İnsanlığın düşmanı vahşi bir kavim

Abone Ol

İnsanlık tarihinde bir kavmin kendi dışındaki kavimlere, topluluk ve kültürlere olan düşmanlığı hiçbir zaman bu kadar belirginleşmemişti. Gazze soykırım süreci bunun bir kanıtı. Tarih bundan böyle bunu bir kez daha ama çok belirgin bir biçimde kayda geçecek. Pervasızlık son sınırında. Onlara eşlik eden Haçlı zihniyeti ve anlayışı, iş birliği içindedirler.

İnsanlığa işkence eden bu acımasız Siyon ruhlular insanlık adına olan bütün perdeleri yırttılar. Kendileri dışındaki insanlığı hiçe sayıyorlar. Emperyalizm Orta Doğu’daki çıkarlarının bahanesiyle katkı sağlıyor. Onlar da o vahşilerle aynı konumdadırlar. Üstelik, onlar güçlerini emperyallerden alıyorlar. Pervasızlığın, sınırsızlığın bu boyuta ulaşmasının tek nedeni onlar. Birbirini tamamlayan iki vahşi yüz.

Müslümanlar dışında diğer kavim ve topluluklar yeri ve zamanı gelince kendi paylarına düşeni alacaklarından kuşku yok. Çünkü Siyon Yahudiler ideolojik vahşiliklerinin son demine kadar her insan türünü kullanıyorlar. Emperyalizm ile iş birlikleri onlara güç ve cesaret verirken yeri ve zamanı gelince bu vahşetin kendilerine döneceğinden kuşku yok.

Bu vahşi dönemde kenarda duran kayıtsız kalan insanlar, özellikle de Müslümanlar sessizlikleri, ilgisizlikleri, kayıtsızlıklarıyla kara bir leke olarak aynı sahnede yerini alacak.

Bu kalemin sahibi de dâhil olmak üzere, şu topraklarda hakikatleri anlatmada, dile getirmede azınlığız. Çıkarlar, ilişkiler ve kimi tutumlardan ötürü sessiz kalmayı yeğleyenler olduğu gibi yanlışların üstünü örten ya da yanlışlara ısrarlar destek verenler çoğunlukta. Sesleri gür ve baskınlar. Böyle olunca da hakikatin olduğu gibi gün yüzüne çıkmasında zorlanılıyor. Konforlarının, yaşama lükslerinin yitmesinden endişelidirler. Bundandır ki, sessizliği ya da desteği tercih ediyorlar.

Gene bu topraklarda yüzünü modernizmin, Batı’nın büyülü dünyasına çevirenler de Batı’yı olumlarlarken, gün gelip İslâm ve Müslümanlar iyice zayıflayınca kendileri de aynı düzlemde yer bulacaklar. Vahşi Batı ve onların taşeronu Siyonizm en son kalıntısına kadar Müslüman görünenlere de tahammülü olmayacak.

Batı’da, kimi toplulukların, özellikle İspanya ve Güney Amerika topluluklarının, bu vahşete karşı çıkışları anlamlıdır. Özellikle İspanya gene kendi topraklarının bir simgesi olan Donkişot (Don Quijote) gibi hayali gibi görünen değil gerçek yel değirmenlerine karşı silahını kuşanmış bulunuyor. Çıkışı her yönüyle değerli. Bir yandan İsrail ile bütün ilişkilerini keserken, insanlığı ayaklanmaya, onlara karşı tavır almaya çağırıyor. Bununla yetinmiyor spor karşılaşmalarındaki bütün organizasyonlarda dışlanmasını istiyor. Son NATO başkanları toplantısında, diğerlerinden ayrı durmak için kenara çekildi. Tek başına orada soylu bir duruşla. Onların bu duruşunu bulunduğu topraklarında Müslümanların adaletle sekiz yüz yıla yakın var olmalarına bağlıyorum. İspanyol yazar Juhan Goytisolo: “Biz Avrupa kültürüne değil Arap kültürüne dâhiliz” demişti. Bundaki haklılığı bugün kendini gösteriyor.

Asıl sorunumuz Müslümanlar, Müslümanların kişiliksizlikleri yaranma adına her türlü kılığa bürünmeleridir. Halkların da bu yöne doğru evrilmeleri nedensiz değil. Öncülere olan aşırı bağlılık tapınma duygusunda güce karşı koyamama duygusu onları duygusuz hale getiriyor. İspanya ve kimi Avrupa ülkelerinde stadyumlarda toplu karşı çıkışlar rastlantılar sonucu değil genlerinde var olan soylu bir damarın atışındandır.

Elbette derdimiz öncelikle Müslümanlar, onların kayıtsızlıkları ve hatta korkaklıkları ve içlerine sinişleridir. Değerli olan kavramlar, isimler kimi çıkarlar adına boşa çıkarıldı, içi boşaltıldı.

Müslümanlığın değerli kesimleri diye bilinen ehl-i sünnet bu sıradan çıkarlara kurban edildi. Müslümanların birlik olabileceği alanlar daraltıldı, Siyonizm’e dolaylı katkı ve destek sağladı. Sessiz kalarak ya da kabuğuna çekilerek, suya sabuna dokunmadan.

Soylu, karakterli kişilikli olanlar ise aynanın parlak yüzünde saygı ile anılacaklar.

Selam o soylu direniş ile vahşete karşı duranlara. Selam, alnı ak olanlara.