Başlığa bakıp senaryo yazdığım düşünülürse haksızlık edilmiş olur. Hayali senaryolar yazmayı hiç sevmem. Hayali senaryo yazmak okuyucuya olmamış bir olayı olmuş gibi göstermek ya da kesinlikle olacakmış gibi şartlandırmak anlamına gelir ki, böyle bir tavrın doğru olduğu kanaatinde değilim. Böyle bir yaklaşım iç ya da dış bir takım istihbarat örgütlerinin toplumları yönlendirmek, bir diğer ifade ile hedeflerine ulaşmak için kamuoyu oluşturmak adına bazı kulaklara üfledikleri bir takım bilgilere dayanılarak aktarılan bilgilerdir. Sahiplerine sadece bilinmeyeni bildikleri izlenimi vererek popülerlik sağlayabilir ama sonuçta bilerek ya da bilmeden bir istihbarat örgütüne alet olunmuş demektir. Söz gelimi bir gazeteci bir toplantıda ya da köşesinde bir zamanlar Türkiye’ye bir yerlerden iktidara destek vermek adına uçaklarla dolar geldiğini ileri sürüyorsa belki bu söylem dinleyiciler ve okuyucular üzerinde söyleyene yönelik müthiş bilgilere sahip olduğu izlenimi oluşturabilir ama birileri de çıkıp, ‘Kardeşim bu uçak gelirken sana birleri haber mi verdi Ya da sende o uçakta mıydın ’ diye soracak olursa verilecek cevap olmaz. Böyle olunca da bu bilgi iç ya da dış bir istihbarat kanalları tarafından kendisine ulaştırılmış o da buna alet olmuş demektir.
Şimdi gelelim, “IŞİD ilerliyor, ABD vuruyor, IŞİD’in boşalttığı yere PYD yerleşiyor” başlığıma. Aslında bu başlığı medyaya yansıyan haberlere ve bir takım açıklamalara bakarak, “PKK Suriye’de devletleşiyor mu ” şeklinde de ifade edebilirdim. Çünkü tüm haberlerde ‘PYD, PKK’nın Suriye kolu’ olarak nitelendiriliyor. Bu nitelendirmeye bugüne kadar taraflardan itiraz gelmedi. Bu sessizlikleri ile taraflar birlikteliklerini kabullenmiş durumdalar. Kaldı ki, Kobani’nin IŞİD tarafından ele geçirilmesinin ardından gerek Kandil gerek Türkiye’deki militanları ile ABD ve koalisyon ortaklarının sergilediği tavır da hatırlandığında birlikteliğin ötesinde ortak hareket ettiklerini söylemek yanlış olmaz. Kaldı ki, ABD ve koalisyon güçlerinin Suriye’deki saldırılarında önce IŞİD’in ilerlemesini bekledikleri, ardından IŞİD’e yönelik hava saldırısı başlattıkları, bu saldırı sonucu IŞİD işgal ettiği yeri boşaltmaya başladığında aynı yerin PYD tarafından işgal edilerek Kürt bölgesine katıldığı düşünülürse olay çok net bir şekilde görülür. Kaldı ki, ABD ve koalisyon ortaklarının bugüne kadar sadece PYD ilerlemesine destek verdiği düşünülürse ortada ABD ve Suriye yönetimi arasında ilan edilmemiş bir anlaşmanın olduğunu dahi söylemek yanlış olmaz.
Bu noktada bir gazetede yer alan Pentagon kaynaklarına dayanılarak, “Amerikan koalisyonu PYD için çalışıyor” başlığı altında verilen bir haberden kısa bir bölüm aktarmak istiyorum:
“ABD öncülüğündeki uluslar arası koalisyonun Suriye’de 10 ayda düzenlediği bin 774 hava saldırısından yaklaşık bin 200’ünü PYD’ye destek için yaptığı ortaya çıktı. Bölgede Esad’a karşı savaşan Suriyeli muhaliflere destek ise yok denecek kadar az.”
İktidar yanlısı bir gazetemizden aktardığım bu haber ışığında ABD’nin Suriye’de PKK’yı devletleştirmeye çalıştığını söylemek doğru olmaz mı Mademki, PYD, PKK’nın Suriye koldur ve ABD, PYD’ye destek vererek Suriye’de hâkim olduğu alanı genişletmektedir; öyle ise hedef bellidir. Resmi ağızlardan ne söylenirse söylensin Kuzey Irak benzeri bir yapı Kuzey Suriye’de de yine ABD eliyle gerçekleştiriliyor.
Böyle olunca çözüm sürecine karşı Kandil niçin rest çekiyor, ‘Silah bırakmaya sadece biz karar veririz’ deme cesaretini nereden alıyor belli olmuyor mu