İçki bütün kötülüklerin anasıdır

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

Batılılar, batıcılar, İslam dışılar içkiyi bir medeniyet değeri olarak görürler. Bu onların İslam’ın kötü gördüğü her şeye iyidir deme karakterlerinin bir sonucudur. Böylelikle İslam’a olan düşmanlıklarını ortaya koymuş olurlar.

İslam içkiyi akıl yürütme ve düşünme yeteneğini örttüğü için yasaklamıştır. Sadece içkiyi değil aklı iş göremez hale getiren bütün uyuşturucuları da yasaklamıştır.

Kur’an’ın geldiği dönemde üretilen içkilere “Hamr” adı veriliyordu. Müşrikler üzüm, bal, hurma, buğday ve arpadan sarhoşluk veren içkiler üretirlerdi. Bunların tümü genel anlamda “Hamr” diye anılırdı ve hepsi de “aklı baştan alan” uyuşturuculardı. 

Hamr, adı verilen bütün sarhoş edici maddeler, insandaki düşünme ve akıl yürütme faaliyetlerini felce uğratır, aklı baştan alır. Vücudu gevşetip normal hareket etmesini ve ayakta durmasını engeller. Aklı perdeler, insanı ne yaptığını bilmez bir duruma düşürür.

Hamrın az veya çok olması fark etmez. İslâm’a göre bunların hepsi zararlıdır ve haramdır.

Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır. “Her sarhoş edici hamrdır ve her sarhoş edici haramdır. Kim dünyada hamr içer ve tövbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde ölürse, ahirette (ahiret) şarabı (içeceği) içemez.” (Buhari, Eşribe, 1)

Müslüman içki içmez. Çünkü içki içmek haramdır. Kur’an’a inandığını söyleyen toplumlarda içki tüketiminin artması bir çelişkidir. İslâm, içkiyi kesin bir dille yasaklamıştır. İçenleri tehdit etmekte, içki içmeyi imana zarar veren şey olarak nitelemektedir. Ancak günümüz Müslümanları, İslâm’ın birçok hükmünü eğip büktükleri gibi içki karşısındaki duyarlılıklarını da azaltmışlardır. İslâm’ın yasakladığı ve hoş görmediği birçok davranışı hayatlarına egemen kılmışlardır. Bu Müslüman bir toplum için çılgınlıktır ve Allah’ın gazabına müstahak olma halidir. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir  Bir kısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler  Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek  (Fakir) bir adam da, bir ihtiyacı için yanlarına gelecek  Onlar adama: “Bize yarın gel! Diyeceklerdir. Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak bir kısmını helak eder  Geri kalanları da mesh ederek Kıyamete kadar maymun ve hınzırlara çevirir “(Buhari, Eşribe 6)

İslâm beş şeyin korunmasını esas almıştır. Bunlardan birisi de akıldır. Akıl, ya yanlış ve batıl fikirlerle, ya sarhoşluk verici şeylerle bozulur.

Allah (c.c)’ın insana verdiği her şey bir emanettir. İnsan akıl, can, mal, sağlık, beden, toprak, çocuk ve benzeri emanetleri en güzel şekilde korumalıdır. İçki yasağı, akıl nimeti veya emanetini koruma konusunda en önemli tedbirdir.

Peygamberimiz (s.a.v) içkiyi; “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” Tanımlamıştır. (Nesai, Eşribe, 44.) Şeytan ise “ Bütün mutlulukların kaynağıdır” demiştir.

Kur’an’ın şu çağrısına kulak veren hiçbir Müslüman içkiden yana olamaz. “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi ” (Maide: 90-91) Rabbimiz, bu ayette ‘hamr’ kullanmayı şeytanın pisliklerinden saymakta ve şeytanın içki ve kumarla insanlar arasına kavga soktuğunu, onları ibadetten uzaklaştırdığını bildirmektedir.  

İslâm içki yasağını aynı zamanda bir iman meselesi olarak ele almaktadır. “Allah’a ve ahiret gününe iman eden içki içmesin, Allah’a ve Ahiret gününe iman eden içki içilen sofraya oturmasın.”  “İçki içenin kalbinden iman nuru çıkar.” “Üç kişi cennete giremez: Deyyus (karısını kıskanmayan), erkekleşen kadın ve içki düşkünü.” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) işin önemini ortaya koymuştur. Sözün fazlası deliye söylenir derler vesselam.