Alışveriş yaparken kendimi bir tuhafiyenin içinde buldum.
Rengarenk yün yumaklar, iplikler… Çeşit çeşit, yünlere bakarken gözüm çok kalın
olan bir yumağa ilişti. Makarna ip diye tabir edilen bu yün 8-10 numara şiş ile
anca örülür. Sicim gibi kalın. Alıp ipi biraz sarımından açtım ve saldım yere
doğru… O an nerede olduğumu unutup, gayri ihtiyari tebessüm edivermişim...
Tuhafiyeci hanım epey dikkatli. Gülümsememin sebebini merak edip sordu. Yine
tebessüm ettim. Çünkü ben elime ne zaman böyle bir kalın ip alsam, aklıma İmam
Malik Hazretleri geliyor. Yüzlerce yıl öncesi gözümün önünde canlanıveriyor o
ânı yaşamış gibi… “Ne alâka kalın ip ve İmam Malik ” diye düşünebilirsiniz bu
da gayet tabii. Ancak siz de Sayın Osman Keskioğlu’nun tercümesini yaparak ilim
dünyasına kazandırdığı Muhammed Ebû Zehra’nın “İmam Mâlik” isimli kitabını
okusanız tebessüm ederdiniz benim gibi. Çünkü İmam Malik Hazretleri hadisleri iplere
düğümlermiş. Nasıl mı
İmam Mâlik, hocası İbn Şihâb ez-Zührî’den hadis bellemeye o
kadar meraklıymış ki derse oturduğunda yanında daima kalın bir iplik
bulundururmuş, ezberlediği hadisleri düğümlemek için. Hocasının, Peygamberimiz
(s.a.v.)’den rivayet ettiği her hadis-i şerif için bir düğüm atarmış. Bir düğüm
ipe bir düğüm hafızasına. Bir düğüm ipe bir düğüm hafızaya düğüm düğüm
düğümlenirmiş hadisler. Unutulmamak üzere. Ders bittiğinde öğrendiği bu
hadisleri o attığı düğüm sayısına göre teker teker tekrarlayarak, düğümlerle
aklında kalanları karşılaştırıp, ezberini kontrol edermiş. Bir düğüm, bir
hadis-i şerif. Bir düğüm, bir hadis-i şerif.
Hocasının da bir huyu varmış. Bir derste tam otuz hadis
rivayet edermiş. Ne eksik ne de fazla. Tam otuz hadis.
Bir gün yine her zamanki gibi hadis rivayet etmiş. İmam
Mâlik Hazretleri de düğüm atmış. İkinci bir hadis rivayeti, ikinci bir düğüm.
Üçüncü bir rivayet üçüncü bir düğüm. Düğüm düğüm olmuş bir ip. Tesbih taneleri
gibi düğümler. Düğüm düğüm olmuş hadisler. Sonra düğümlerle ezberini
karşılaştırmış... Bir düğüm boşta. O halde bir hadis yok ezberinde. Bir hadis-i
şerifi unutmuş mu acaba Nasıl olur, hafızasını yoklamış, şaşırmış kalmış. Bir
düğüme bakıyor, bir hafızasına... Telaşlanmış. Telaşlanınca da daha da kafası
karışmış. Düğümleri saymak aklına gelmemiş o an. Bir hadisi ezberleyemediğini
sanarak hocasının peşinden koşmuş ve ona: “Galiba bir hadisi ezberlemeyi
unuttum, acaba bana tekrar eder misiniz ” demiş. Hocası: “Sen derste değil
miydin” dedi. “Evet dersteydim.” diye cevaplamış… Hocası: “Öyleyse neden
bellemedin ” diye çıkışınca: “Tam 30 hadis ezberledim, ancak bir tane daha
olacaktı sanki, o da aklımdan çıkmış.” Onun unuttum sandığı hadisi aslında
unutmadığını o anki ezberleme heyecanıyla bir taraftan kendisini pür dikkat
dinleyip bir taraftan da hafızasına yerleştirmeye çalışırken hadisi,
dalgınlıkla, ipe ellerinin bir düğüm fazla atmış olduğunu fark eden hocası
Zührî ciddiyetini muhafaza ederek, ona sezdirmemek için önce çıkışmış:
“İnsanların bellemesi kalmadı, hafıza denen şey gitti, ben bellediğim bir şeyi
asla unutmam, sende unutma ve hatırında olanları söyle.” Sonra da unuttuğunu
sandığı hadisi tekrarlamış. İmam Malik, öğrenme şevkiyle o kadar doluymuş ki
hocasının her gün otuz hadis rivayet ettiğini bile hatırlayamamış. Diliyle
“otuz hadis ezberledim ama!” derken bile fark etmemiş bunu. Aslında ortada ne
unutulan bir hadis var, ne de unutan İmam! Otuza otuz hadis ezberlemiş çünkü.
Düğümleri düğümlerken dalgınlıkla bir düğüm fazla atmış hepsi bu… Tıpkı namazda
bazen hangi rekatta kaldığımızı unutmamız gibi. Tesbih çekerken hele de sayısı
biraz fazlaysa 100 mü - 300 mü çektiğimizi şaşırmamız gibi. …
Siz iple neler yaparsınız bir düşünün Örgü örer, dikiş
diker, atlarsınız! İp atlarsınız. Başka başka…Çamaşır asarsınız. Alıç
dizersiniz, boncuk, tesbih dizersiniz. Düğüm atarak makrome yaparsınız. Bir şey
bağlamak için de düğüm atarsınız. Düğümlersiniz. Başka Kördüğüm yaparsınız,
İskender gibi açar ve bunu kaynanayla iyi geçinme işareti addedersiniz. Ya da
kördüğüm edersiniz ipi, Peygamberimiz (s.a.v.)’le Aişe validemizin sevdası
gibi. Peki Hadisleri de düğümler misiniz ipe … Size bir ip ne hatırlatır bilemem Ben ne zaman bir ip görsem; artık
İmam Malik Hazretlerini ve bu olayı hatırlatıyorum. Ve ister istemez gıptayla
karışık tebessüm ediveriyorum gayri ihtiyari…