İnna lillahi ve inna ileyhi raciun; Rabia Hocahanım - 25

Abone Ol

Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

Kur’an ehli ve hizmetkârı anne babamızın ardından Kur’an ehli ve hizmetkârı (Diyanet İşleri Başkanlığı Kız Kur’an Kursu Hocası) Rabia Hocahanım da rahmet-i Rahman’a kavuştu…

Rabia Erol Hocahanım kardeşimin vefatı vesilesiyle bu yazıları yazıyor, böylece hem dünya hem de ahiret hayatımız ile ilgili gerçekleri anlamaya çalışıyoruz…

İnsanın borçlu olarak doğmasından, bu borcun nasıl ödeneceğinden ve bunu yaparken namaz, zekât, oruç, hac, cihat ve diğer ibadetlerden nasıl yararlanacağımızdan söz ediyorduk, önceki yazımızda; kaldığımız yerden devam edelim…

Namaz Allah’ı anmak demektir, topluluğu anmak demektir. Kişi her an bilmelidir ki, ben Allah’ın bir görevlisiyim ve bana verdiği vazifelerimi yapmalıyım. Bunu içtihatla tespit etmiş olacaktır. Allah kendi haklarını topluluğa havale etmiştir, kişi bunu bilip anlamalıdır.

İnsan zamanla yaşlanacak ve kendisine de kendi çocukları bakacaktır. Bundandolayı o da şimdi yaşlılara bakmalı yani anne babasına ve diğer yaşlı akrabalara, sakat akrabalara bakmalıdır ki; Allah’tan yani topluluktan alacaklı hâle gelsin, kendisi yaşlandığı zaman çocukları ve yakınları ona baksın. İnsan çocuklarını yetiştirirken huzur içindedir, yaşlı anne babasına bakarken de huzur içindedir. Çocuklara bakarken borcunu ödediği için sevinmektedir; anne babasına bakarken de kendisini sigortaladığı için sevinmektedir.

İnsanın kendini, çocuklarını, anne ve babayı geçindirmek amacıyla onlara hizmet etmek günlük işlerdendir. Bu işler insanı tatmin eder ama mesut olmak için daha başka işler de yapacaksınız. İnsanlar genel olarak ‘para’ biriktirmeye çalışırlar. Çağımızın insanı bunu yapmaktadır. Hâlbuki eskiden insanlar ‘vakıf’ kurmak için uğraşırlardı. Kişi hayatında çalışır, artırır ve hayır olmak üzere çeşme yapar, yol yapar, mescit yapar; hâsılı, insanlar için hayırlı tesisler oluştururdu. Böylece insan olarak dünyaya geldim-gidiyorum ama ‘hayratım’ kaldı diye düşünürdü, ben dünyaya gelmeseydim o ‘hayrat/vakıf’ olmayacaktı diyerek mesut olurdu.

İnsanın bir hedefi de bir işletme kurup gelecek nesle iş ve aş yeri bırakmak olmalıdır. Bu bizim -bilinen meşhur deyimle söylersek- ‘ot gibi gelip saman gibi gitmemizi’ önler. Hedefiniz bir işletme kurmak ve işletmek olmalıdır. Bu işletme ‘ekonomik’ olabilir, ‘dinî’ olabilir, ‘ilmî’ olabilir. Bir ‘kitap’ yazıp bırakmak da hayırdır. Bir ‘kooperatif’ kurup da o alanda çalışmaların olmasını sağlamak da hayırdır.

Allah’ı zikretmek demek, topluluğu zikretmek demektir. Yani benden önce var olan topluluğa benden sonra da yaşayacak şekilde katkıda bulunayım demek insan için gaye olmalıdır. Allah diyor ki; siz böyle yaparsanız, ben bunlara karşılık size mükâfat vereceğim, cenneti vereceğim diyor. Bunları yapmazsanız sizi cezalandıracağım diyor. Ben sizi boş yere yaratmadım, bu dünyaya gelişinizin bir amacı vardır bir işiniz vardır diye yarattım diyor. Bunu idrak etmek ve yapılması gerekenleri yapmak için beş vakit namaza devam edip öğrenin.

Müminlerin görevleri nelerdir?

a) Günde beş defa toplanarak topluluğun işlerini anlamak, anlatmak ve yapmak.

b) Çalışarak, ilim tahsil ederek gelecek nesillere değer bırakmak gerekmektedir. İnsanlar günde beş defa toplanan topluluklar oluşturarak bunu yapmaktadırlar. Birlikte gelecek nesillere ilim bırakmayı gerçekleştirmektedirler. Ayrıca muhasebelerini oluşturup işletmeler kurmaktadırlar. Müslüman topluluklar bu yaptıklarının bilincinde olmalıdırlar. Hedefe giderken gerçekleşen bazı aksamalar hedefe doğru ilerlemekten alıkoymamalıdır.

c) Evlenmeli, aile kurmalı ve çocuklarımızı çağımızın gerektirdiği şekilde yetiştirmeliyiz. Sadece bizim çocuklarımızı değil, topluluğumuzun çocuklarını da yetiştirmeliyiz. On beş yaşını dolduran çocuğu babasına yük olmaktan kurtarmalıyız. Çalışarak okumak ilkemiz olmalıdır. Bunun için öğrenciler ve gençler için işyerleri tesis etmeliyiz.

d) Yaşlılarımıza bakmalıyız ve onların geçmiş tecrübelerinden yararlanmalıyız. Bunun için gerekeli dayanışma ve çalışma ilkeleri oluşturup bunları mutlaka uygulamalıyız.

(Devamı var.)