Bir ülke düşünün, evlenen her damatla geline üç oda bir salonu düğün öncesi tapuyla beraber anahtarı nikâh salonunda teslim ediyor.
Her ay başında hesabına 500 Euro yatırılıyor.
Elektrik, su, gaz parası alınmıyor, evlere sayaçlar takılmıyor.
Ev vergisi de yok.
Hastanelerde tedavi ücretsiz.
Eczanelerde ilaç parasız.
Puanla gittiğin bütün okullarda eğitim parasız.
Üniversiteyi bitiren herkese maaş bağlanır.
Tarla, bağ, bahçe, ticaret, sanayi vergisi yok.
Benzinin litresi bir doların onda birinden az olan sekiz santim.
Şimdi düşünün, bu ülkede darbe olur mu?
Fazla düşünmeyin. Oldu.
Hem de zehir gibi oldu.
“Ülkenin petrolünü satarken dolar geçersizdir, karşılığında altın ödeyeceksiniz” deyip sattığından ve gelirin yüzde doksanını halka dağıttığından,
İngiliz üslerini yurdundan kovduğundan,
Yahudileri ülkeden temizlediğinden,
Amerika’yla karşı karşıya geldiğinden ülkede darbe oldu.
Devlet başkanını yakaladılar ve tekmeleyerek öldürdüler.
İkinci bir ülke Afganistan.
Önce İngilizler yedi bin beş yüz kilometre uzaktan gelmişler, sömürmüşler, semirmişler ve halkı aç ve bîilaç bırakıp gitmek zorunda kalmışlar.
Bu fakir ülkeyi 1979’da Ruslar işgal etmişler, mağlup olarak ülkelerine kaçmışlar.
Aynı ülkeye Amerika 2001’de on bir bin kilometreden gelmiş, girmiş, yirmi yıl Müslüman öldürdükten sonra, arkasına bakamadan kaçmak zorunda kalmış.
Birinci ülke, IMF’den hiç borç para almamış. Gelirinin tamamını halkına bol bol dağıtmış ama kâfirler çetesine baş kaldırması ve Afrika’daki Müslümanların İslami eğitimine katkı sağlamasını suç saymışlar, “tebliğin” adına “terör” demişler ve saldırmışlar.
İkinci ülke Afganistan, fakirliğin en altında olduğu halde, “Kâfire boyun eğmeyiz” dedikleri için İngilizler, Ruslar ve Amerikalılar tarafından işgal edilmiş.
Yeni nesil bilmez ama Uganda’da Müslüman Devlet Başkanı olan İ’ydi Emin (1925-2003) Batı’ya başkaldırınca, önce başına neler geldiğini, basına yalan haber olarak neler verildiğini biliriz.
Devlet Başkanı olunca ilk iş olarak,
“ ABD ve İngiltere'ye hakaretler yağdırdı.
Müslüman olduğunu açıkladı.
İsrail'le ilişkileri kesti.
Libya ve Filistinlilerin yanında yer aldı.
Aleni kötülük yapanlar, böylece ülkemizde ve diğer ülkelerde kendilerini beyefendi sananlara iç dünyalarının kâfirlik, gaddarlık, zalimlik kimliğini göstermekle dünyaya bir iyilik yapmış oluyorlar.
Ekşi Sözlük’e göre “…Beyazları köle gibi kullanıyor, onları esir alıyordu. Hele bir fotoğrafta görmüştüm. İki kravatlı İngiliz iş adamı ellerinde yelpaze ile idi alnını serinletiyordu. Sanki ben serinledim. ‘Etme bulma dünyası’, ‘Dinsizin hakkından imansız gelir’, ‘Çivi çiviyi söker’, ‘Faşizminden faşizme mektup’...”
Güney Amerika’daki Venezuela’da Hıristiyan, Arjantin’de Hıristiyan ama Venezuela devleti Amerikan sömürgesine karşı çıkması ve İsrail’in katliamını kınaması nedeniyle birkaç defa darbe teşebbüsünde bulunulduğu gibi halen ekonomik ambargo devam etmektedir.
Herhangi bir insan, insanlığından çıkar, hayvanlardan daha aşağıya inerse onun ipek kravatıyla yapamayacağı kötülük yoktur.
Yemen Yahudilerinin Hazreti İsa’ya iman edenleri ateşlerde yakmak için uzun ve derin çukurlar kazıp yaktıklarını haber verdikten sonra Rabbimiz o yakılan Müslüman insanların yakılma nedenini şöyle haber veriyor:
“Müminler, Aziz ve Hamid olan Al¬lah'a iman etmeleri sebe¬biyle, (kâ¬firler) intikam alıyor¬lardı.
O ki göklerin ve yerin mülkü O’na aittir. Allah her şeye şahittir.
Şüphesiz mümin erkeklerle mümine kadın¬lara işkence ederek din¬den döndürmeye çalı-şanlar, sonra tevbe etmeyenler için cehen¬nem azabı vardır. Onlar için yakıcı bir azap vardır.
Şüphe¬siz iman edip, amel-i salih işleyenlere de altından ır¬maklar akan cennetler vardır. İşte bü¬yük kurtuluş budur.
Şüphesiz Rabbinin yakalaması şiddetlidir.” (Büruc süresi, ayet 85/8-12).