İslam, laiklik ve nikah-2

Abone Ol

Aslında cezalar, Allah’ın kullarına rahmetidir. Kulların iyiliği için vaz’edilmiştir. Ceza, fiilden önce önleyici, sonra da caydırıcı ve menedicidir. Babanın evladını terbiyesi, hekimin hastasını tedavisi gibi suç işleyenin de cezalandırılması ona iyiliktir, aslında… Zina suçu hadd cezasını gerektiriyor. Hadd cezasını kimse affedemez. Tazir suçlarında devletin af yetkisi var; kısas, hadd, diyet cezalarında devletin bir takdir (tahfif, teşdit) yetkisi yok. Cezalarda amaç toplumun ıslahı, korunması, düzenin korunması, zararların önlenmesi, yararların sağlanmasıdır.

Tarihimizde padişahların yayınladıkları kanunnameler taziri gerektiren suçlar hakkındadır. (Fatih, Kanuni) Fiil yasaklanmış ancak müeyyide belirtilmemişse, bunu tespit siyasete bırakılmıştır. Kur’an ve sünnete aykırı olmamak üzere tazir cezaları belirlenir.

Aynı fiil suç sayılsa da, hem İslam hukukunda hem laik hukuk sistemlerinde tanımında, kapsamında ve cezalarında farklılıklar vardır. Zina eyleminin tanımı İslam hukukunda başka, laik hukukta başkadır. “Nikâh dışı cinsel ilişki” şeklindeki tanıma karşılık, laik hukukta bir tarafın evli olması şartı aranabiliyor. Ve evli olmayanlar arasındaki cinsel ilişki zina sayılmıyor. Ayrıca artık suç olmaktan da çıkartılabiliniyor. Bizde de son değişiklikten önce zina suçu yalnızca evli olmak şartına bağlıydı. Ve de “dini nikâhlı” ikinci eşle birliktelik de zina sayılıyordu. (Takibi şikayete bağlı suç) Yeni ceza yasasında artık suç da değil, evli eşin bir üçüncü şahısla ilişkisi öteki eşe boşanma davası açma hakkını veriyor, o kadar…

Kısaca Allah’ın haram kıldığı zina, helal kılınmış oldu!?

“Zina ve riba (faiz) yayıldığında toplumun azaba müstehak olduğu” tehdidinde bulunuyor, Efendimiz (S.A.V)…

Sigortalarımız atıyor!... İşte aileler tehdit altında. Yıllık altı yüz bin evlenme işlemine karşılık, yüz otuz binden çok boşanma gerçekleşiyor (2015). Ve makas gittikçe daralıyor… Evlenme yaşı gittikçe yükseliyor, aileler küçülüyor. Fuhuş devlet güvencesinde…

Tesettür emri ayaklar altında. Tesettürlüler de bile laubalilikler artıyor, iffetsizlik meydan okuyor. Ramazanda bile Lut kavmini yere geçiren eylemler/gösteriler yapabildiler. Yani, Allah’ın haram kıldığı fiiller AB kriterlerine göre hak ve hürriyetlerden sayılabiliyor. Ve biz bu kapıda bekliyoruz?!

Batılı birçok ülkede aynı cinsten olanlar artık “evlenebiliyorlar”. Lut gölü ortada… İbret alanlar nerede? Genelde aile hukukuna ilişkin hükümleri Rabbimiz bizzat tayin ve tespit buyurmuş. İslam hukuku ve laik hukuk farklarına örnekler:

Miras paylarında (hukukunda) da benzerlikler yok. Farklılıklar çok. Sadece İslam hukukunda öteki mirasçılarla birlikte pay var (ebeveyne) başka hiçbir sistemde bu yok. Çocukların miras payları da farklı. İsrail’de bir erkek birçok kadınla evlenebiliyor. Erkek çocuk varken kız mirasçı olamıyor. İngiltere’de de benzeri durum var. İngiltere kraliçesi Anglikan kilisesinin de başı… İslam hukukunda “evlatlık” kurumu yoktur. Laik hukukta var olup hem de mirasçı olabilmekte, evlenme yasağı kapsamında sayılmaktadır. İslam’da süt ilişkisi (kardeşlik) de evlenme engellerindendir. Laik sistemde bu husus aranmaz, sorulmaz. İslam’da mirasçıya vasiyet yoktur. 1/3 vasiyet caiz. İslam hukukunda ikinci evlilik mubah. Laik sistemde yasak. Ama evlilik dışı ilişkiler serbest. Batı’da nesebi sahih olmayan çocuk oranı %50’lerden fazla. İslam hukukunda ailenin reisi erkektir. Nafaka, askerlik, cihad, ailenin geçiminden sorumludur. Laik hukukta “eşler velayeti, aile birliğini” birlikte temsil ederler. İslam hukukunda Müslüman erkek-ehl-i kitap kadınla evlenebilir. Ama Müslüman kadın gayri müslim erkekle evlenemez. Laik hukukta bu mümkün… İslam hukukunda işi elverişli olup evlenmediğinde zinaya düşme tehlikesinde olana evlenmek farzdır. Laik hukukta böyle bir sorun yoktur. Ülkemizde de laik sistem olduğu için evlenme işlemi Allah’ın rızasına, Efendimizin (sav) sünnetine uygun yapılamadıktan sonra nikâh yetkisi Diyanet işleri Başkanına verilse ne değişir? Nikah kimin adına kıyılıyor? Zaten resmi nikâh laikliğin koruyucu yasalarından olup, anayasanın 174. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddedeki konular çok ilginçtir. Kimse korkusundan söz bile edemiyor ama onlar hukuk tarihinin garabet müzesinden çıkartılmayı bekliyor. Ve bize bu laikliği hediye edenler de dünyanın en katı teokratik/dini devleti İsrail’in büyük İsrail projesine çalışanlar değil mi? Laiklik dinimizi ümmetimizi, devletimizi parçalayan bir araç olduğu halde, dini nikâhın bölücülüğe ve laikliğe aykırılığı iddia edilebiliyor.

Laik devlet tüm inançlara aynı mesafedeyse niçin ülkemizdeki Hıristiyanlar kilisede Yahudilerde havrada (sinagogda) evlenebiliyorlar da nüfusun %99’una kendi dinlerine göre evlenme hakkı verilmiyor? Hani, laiklik din ve vicdan özgürlüğünün güvencesiydi?

Hem (dini) Osmanlı devletinin, hem de (laik) TC devletinin ülkemizdeki gayrimüslim vatandaşlara tanıdığı din ve vicdan hürriyeti Müslümanlardan niçin esirgenir?

Zımmilere (gayrimüslimlere) hukuki ve kazai muhtariyet -nikah, boşanma, miras, vakıf dinlerini öğrenme, öğretme eğitim hürriyeti- verilmiştir.

Kilisede, havrada geçerli olan neden camide geçersiz oluyor? Kiliseye, havraya evet, camiye hayır mı?! %99’ların hak ve hürriyetleri nerede? Cumartesi ve Pazar niçin resmi tatil? Cumartesi Yahudilerin, Pazar da Hıristiyanların ibadet günleri değil mi? Bizdeyse Cuma namazı sorunu yaşanabiliyor. Demek ki yalnızca İslam’a ve Müslümanlara karşı üretilmiş, dayatılmış bir silah, bir araç… Laik devlet, tüm dinlere karşı eşit mesafede duran devletti hani? Laik devlet din ve vicdan özgürlüğünün gereği ve güvencesiydi?! 80 yıllık zulüm (tehdit, yıldırma, işkence, dayak, gözdağı) devam ediyor. Avrupa’da kiliseyle krallar arasında uzlaşma nedeni olan laiklik bizde, İslam’la devlet arsında çatışma nedeni oldu. Laiklik Hıristiyanları özgürleştirirken, biz Müslümanları da esir aldı. Bizi laiklik sopasıyla terbiye ediyorlar… Kim? Kimler? Kriptolar, devşirmeler, İslam düşmanları… Sayın Yusuf Kaplan’ın konuyla ilgili “ezber bozan” beyanları: “Ortadoğu’yu, İslam dünyasını laiklikle köleleştirdiler. Laik rejimler yalnızca İslam dünyasında ihdas edildi. İnsanlığı laiklik değil, İslam kurtarıp özgürleştirecek. Laiklik, bu ülkenin ve İslam dünyasının boynuna geçirilmiş bir tasmadır, bir deli gömleğidir. Bu deli gömleğini çıkardığımız zaman kurtulabiliriz.” Bu bir aydın/düşünür haykırışı değil mi? Namuslu, soylu ve köklü bir itiraz…

İsrail, İngiltere, İtalya, Yunanistan devletlerinin dinleri var da bizim devletimiz niçin laik? Bu ülkeler tüm emperyalist ülkeler bizde, öteki Müslüman ülkelerinde laikliğin korunmasını istiyor, destekliyorlar. Özetle deniyor ki İslam’a uygun düzenleme işlem olmasın da neye uygun olursa olsun. Yeter ki İslami olmasın. Hem demokratik hem de anti demokratik yöntemlerle/darbelerle de olsa laikliğin sürdürülmesi ve korunması için tüm kurum ve kuruluşlarımız nöbette ve tetiktedirler…

Tasarı için de “din, samimiyettir” diyelim. Vesselam…