İmansızlık değersizliktir

Abone Ol

Bütün inanç ve amellerin başında iman gelir. Kur an ve

Sünnette ölçüleri verilen imana sahip olmayınca yapılan amelin insana

sağlayacağı hiçbir fayda yoktur, olmaz da.

Cenâb-ı Hakk, Kur an ı çok net ifadelerle imanın hükmünü

ve değerini birçok ayetinde beyan eder. Bunlardan biri de Asır suresidir:

Asra yemin olsun ki, insanlar dünyevî ve uhrevî büyük

kayıp içindedirler. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine

hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadırlar...

Bir başka ayette: İmansız olarak ölenlerin hiçbirinden

yeryüzünü dolduracak kadar altını dağıtsalar bu onlardan kabul olunamayacaktır.

Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onların bir yardımcıları da yoktur.

(Al-i İmran: 91)

Çünkü her şeyin başı imandır. İman olmadan hiçbir şeyin

değeri olmaz. Cennet amellerin karşılığı değil, imanın karşılığıdır. İman yoksa

kişinin amelleri onun cennete girmesine yetmez. Bundan dolayı iman herkese bir

zarurettir.

Allah (CC), Müslüman olmak isteyenden bir kelime istiyor.

O kelime; Kelime-i Şahadet tir. Kelime-i Şahadetin kendisini ve kapsadığı

manayı kalbe yerleştirecek; dudaklar da o kelimeyi ikrar edecek. Dudak söyler

kalb tasdik etmezse bunun hiç önemi yoktur. Önce iman kalbe oturacak. Çünkü

imanın karargâhı kalptir. Oraya oturmadan dilin söylemesinin önemi yoktur.

Peygamberimizin arkasında hem de sabah namazında 365 münafık namaz

kılıyorlardı. Bunlar dili ile söyledikleri halde kalpleri inanmıyordu ve hepsi

de kâfirdiler. Demek ki, dil ile söylemenin önemi kalb ile tasdik ettikten

sonra bir mana ifade ediyor.

Muhterem Müslümanlar!

Bir insan ömür boyu Kelime-i Şahadeti söylese, beş vakit

namazını Kabe de kılsa, Hacc a gitse, zekât verse bu kişi eğer imanı kalbine

yerleştirmedi ise dil ile söylemesinin hiçbir faydasını göremeyecek ve ahirette

ebediyyen Cehennemde kalmaya mahkûm olacak. Leblebi gibi ağızda çiğnemenin

kalbe oturtmadıkça faydası olmayacak.

Öyle ise Kelime-i Şahadeti ve kapsadığı manayı kalbe

oturtmak zorundayız. Demek ki, ibadetlerin ve amellerin değeri imanın

karargâhına oturmasıyla bir mana ifade ediyor. Çünkü Cennet amellerin karşılığı

değil, imanın karşılığıdır. Hepimiz biliriz: İman eden bir gayr-i müslimin

imandan önceki amellerinden Allah (CC) hesap sormayacaktır. Neden

sormayacaktır Çünkü imanın bir değeri vardır, bu değerden dolayı Allah (CC)

iman edenin önceki amellerini silip atmaktadır. Bu husus Kur an ve Sünnette çok

net ifadelerle beyan edilir.

Hutbemizin başında meallerini arz ettiğim sure ve ayette

açıkça imanın ne olduğu beyan ediliyor. İmansız insanın hüsranda/daima kayıp ve

aldanışta olduğu, bu aldanışın imansızlıktan ve imanın icabı amelsizlikten

kaynaklandığı zikrediliyor. Mealini verdiğimiz ayette de, imansızların

amellerinin ne olursa olsun faydasızlığı zikrediliyor. Ey iman edenler!

İmanlarınızı kalp karargâhına oturtun ve amellerinizi de iman ışığı ile

nurlandırın. Kurtuluş böyle olmaktadır.