İhracatta Rekor Kırarken Dış Borç Büyüyor

Abone Ol

            Ekonomik veriler her ay ilan ediliyor. Ancak, söz gelimi ithalat ve ihracat gibi dış ticaret verilerinin açıklanmasında iktidar yanlısı medyada genellikle ihracat verilerinde bir artış söz konusu ise dış ticaret verilerinin sadece ihracat ile ilgili boyutu ön plana çıkartılıyor, ithalat ya görmezden geliniyor ya da haberin içinde kendisine yer bulabiliyor. Mayıs ayında ihracatta rekor kırıldığı ön plana çıkarken özellikle geçen yıla göre yüzde 14.4 artarak 21.6 milyar dolar, ithalatın ise yüzde 16 artışla 34.3 milyar dolar olduğu açıklandı. Buna göre Mayıs ayında dış ticaret açığı 56.1 milyar dolar olarak açıklandı. Yani bir yandan ihracat rakamlarının ön plana çıkartılması ile dış ticaret açığının ulaştığı boyut gözden kaçırılırken,  Ocak-Mayıs döneminde dış ticaret açığı yüzde 29.5 artarak 56.1 milyar dolara ulaşmış durumda. Kısacası, rakamlarla oynamak böyle bir şey olsa gerek. Çünkü ülkemiz açısından genellikle dış ticarette açık veriyoruz. Bir diğer ifadeyle ihracatımız ithalatımızın gerisinde kalıyor. Bu bakımdan özellikle ihracatta rekor kırmış olmamız, olumlu bir gelişme olmakla birlikte eğer ihracatımız ithalatımızı karşılamıyorsa, açık veriyoruz, ortaya çıkan açığı da genellikle dış borçlarla karşılamaya çalışıyoruz demektir. Sonuç olarak her yıl hazırlanan bütçede dış borç faizlerine dönmek üzere gelirimizin önemli bir bölümü borç faizi ve taksitine gidiyor demektir. İnsanımızın refah seviyesinin yükselmesine katkısı olmayan bir büyüme ortaya çıkıyor.

            Söz konusu dış ticaret açığı 5 aylık bir sürede 56 milyar dolara ulaşmış ise bu gerçek ortada dururken, büyüme rekorları kırmamızın fazla bir anlamı kalmıyor. Geldiğimiz noktada giderek dövize olan ihtiyaç daha da artıyor. Merkez Bankası döviz rezervinin eksiye düştüğü konuşulurken topluma pembe tablo çizmek adına dış ticaret rakamlarının tek taraflı olarak sadece ihracat bölümünün sunulması gelinen sıkıntılı noktayı gizlemeye yetmiyor.

            Bu noktada ihracatta rekor kırdığımız haberlerinin medyaya yansıdığı günlerde dikkatimi çekin iki haberi aktarmayı yararlı görüyorum. Sözünü ettiğim ilk haber medyada, “3.8 milyon kişi yasal takipte” başlığı altında verilmişti. İkinci haber, “Bankaların 4 aylık kârı 145 milyar lira” şeklindeydi. Sanıyorum bu iki haber özellikle insanımızın hangi şartlar altında hayatını sürdürmeye çalıştığını göstermeye yetecektir. Çünkü yasal takipte olanların sayısının sürekli artıyor olması normal geliri ile hayatını sürdüremeyen vatandaşlar sürekli olarak borçlanmakta, ancak bir süre sonra ipin ucunu kaçırarak ödeyemez duruma düşüyorlar ve bunun sonucu olarak da yasal takip başlıyor demektir. Bu noktada vatandaşların her ay kredi kartlarının borcunun artışı demek oluyor, Bu ise insanımızın borç bataklığına sürüklenmesi, onların bankalara olan borçlarının artması sonuç olarak bankaların kârlarının her ay arttığı anlamına geliyor.

            Netice itibariyle uygulanmakta olan ekonomik sistem parası olanlara çalışıyor. Kısacası, sistem fakirlerden aldığını zenginlere aktarıyor demek abartı olmayacaktır. Seçimlerin arkasından oluşan Bakanlar Kurulu söz konusu derde bir çare bulabilecek mi, bilmiyoruz. Ancak, artık toplumun büyük bir bölümünün ekonomik sıkıntılara dayanacak gücü kalamadı. Bunun da ötesinde insanımızın yaşadığı bunalımı bir takım rakamları ön plana çıkartarak toplumu oyalamaya yemeyeceğini görmek durumundayız.