Hem dünya hem de ahiret hayatımızı doğrudan ilgilendiren "İslam dini"mizi, doğru/bütün olarak bilmek, anlamak sorumluluğunda ve zorundayız. Dini, kimden, nerden aldığımız çok önemlidir. Elinde Kur'an’la insanları, Müslümanları ilim adına şirke, küfre, her türlü sapıklığa çağıran hem de tefsir sahibi, ünvan sahibi olanlar bile var. Resulullah (sav) bizi, uyarmış; "Dini, kimden aldığınıza dikkat edin. Din adına herkes konuşup yazabiliyor. Islah adına ifsad yapılabiliyor. Açık ve kapalı olarak, saldırılar, tahrifler, istismarlar yapılabiliyor. Kendi "din binamız" depremlere, sellere, yangınlara... karşı güvenli mi, değil mi?
- Bütün peygamberler; insanları tevhide/adalete/İslam’a çağırdılar. (Nahl/36, 90; Hadid/25)
- Allah katında tek geçerli din, tevhid dini İslam’dır. (Al-i İmran/19, 85)
- Bütün peygamberler Müslümandı.
- Tevrat da, İncil de sonradan tahrif edilmiş, Kur’an ise son İlahi kitap olarak tahriften korunmuştur. (Hicr/9)
- Hz. İbrahim (as), Hz. Musa (as), Hz. İsa (as) tevhide/İslam’a çağıran peygamberlerdir. Yahudiler, Hz. İsa’nın (as) ve son Peygamber Hz. Muhammed’in (sav) peygamberliğine inanmazlar.
- Yahudilik de Hristiyanlık da, Tevrat ve İncil’in tahrifiyle üretilmiş/muharref/hükümleri kaldırılmış ve tevhide aykırı batıl dinlerdir.
- Son İlahi mesaj/Kitap Kur’an’la, İslam dini/nimeti tamamlanmıştır. (Maide/3) Hükümleri de kıyamete kadar, bütün insanların, bütün ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
- İslam; hak, doğru, halis ve ekmel/mükemmel tek İlahi dindir. Bölünme, artırma, eksiltme kabul etmez. Hayatımızın her alanını düzenleyen hayat tarzı, dünya görüşü ve doğru yoldur.
Mucizeler/kerametler; asadan, Musa’dan (as), İsa’dan (as) değildir; Yaratan Mevla’dandır (cc).
O (cc) öyle Kadir, Muktedir, eşsiz, ortaksız, benzersiz/ana, baba, çocuk olmaktan yüce Kuddüs bir Melik'tir ki, evrende hiçbir şey O'na rağmen olamaz. "Ol"anlar, ancak O'nunla olur. Firavunlara/tağutlara "zulüm izni" veren, İsa’yı (as) çarmıha gererek canına kasteden "Yahudilere" ise izin vermeyen; Musa’nın (as) asasıyla büyüleri bozan, Kızıldeniz’de Firavun ve ordusunu boğan da ancak O'dur (cc). Siyonistlerin, İslam düşmanlarının projelerini, tuzaklarını, düzenlerini bozacak olan da O'dur (cc). O halde neredeyiz, hangi yolda, hangi saftayız, kimlerle beraberiz? Tevhid/adalet safında mı, yoksa, şirk/zulüm safında mıyız? "(Kur'an'ı terk ederek) Nereye gidiyor(sun)uz?" (Tekvir/26) Hem de Fatiha okuyarak?! Yoksa bizi kuşatan BATI(L)’ın bizi yutmasını mı bekliyoruz? Onlar/Yahudiler, Hristiyanlar/kâfirler/farklı din ve mezhepleriyle birleşirken biz didişmeye, çatışmaya devam mı edeceğiz? "Endülüs" ibretle gözümüzün önünde durmuyor mu? Haydi yeniden İslam'a/İslam’la dirilip birlikte kıyama... Tevbelerle, istiğfarlarla...
KİMİN SÖZLERİ DOĞRU? Hz. İsa’nın (as), beşikteki bebek iken: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitap verdi ve beni peygamber yaptı." (Meryem/29-30)
“Hani Allah "Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara 'Beni ve annemi, Allah'ın peşi sıra iki ilah edinin!' diye sen mi dedin?" dediği zaman, (İsa) "(Haşa)! Sen yücesin. Hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Ben onu söyleseydim sen onu elbette bilirdin. Sen bendekini bilirsin, (oysa) ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki gizlilikleri bilen ancak sensin sen." demiş (olacak)tir.” (Maide/116)
“Dinlerine uymadıkça Yahudiler de, Hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara/120)
Allah Teala’nın, O’nu (as) mucize olarak, babasız yarattığına, O’nun aracılığıyla/biiznillah birkaç ölüyü dirilttiğine, kendisinin de Yahudilerce çarmıha gerilmesine rağmen öldürülemediğine, ahir zamanda/kıyamet öncesinde semadan indirileceğine de inanıyoruz... Sözlerinin/ayetlerinin doğruluğuna inanan müminlerden/Müslümanlardanız, elhamdülillah.
Hayat Kitab’ı/Rehberi Kur’an-ı Kerim’de; zamanımızda, bir yönüyle Musa’nın (as) elindeki Tevrat’a/tevhide bağlı “asa”sı gibidir. Kur’an’ı başımıza/elimize alarak O’na teslim olabilsek, O’nunla batılın/büyücülerin elindeki “değnek” konumundaki sihirli/aldatıcı ideolojiler/düzenler bozulur, yok olur. Çünkü mesaj var: “Hak gelince batıl yok olur.” (İsra/81) “Allah, kendi yolunda cihad edenlere yardım eder.” (Muhammed/7) O halde, dini doğru anlamak zorundayız. Terk ettiğimiz Kur’an’a tekrar dönmekten başka çaremiz yok.