İlim, aksiyon ve heyecan

Abone Ol

İnsanın hayatı toprağın işlenmesine benzer. İnsan

toprakta bulunan mineralleri vücudunda taşımaktadır. İnsanın topraktan geliyor

olmasının birçok anlamı bulunmaktadır. İnsan toprak gibi köklü, verimli, asil

ve mağrur olmalıdır. Gurur ve kibirden uzak olup Rabbinin emir ve nehiyleri

karşısında boynu kıldan ince olmalıdır. En önemlisi de hayatını boşa geçirmeyip

dünya ve ahreti için hep faydalı işlerle meşgul olmalıdır. Çünkü toprak işlenip

ekildiği zaman faydalı olabilir. Yoksa işlenmeyen, ekilmeyen toprağın kimseye

bir faydası olmaz. İnsan da tıpkı toprak gibi kendine ve etrafına faydalı

olduğu zaman yaşamasının bir anlamı olur. Yoksa boş arazi gibi kimsenin farkına

varmadığı faydasız bir insan olur. Etrafında heyecan oluşturup faydalı olan

insan hayırlı insandır. İnsanın böyle olmasının tek bir yolu vardır. O da

hayatında hep aksiyoner bir felsefeyi kabullenmiş olması ve bildikleriyle amel

etmesidir. İlim ancak hayatı kuşattığı zaman ilimdir. İlim aksiyonla birlikte

olduğu zaman bir şey ifade eder. Parlak sözlerden oluşan etkileyici hitabet, su

gibi ezbere okunan ayetler, kişinin kendi hayatında yaşanmadıkça bir tesir

oluşturmaz. Uygulanmayan ilim, ilim değildir. İslam insanları neden

yapmadıklarınızı, yapmayacaklarınızı söylüyorsunuz, diyerek uyarmaktadır.

Heyecan sadece kalpte duyulan bir duygu değil, topu

ateşleyen barut gibi eylemi başlatan ilk kıvılcımdır. Heyecan ancak eyleme

döküldüğü zaman heyecandır. Yoksa kalp kapakçıkları arkasında kalmış, hayata

etki etmemiş duygular yaşanmayan duygulardır. Hayatta karşılığı olamayan

duygulardır. Düşünce ise sadece insanın dimağında oluşan bir olgu değildir.

Sadece kafatasının içinde kalmış, eyleme dökülmemiş bir düşünce aslında olmayan

bir düşüncedir. O düşüncenin yazılmış olması, bir yerde okunmuş olması bir şey

ifade etmez. Hatta zekâ için aynı şeyi söylemek daha doğru olur. Sadece

kafatasının içinde kalmış, kullanılmamış, işlenmemiş zekâ, zekâ değildir. O

zekânın sahibine fazla bir faydası olmaz.

İşte ilim de tıpkı duygu, düşünce, heyecan ve zekâ

gibidir. Ancak eyleme dönüştüğü zaman ilimdir. Sadece kişinin beyninde yer

eden, hayatın herhangi bir evresinde kullanılmayan ilim sahibine bir fayda

sağlamaz. İlim hayata hız verdiği zaman, gereken yerde eylem başlattığı zaman

ilimdir. Yoksa o ilmin varlığından kimsenin haberi olmaz. O ilmin duyulmuş

olması, bir kitapta yazılmış olması, bir yerde konuşulmuş olması bir şey ifade

etmez. Ancak uygulandığı zaman, hayatı değiştirdiği zaman bir heyecan

oluşturabilir. Etrafa faydalı olabilir. İlimden maksat yaşamaktır. Sadece beyni

ve belagati süslemek için ilim olmaz. Böyle bir ilim faydasız bir ilimdir.

İslam da ise faydasız ilimden kaçınmak için insanlar ayet ve hadislerle

uyarılmıştır. İlim ancak aksiyonla birilikte istenilen fonksiyonları yerine

getirebilir. Namazın içindeki ve dışındaki farzları bir kimse ezberlemiş

olabilir ama eğer namaz kılmıyorsa bu bilginin bir faydası olmaz. Orucun

farzlarını, sünnetlerini, mekruh ve haramlarını bir kimse öğrenmiş olabilir ama

eğer oruç tutmuyorsa bu bilginin kendisine bir faydası olmaz. Namazın farz

olduğunu bilmek ilimdir, namaz kılmak ise eylem ve aksiyondur. Aksiyona ve

eyleme dönüşmeyen İlim insanı hüsrana götürür. İşte bu sebeple İlmin yanına

Aksiyonu koymak gerekir.

Daha çok gençlerde bulunduğu zannedilen heyecan hayatın

doğasında var olan bir duygudur. Eylemin olmazsa olmazlarındandır. Eylemin

başlaması ve bitirilmesi için vazgeçilmez bir durumdur. İlim için lazım olan

istek ve çaba neyse, eylem için lazım olan heyecan da odur. Heyecan olmadan

eylem olmaz. İlim, heyecanla birlikte aksiyona dönüşür. Heyecanla birlikte

insanın kalbinde doğan duygu, dimağında oluşan düşünce zamanla kişiye belli bir

şahsiyet, belli bir karakter kazandırır. İlim her zaman insanı harekete

geçirmez ama heyecan her şart altında harekete geçmeyi sağlar. Her eylem

mutlaka bir heyecanla birlikte meydana gelir. Eylem için ilim tek başına

yeterli değildir. Mutlaka heyecana da ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla heyecan

olmadan eylem olmaz. Olsa da istenen sonuca götürmez. Kişi Rabbinin huzuruna çıkma

heyecanıyla namaza durursa kıyama durmuş olur, miraca çıkmış olur. Ama

heyecansız, bilinçsiz kılınan namaz sadece ada edilen bir namazdır. Heyecansız

olaylar bir anlam ifade etmez. İlmin aksiyona dönüşmesi heyecanla olur. O

yüzden kıymetli büyüğümüz, İslam âleminin lideri Erbakan Hocamız sizden bir şey

istiyorum; heyecan, heyecan, heyecan, demişti.