Hayatımızda önemli olaylar olduğu zaman, bunlar üzerinde düşünmek ve değerlendirmeler yapmamız gerekmektedir. Yaz ayları özellikle sünnet, nişan, nikâh, evlilik olaylarının çokça yaşandığı aylardır. Bu yaz da her birimiz böyle hayırlı vesilelerle sevdiklerimizle beraber olduk Geçtiğimiz hafta sonunda çok muhterem arkadaşım İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol un oğlunun nikâh merasiminde dostlarla bir araya geldik. Bu nikâh merasimi İstanbul daki Saadet Partililer ile AK Partilileri bir araya getirmiş, herkesin beyninde ve hatıralarında; "Bir zamanlar beraber yürümüştük biz o yollarda " söylemini hatırlatmıştır... Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şahitlik yapmış; Millî Görüşçüleri temsilen de Süleyman Karagülle şahit olmuştur. Böyle bir buluşmaya sebebiyet verdikleri için her iki aileye birden teşekkür eder, saadetleri için duâ ederiz...
Mezkur hayırlı toplantıda uzun aradan sonra Sayın Başbakan ile bir araya gelmiş, bu vesileyle geçen hafta köşemde Sayın Başbakana hitaben bir yazı ya da açık mektup yazmıştım
*
Yeryüzü yani dünya ve bu dünyadaki hayat insanlar için vardır. İnsanın bu dünyada kurduğu iş, ev, evlilik ve aile müesseseleri de insan için vardır, millet için vardır, devlet için vardır Bu müesseselerin sağlam ve sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için de; hâkim devlet ve hâkim hükümet yerine, hâdim devlet ve hâdim hükümet anlayışı hükümran olmalıdır. Erbakan Hocamız bunu ilk defa garson devlet olarak dile getirmiştir. Devlet, hükümet, belediye ile diğer bütün sosyal ve ekonomik kuruluşlar, insanların bir araya gelerek kurdukları aile müessesesinin ihtiyaçlarını karşılamak içindir. Kur an daki kavramlardan yola çıkarak meseleye bakacak olursak, insanlar aile den sonra aşiret/ocak, kabile/bucak, şa b/il, kavim/devlet ve nâs/insanlık olarak teşkilatlanmışlardır. Bütün bu teşkilatlanmaların tek hedefi aile yi yaşatmak ve ona hizmet etmektir. Ailenin hedefi de insanın üremesini, çoğalmasını ve saadet içinde yaşamasını sağlamaktır. İnsan için de gaye dünyasını mamur etmek ve âhirette cennete ulaşmaktır Kâinat, dünya, hayat ve dünya düzeni için bundan daha güzel felsefesi olan varsa; buyursunlar dinleyelim
Kapitalistlerin felsefesi zenginleri daha çok zengin etmektir
Sonra !. Sonrası yoktur!
Sosyalistlerin felsefesi devleti daha çok güçlü yapmaktır
Sonra !. Sonrası yoktur!
Oysa; İslâm ın felsefesi insanı yani aile yi çoğaltma ve mesut etmedir... Dünyasını mâmur kılmadır Onu öldükten sonra yani âhiret hayatında da saadete götürmedir... Aile bunun için vardır... Devlet bunun için vardır... Hükümet bunun için vardır Belediye bunun için vardır Diğer müesseseler bunun için vardır İşte Hakk a yani halka ve adalete dayanan uygarlıklar ile kuvvete yani zulme dayanan uygarlıklar arasındaki ince farklar bunlardır.
*
Hz. Adem den itibaren aşiret/ocak ve kabile/bucak topluluklarında birçok şeyler kendiliğinden örf olarak gelişmiş ve topluluklara örgütlenmeden yaşama imkanı sağlamıştır. Şehirleşme, kentleşme dönemi başlayınca bu örf hukuku yetmez olmuş, eksiği tamamlamak üzere kavimler/devletler ve diğer kurumlar oluşmuştur Kur an a göre çocukları 15 yaşına kadar anne ve babaları yetiştirirler. Büluğ yaşına gelip büyüyen ve gençlik çağına ulaşan insanların iş bulmaları ve evlendirilmeleri anne babaya değil, çevreye yani topluluğa aittir. Kur an evlendirin diyor. Elbette bekâr kimseleri evlendirmek demek; her şeyden önce onlara bir ev sağlamak, ikincisi ise erkeğin çalışıp aileyi besleyecek bir işe sahip olması demektir. Bunları sağlamak topluluğun ve kurumların görevidir. Geçmişten günümüze kadar insanlığın yaşadığı dönemlerde bu görev iyi veya kötü yerine getirildi ki, bugün bizler varız. Peki; çağımız dünyasında ve hükümran dünya düzeni nde insanlık, devletler, hükümetler, belediyeler ve diğer sosyal kurumlar bu görevlerini ne ölçüde yerine getirebiliyorlar; ya da yerine getiriyorlar mı .. Çağımız toplulukları önce ev ve iş temin etme, sonra evlendirme hizmetlerini ifa edebiliyorlar mı ..