Büyük bir facia yaşanan ve 9 kişinin hayatına mal olan İliç altın madeni ile ilgili son gelişmeler ve son durumlar nedir?
Ne olması gerekir ki, bu maden ve benzerleri tehlikeden uzak olsun, güvenli olsun.
Bölgede yıllardır yaşayan isimlerle konuştum. “Neler oluyor, hangi gelişmeler oluyor?” sorusunun cevabını aradım.
Biraz da yapıcı uyarılar anlamında bu sohbetlerde aldığım notlara yer vermek istiyorum. Bölge halkı, şu hususların altını çiziyor. Buyursunlar;
1. “Siyanür ve sülfür asit olmadan da altın çıkarılabilir fakat çok masraflı olduğu için kimse ona yanaşmıyor.”
2. “Her ne kadar gizlense de toprağın içindeki yani göçükteki topraktan siyanür yağmur sularıyla baraja ve Fırat Nehri’ne karışmış oldu. Çünkü sadece suyun geçiş noktaları kapatıldı, sonuçta yer altından da su çekerek bir şekilde yolunu bulup gidiyor. Mesafe çok kısa.”
3. “Madende çalışanlardan öğrendiğimiz kadarıyla, yabancı mühendisler işini sağlam ve düzgün yapıyormuş. Bir şekilde bu mühendisler gönderilmiş, yerlerine ülkemizden işten de pek anlamayan isimler getirilmiş. Ve mesela 100 metre yığılması gereken linç yığını 250 metreye kadar yığılmış. Ve bu felaket oluşmuş!”
4. Bölge halkı, madenin yeniden açılacağını anlatıyor ama “bir farkla” diyorlar. O fark da şu imiş; “Bir holdingin bu madende hisse artırımı talep ettiği, bu sağlandığı takdirde altın madeninin yeniden bir an önce açma yoluna gidileceği…” Bölge sakinlerinin iddiası bu!
5. “Yöre halkı olarak biz de gittik gördük. Bölgede tam bir doğa katliamı var. Yani biz oraları bildiğimiz için tanıyamadık.” cümlesi de yine bölge sakinlerine ait.”
6. “Bu ayın sonunda altın madeninden işçi çıkarımı yapılacak diye bilgi verilmiş. Madenciler de istiyor ki; “İliç halkı eylem yapsın, altın madeni kapanmasın!” diye insanları gaza getirmeye çalışıyorlar!”
7. “Maden sendikaları işçinin hakkını koruyacağı yerde altın madeni şirketinin hakkını savunuyorlar, televizyonda çıkıp arkadaşları öldü diye üzülenlere, “niye televizyona çıktın” diye baskı yapıyorlar!”
8. “Şu anda tutuklu olanlar var ama gerçek manada o denetimi yapanlar, onlara onay verenler, imza atanlar kimler? Bürokratlara bu iş dokunacak mı?”
9. “Zaten altın madeni şirketi, İliç'in etrafına kadar sondaj çalışmaları yapmış, her yeri delik deşik etmişler! Tamam, maden çalışsın ama iş güvenliği had safhada olarak düzgün bir şekilde, çevreyi koruyacak bir şekilde çalışsın!”
(Erbakan fotosu aşağıdaki yazıda…)
ERBAKAN HOCA'DAN ETKİLİ MESAJLAR
* Tarih; Ağustos ayının sonları, yıl; 2009.
* Yer; Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk beldesi.
* Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız, Ayvalıburun Camii'nde, Cuma namazı çıkışında önemli bir sohbet yaptı. Bu sohbette çok etkili mesajlar verdi. Okuyalım;
* “Bu böyle gitmez! Bu düzenin mutlaka değişmesi lazım. Siyonizm, dünyayı kendisine köle yapmak için para kuvvetini eline almak bakımından bu düzeni destekledi, yaydı ve bütün dünyanın düzeni haline getirdi. Şimdi bugün dünyada kim nerede ne satın alsa, almış olduğu malın bedelinin 3'te 1'ini faiz olarak ödüyor. Bu, bankalar arasında dolaşıp bir zümreye, gruba gidiyor. Bir Siyonist gruba gidiyor. Dünyayı bunlar yönetiyorlar.”
* “Ödediğimiz malların 3'te 1'i haksız vergilerdir. Bu vergilerin yarısı yine götürülüp Siyonizm'e veriliyor. Böylece, dünyada 75 trilyon dolarlık alışveriş yapılıyor ve bunun 37 buçuk trilyonu Siyonizm'e ödenmiş olunuyor. Bu düzen insanları bu şekilde sömürüyor, aç bırakıyor, öldürüyor. Bu böyle gitmez! Bu mutlaka değişecektir. Çünkü buna tahammül mümkün değildir. Bu nasıl dünya yahu? 6 milyar insan bunların oyuncağı. Oynadıkları bütün oyunlar aldatmacadan ibarettir.”
“FAKİR FUKARADAN VERGİ ALINIYOR. ZENGİN VERGİ VERMİYOR!”
Erbakan Hocamız bu sohbetinde şu çarpıcı mesajları da verdi;
* “Komünizm ve kapitalizm birbirinin ikiz kardeşidir. Bunlar, ezen-ezilen düzenlidir. Komünizmde devlet ezer, kapitalizmde ise bir zümre eziyor. Bütün insanları sömürüyor. Arada bir fark yok. Adil bir düzen değildir. Sömürü düzenidir.”
* “Şimdi kapitalizm bir iflas noktasındadır. Bu ekonomik krizler falan hep bu iflasların alametidir. Kapitalizm de aynen iflas etmeye mecburdur. Söyledikleri gibi, her şey kontrol altında. Kapitalizmin içerisinde 5 tane mikrop var. Bu Siyonist grup, bu mikroplara hükmediyor.”
* “Bu mikroplardan bir tanesi haksız vergiler. Anayasamızda devlet adil olacak diyor. Ama bunun şartlarından hiçbir tanesi yazılmamış. Ve böylece fakir fukaradan vergi alınıyor. Zengin vergi vermiyor. İnsanlar eziliyor ve zulüm meydana geliyor. Vergiler yanlış yerden alınıyor. Bütün sistem vergi mikrobu vasıtasıyla ekonomiyi çökertiyor. İnsanlar refah bulamıyor. Köleleştiriliyor ve sömürülüyor. Birinci mikrop budur.”
* “Faizlere ödenen parayı denize atsak daha iyi. Faiz bir mikrop. Her şeyin içerisinde faiz olmuş. Her şey faiz yüzünden pahalılaşmış. Biz Siyonizm'in köleleriyiz. Ekmek alırken bile 3'te 1'i dönüyor, dolaşıyor İsrail'e uçak, tank oluyor. Gel yarın bizi al diye. Denize atsak parayı daha iyi. Bizi kendine vilayet yap diye parayı götürüp onlara parayı veriyoruz. Faiz mikrobu 40 çeşit belanın sebebidir. Ekonomiyi engeller, köleleştirir, sömürür ve insanlıkta hürriyet diye, saadet diye bir şey bırakmaz.”
* “Üçüncü bir mikrop, darphane mikrobu. Bir yandan boyuna açıktan para basıyor. Karşılığı yok. İntizamı yok, bir sistemi yok. İstediği gibi insanları eziyor. Paranın değerini devlet tayin ediyor. Padişah olsan kul hakkına dokunamazsın. Ama bütün bu hakların hepsi bunlar vasıtasıyla çiğneniyor ve kredi dağıtımı da kendi ahbabı yararlanarak dağıtılıyor. Toplanan krediler İstanbul'a ve bazı bölgelere gidiyor.”
* “Kapitalist nizamın 5 tane mikrobu var demek ki. Bu mikroplar; faiz, haksız vergiler, darphane, kambiyo yani açıktan para basılması, paranın değerini devletin tespit etmesi ve kredi dağıtımındaki haksızlıklar. Bu 5 mikrop bizi fakirleştiriyor, eziyor, köleleştiriyor, yok ediyor. Bu 5 mikrobun ortadan kaldırılması lazım. Bu, adil düzenle olur.”
***
Oldukça etkili mesajlar değil mi?