Kıyametin son gününde, son saatinde, son insan ölünceye kadar insanlık ölmez.
Hayatınızda en çok nefret ettiğiniz insanın kötülüklerini sayın ve bir kağıda yazın deseler, beşi veya onu geçmez.
Ama en kötü bildiğiniz adamın iyilikleri saymakla bitmez.
Bu makaleyi okurken oturduğunuz sandalyeyi veya koltuğu yapan bir insandır.
Sizi aydınlatan elektriği bulan bir insan olduğu gibi, sizin bulunduğunuz odaya tesisatı döşeyip sizi aydınlık bir yerde yaşama işini kolaylaştıran da insandır.
Üzerinize giydiğiniz her şeyi eken, söken, eğiren, dokuyan, kesen, biçen, diken, size satan bir sıra insandır.
Köyleri şehirlere, şehirleri başkentlere, başkentleri dünyaya bağlayan yolları ve ulaşım araçlarını yapan da insandır.
Ayağınızı taştan, tozdan, dikenden koruyan ayakkabıyı dikenler de insandırlar.
Fabrikaları kuranlar da insandırlar.
Evinizde, işyerinizde gördüğünüz, tuttuğunuz, tattığınız her şeyi yapan insandır.
İyilikler sayısızdır.
Kötülükler sayılıdır.
80 milyonluk nüfus içinde suç işleyen insan sayısı çok azdır.
Suçsuz insan sayısı daha fazladır.
Suç işleyenlerin de iyilik tarafı kötülük tarafından fazladır.
Sabahın erken saatinde yollara düşüp, asgari ücretle işinin başına koşan milyonları görmezden gelip de birkaç tane hırsızı, hortumcuyu, gaspçıyı gözümüzün önüne koyarak “İnsanlık öldü” demeyelim.
Basının istatistiklerinden daha fazla kendi araştırmalarınıza güvenin.
İşyerinizde, sınıfınızda, bölüğünüzde zararlı insan sayısı azdır, faydalı olanlar çoğunluktadır.
“İnsanlık öldüüüü” diye bağıran adamın konuştuğu kürsüyü, mikrofonu, megafonu oraya taşıyan, sistemi kuran ve onu alkışlayanlar, insanlığı ölmemiş insanlardır.
İnsanlığı öldürmek üzere harekete geçen “Tek dişi kalmış” canavarlar, “Hepiniziiii öldüreceğiiiiiiz” diye bağırsalar da, Aylan bebenin sahildeki cesedini görünce yüreği dağlanan insan sayısı, Afganistan’a, Irak’a, Suriye direnişçilerine, Filistin mücahitlerine gökten ölüm yağdıran canavarların sayısından fazladır.
Üç milyonun üzerinde mülteciye gönlümüzü ve sofralarımızı açmamız da bunun en açık delilidir.
500 milyon nüfuslu Avrupa Birliği ülkeleri, yüz bin mülteciyi sınır kapılarından geri çevirdiği halde, seksen milyonluk Türkiye, mültecilerin dinine, ırkına bakmadan üç milyonun üzerinde insanı bağrına bastı.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tek fark var o da, Türkiye insanının yüzde doksan dokuzunun dinini hakkıyla bilmese de, yaşamada eksik olsa da dinini yürekten sevmiş olmasıdır.
İnsanlığı öldürmeye çalışanları İslam’la diriltelim ki yeryüzünü kan gölüne çevirmeye çalışanlar, yeryüzünü sevgi denizine döndürsünler.
“İnsanlık öldü” demeyin, kendinizi, annenizi, babanızı, ve bütün sevdiklerinizi ölü saymış olursunuz.