Askeri tatbikatlarda karanlık bir gecede nehrin karşısına
geçilecekse önce yüzme bilenler, ipi karşıdaki ağaca bağlarlar, sonra bu
taraftaki ağaca veya kazığa bağlarlar sonra göz gözü görmeyen o gecede ipi hiç
bırakmadan karşıya geçerler.
Eğer ipi hain bir askere bağlatırsanız askerler suyun
ortasına varınca bağlar çözülür, veya ip kopar ve suyun içindeki askerler
boğulur.
Dikenli tarla, mayınlı arazi, bataklık gibi bu dünyadan
cennete geçebilmenin yolunu gösteriyor Rabbimiz: Hepiniz topluca Allah ın
ipine (Kur an a) sımsıkı sarılın, parçalanmayın. (Al-i Imran süresi ayet 103)
Şahısları soyarken devletleşerek milletleri soyanların,
namuslarını satanların, bir varil petrol için yüz binleri öldürenlerin
arasından cenneti bulmaya çalışıyoruz.
Tek çare Allah ın ipine ve Allaha inanmış insanların
sağlam sözüne güvenebiliriz.
Rabbimiz, Yahudiler için kurtuluş yolunu gösterirken: Onlar
her nerede olursa olsun onlara zillet damgası vurul¬muştur. Ancak Allah ın
ipine ve insanların ipine sarılanlar müstesna. Buyuruyor. (Al-i Imran süresi
ayet 112)
1492 de Avrupalıların İspanya daki Yahudi ve Müslüman
katliamı yaptığında Yahudiler, Osmanlı nın ipine sarılarak kurtulmuştur.
Biz, yüz yılı geçti Allah ın ipi olan Kur an dan
ayrılalı.
Kur an ın adını severiz.
Duvara asar altında uyuruz.
Onun için can da veririz ama okumaya ve anlamaya gelince
yan çizer,
Bush tun ipine sımsıkı sarılır ve bataklıktan bir türlü
çıkamayız.
Bu bataklıkta yılanlara bile ip diye sarıldık yıllarca ve
sarılmaya ve yılanlar tarafından sokulmaya devam ediyoruz.
Sevgili Peygamberimiz: Mümin, bir delikten iki defa
sokulmaz demiş. (Buhari, Sahih, K. Edep, Müslim, Sahih, K.Zühd)
Demiş ama biz yılan zehrine müptela olmuşuz.
Esrarkeşleri tedavi edecek hastaneler ve doktorlar var
ama Gavur Müttefikliği nin tedavisini yapacak hastahane yok, doktorlar da
hastanın etrafında dolaşıp Biraz zehir de bana
bulaştırır mısın diye yalvarıyor.
Abi, bir tabanca ver diyor, veriyor ama kapsülü nemli
çıkıyor.
Borç istiyor, veriyor, ülkenin bütün gelirini veriyor
faizden başka ödenmiyor.
Savaş uçağı veriyor, uçağın beyni, senin dostlarını
düşman görüyor, düşmanlarını dost görüyor.
Avlayacağım derken avlanıyoruz.
Atalarımız, Elin ipiyle kuyuya inilmez demişler.
Bir kuyuya ineceksen önce ipe bakmayacaksın.
İp kimin elinde ona bakacaksın.
Öğrenci ilk defa kürsüye çıkıp vaaz verecekmiş.
Hocası, gizlice bir ip çekmiş, ipin bir ucunu öğrencisinin
ayağınabağlamış ve öğrencisine Sen yanlış yaptığında ben ipi çekerim sen
yeniden doğrusunu söylersin demiş.
Öğrenci kürsüden Sallü demiş, ip çekilmiş.
Sullü demiş, ip yine çekilmiş.
Sıllü demiş yine çekilince öğrenci, İp başkasının eline geçti demiş.
Meğer cemaatten biri o ipi görünce bunu neden buraya
çektiler ki, nereye gider ki diye merakla iple oynarmış.
İpin ucundaki birinci derecede önemli.
En yetkili ağızların her gün ayrı demeçler vermesinin
temelinde
Sallü, sullü, sıllü demelerinde başkalarının ağzına
bakarak konuşmak vardır.
İpi elinde bulunduran sağlam olduktan sonra ipin de
sağlam olması gerekir.
Yoksa kuyunun içinde kalırız.