Devlet Bahçeli, Meclis kürsüsünden başlattığı sürece bugün en üst seviyeden ve yine Meclis kürsüsünden sahip çıktı.
Hatta olayı kişiselleştirdi de diyebiliriz.
Aslında geçtiğimiz hafta içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Devlet Bahçeli’nin, süreç hakkındaki rahatsızlıklarını ilettiği düşünülüyordu ama belli ki bu konulara girilmemiş.
Ve dün Devlet Bahçeli, geçtiğimiz hafta sıraladığı taleplerine en azından şimdilik bir cevap gelmeyince ipleri sonuna kadar gerdi.
Aslında sözleri her ne kadar “komisyon”a söylense de aslında muhatabı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Tipik bir “kızım sana söylüyorum” gelinim sen anla tavrı…
Bu, çok açık ve net.
Daha önce de bu satırlarda dile getirdiğimiz gibi Cumhur İttifakı bileşenleri arasında “toksik” bir ilişki gözlemleniyor.
İpler önce sonuna kadar geriliyor, tam kopacakken birden ipin ucu bırakılıyor.
Kopması da en azından kısa vadede mümkün gözükmüyor.
Peki kritik sorunun cevabı ne?
İmralı’ya “Devlet” mi gidecek, “Bahçeli” mi?
Gelinen noktada “Devlet ayak diriyor.”
Bahçeli ise arkadan ittiriyor, zorluyor.
Hem de en üst perdeden.
Aslında sorunun kaynağı da belki de ilk yapılan çıkışın yine en üst perdeden olması.
Yani süreç, “Bahçeli” merkezli ve “Abdullah Öcalan”ın Meclis’e davet edilmesine varacak cürette başlayınca pek muhtemel ki iktidarın büyük ortağı tarafından temkinli yaklaşılmasına sebep oldu.
Yani böylesi hayati bir konu AK Parti ve MHP tarafından ortak irade ile başlatılmayıp halkın büyük bir kesiminin de itiraz edeceği bir yöntem kullanılınca faturayı ödeyecek taraf olan AK Parti, en azından zaman zaman frene basıyor.
Bu, çok net gözüküyor.
Hatta bilgi olarak da bizlere kadar ulaşıyor.
Ayrıca orta yerde 30 bin şehidin kanı varken sadece “PKK kanadını memnun etme” çabası da “genel vicdanda” kabul görmüş değil.
“Kurucu önder” tanımı dahi başlı başına sıkıntılı.
Yani tamam barış ve kardeşlik olsun da bir tarafla barışırken diğer tarafı da kırıp dökmemek gerek.
Eğer MHP kanadı yani Devlet Bey, gerçekten çözüm istiyorsa daha itidalli gitmeli.
Devlet Bey, devletin hassasiyetlerini de terazinin diğer kefesine koymalı. En azından eşit ağırlıkta.
Günler çuvala girmedi ya?!
Komisyon ya da devlet adına birileri İmralı’ya gidecekse de bunun için bu denli aceleye ne hacet?!
Ankara Temsilcimiz Ahmet Sesli’ye konuşan MHP kaynakları diyor ki; “Süreç sahada sıcak ama masada soğuk.” Millî Gazete’ye konuşan aynı kaynak, Bahçeli’nin bu çıkışını, “buzkıran” olarak yorumlayarak, “Sayın Bahçeli’nin bu çıkışı, buz tutmuş denizlerde buzu kırıp diğer gemilere yol açan bir buzkıran gemisi… Çünkü terörsüz Türkiye süreci sahada önemli kazanımlar ile devam ediyor. Ancak masada ilerleme yavaş ve hatta bazı noktalarda buz tutmuş halde. Bu buzların kırılması lazım. Süreç, sahada sıcağı sıcağına işlerken, masada soğumaya bırakılması fayda getirmez” ifadelerini kullanıyor.
Aslında tam da biraz önce bahsettiğimiz gibi yaşanan sıkıntıları ve süreci MHP’den üst düzey bir isim özetlemiş.
Bakalım önümüzdeki günlerde direnen “Devlet” ile “Bahçeli” arasında çekişme nasıl sonuçlanacak.