Başlangıçta yani tarihin ilk dönemlerinden itibaren insanlığı peygamberler yani din adamları yönetiyordu.
Sonra krallar yani siyaset adamları yönetmeye başladı.
Çağımızda ise "sermaye" yönetiyor.
Çağımızdan beşyüz yıl önce neşvünema bulmaya başlayan ve o zamandan beri güçlenen "sermaye" günümüzde siyaseti, dini ve yönetimi emrine almıştır.
"Sermaye" bu işi başarmak için din ile ilmi birbiriyle çarpıştırmış, dinin gücünü böylece yok etmiş; dinleri de birbirleriyle boğuşturmuş ve "sermaye" olarak tek başına güçlü olmayı başarmıştır.
Ne var ki dinler zamanla zayıflayıp da etkinlik olarak devreden çekilince, sermaye diğer unsurlar arasındaki dengeyi rejimler üzerinden kurmaya girişmiştir.
Sosyalizm ile kapitalizm çatışması 20. yüzyılı doldurmuştur.
Ama son bir asırda işler sermayenin istediği gibi gitmemiştir.
***
Yapılan planlara ve hesaplara göre ilmin gelişmesi ile dinler ortadan kalkacaktı, "ilim dini" oluşacak, yani dinin yerini ilim alacaktı. Ama planlanan, hesaplanan ve beklenen gelişme gerçekleşmemiş, bunun tam tersi ve aksi olmuştur.
Hak dinlerin iddialarını ilim teker teker ispat etmiş ve dinleri geçmişte olduğundan daha da güçlü kılmıştır.
Din ile ilim arası şimdi kumaşın iki yüzü ya da elmanın iki yarısı gibi olmuş, artık din ile ilim arasında çatışma değil dayanışma oluşmuştur.
İşte bu tarihî uzlaşma ve kırk yıl önce Erbakan ın önderliğinde başlatılan hareketin başarısı sayesinde "Millî Görüş" ile "Adil Düzen" ortaya çıkmıştır.
***
Sömürü aracı olarak kullanılan "karşılıksız para" yerine "kaydî para" geçmeye başlamış ve artık ekonomik suni krizlere karşı "halk sermayesi" yerleşmeğe başlamıştır. Bunun tarihî başlangıcını da bütün olumsuzluklara ve saldırılara rağmen Anadolu holdingleri başlatmış ve başarmıştır.
Sovyetler kendi kendilerini tasfiye etmiş, böylelikle oyunun karşı takımı yok olmuştur. Bugün ABD ye karşı yeni bir takım ayarlanmaktadır.
Sovyetler ile bu karşı takım oluşturma ameliyesi başarılamayınca, onların yerine İslâm, Çin, Avrupa Birliği, hattâ Hindistan ikame edilmek istenmektedir.
Ancak, "sermaye" günümüzde ABD de olduğu gibi İslâm âlemi, Çin, Avrupa Birliği ve Hindistan üzerinde hakimiyetini tam olarak kuramamıştır.
Ayrıca "sermaye"nin ABD üzerindeki hakimiyeti de sarsılmaya başlamıştır. Sermayenin bilinen malum oyunlarıyla ABD eski başkanı Clinton aleyhine açılan namus davası başkanın lehine sonuçlanmıştır.
Sermayenin desteklediği ABD nin son iki dönemdeki başkanı Bush, her iki seferinde de üst üste ancak mahkeme kararı ile başkan olabilmiştir.
Son yıllardaki bu gelişmeler de gösteriyor ki, Amerikan halkı adım adım sermayenin kontrolünden çıkmaktadır. Demokrat Parti gittikçe güçlenmektedir. Dolar euro ve altın karşısında süratle değer kaybetmekte, diğer para ve değerler doların yerine ikame edilmektedir.
Kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.