarında, İslâm coğrafyasında insanlar birebir kurban edildikleri gibi, toplu kurban edilme gösterimleri de yaşanıyor, daha önemlisi daha korkunç olanı yaşanacak. Burada söz konusu olan insanın boğazlanması değil. Bilincin ve ruhun boğazlanmasından söz ediyoruz. En tehlikeli ve korkunç olanı da budur.
Bir kurban bayramında kurban edilmeye niyetlenen Filistin halkını yeni bir süreç bekliyor. 27.11.2007 tarihli yazımızda "İsrail in güvenliğini sağlayan bir Filistin" başlıklı yazımızda buna bir işaretimiz bulunuyordu. Paris toplantısıyla bu durum iyice pekişti. Şimon Peres in işaret buyurdukları gibi Türkiye nin de içinde yer alacağı topluluğun üstlendiği rolün ne olduğu iyice açığa çıkıyor.
Müslümanların yüzyıllar bayraktarlığını yapmış olan Türkiye nin bu dönemde kimlerle birlikte olduğu ve kimlerin kurban olarak seçildiği ayan beyan oluyor. İnsanlığı kurban seçen güçlerle olan işbirliği yükümlenildiği şu sırada küçük role dikkat çekmek istiyoruz. Farkındaysanız bütün bu olaylar PKK olaylarının tırmandığı, tırmandırıldığı, bütün dikkatlerin bir yere yoğunlaştığı bir zamana denk geliyor. Üstelik Abede ye rağmen gibi gösterilen, ama abede öncülüğünde, izniyle ve işaret buyrulan yerlerin bombalanması önemli bir zamanlamaydı. Üstelik oluşturulan psikoloji de dikkat çekici. Bu oyunun tuhaflığı üzerinde duracak değiliz.
F 16 larla Konya da İsraillilerle birlikte yapılmış olan tatbikatlar sonucu gece hedef vuran, vurabilen bir başarıdan söz ediliyor. Abede öncülüğünde bu başarının sarhoşluğu bakalım nereye varacak.
Bu ayrı bir yazı konusu olmayı gerektiriyor.
Türkiye şu aşamada hangi kümede yer alıyor, kimlerle birlikte oluyor Yok edilmek istenen bir Filistin veya Kudüs durumu iyice belirginleşiyor. Üstelik İsrail iddialarından ve ideallerinden vazgeçmiş değil.
Türkiye, manevi Kudüs ün yok edilmesindeki bir oyunun içinde yer alıyor. Hem de bizim paralarımızla. 18 Aralık 2007 tarihli Zaman gazetesindeki bir haber oldukça dikkat çekici. Haberin başlığı "Filistin otoritesi Paris te devlet e dönüştü." Gerek haberin başlığı, gerekse içeriği durumun vahametini ortaya koyuyor. "Filistin Otoritesi Bağışçılar Konferansı"nın adı değiştirilmiş. "Uluslararası Filistin Devleti Bağışçılar Konferansı"na dönüştürülmüş. İsrail in partneri Filistin devletine bağış yapan ülkeler ve bu ülkelerin yaptıkları yardım tutarı milyon dolar olarak şöyle: AB: 650, ABD: 555, İngiltere: 500, Fransa: 300, Türkiye 150, Norveç: 140, Avusturya: 5, Danimarka: 10, Hollanda: 50, Çin: 18, Kore: 20. Dışişleri Bakanı Sayın Babacan da bu toplantıya katılmış ve bir konuşma yapmışlardır.
Şimon Peres in İpek Cem ile yaptığı söyleşiyi ve yazılarımızı yeniden anımsayalım. Orada neler söylemişti Peres : AB Türkiye ve İsrail birlikteliği. Türkiye nin hangi potaya çekildiği, kimlerle birlikte olduğu veya olacağı iyice belirginleşiyor.
Bir kurban bayramında bayramın manevi hazzını yaşamamız gerekirken bunları yazmanın keyifsizliği ve rahatsızlığı bizi derdinden sarsıyor, üzüyor.
Türkiye Sultan Abdülhamit in ruhaniyetinden yeniden ne zaman istimdat edecek, ne zaman kendi asıl çizgisini bulacak
Türkiye Abede nin elinde, potasında bir İsrail Abede birlikteliğindeki yeri tercih ediyor. Saflarını netleştiriyor.
Semit ruhlu çevrelerin ve medyanın içten bayramlarını seziyoruz. Türkiye nin sürüklendiği yerde oluşuna pek tabii.
Sahih Müslümanlar bunun farkına ne zaman varacak bunu merak ediyorum.
Müslümanların kurban olarak seçildiği bir zamanda içim yanarak Müslümanların bayramını tebrik ediyorum. Bayramların bilinçle yaşanmasını diliyorum.