İnsanoğlunun hayatı yolculuktan ibarettir. İlk yolculuk
insanın cennetten dünyaya sürgün edilişi ile başlamıştır. İnsan bir kez
cennetten dünyaya atıldıktan sonra yeniden oraya dönebilmek için yolculuğa
çıkmıştır. Bu yolculuk kıyamete kadar devam edecek zorlu ve bin bir türlü
engelle, imtihanla dolu olan bir yolculuktur. Yolculuk olayına normal gözle
bakıldığı zaman dünya hayatında bir noktadan başka bir noktaya yapılan bir
yolculuk olarak anlaşılır. Ancak gözle değil kalple bakıldığı zaman dünya
üzerinden ahirete doğru yapılan bir yolculuk olduğu görülür. Asıl anlamının
Allaha dönüş olduğu anlaşılır. İnsan, yaratıcısı olan Allah ın insan için
yaratıp dizayn ettiği cennete dönebilmek için yolculuk sırasında emniyetini
sağlayacak kurallara uymakla sorumludur. Sorularını ve şartlarını Allah ın
belirlediği imtihanın sonunda elde edilecek olan cennete doğru yapılan yolculuk
hayatın kendisidir.
İçe doğru yolculuk; ufka ve sonsuzluğa doğru, ruha ve
anlama doğru, kalbe ve kitaba doğru, Allah a ve Cennete doğru yapılan
yolculuktur. İnsan içe doğru yolculuk yaptığı zaman cennete doğru, Allaha
doğru, yurduna doğru gidebilir. Dışa doğru yapılan yolculuk ise insanı
amacından dışarıya çıkarır. Gayenin dışına çıktığı için yurdundan ve Allah tan
uzaklaşır. İnsan içe doğru yolculuk yaptığı zaman içte kalabilir, Allah ın
yaratılış amacının içinde kalabilir. Yolu takip edip gideceği yere varabilir.
Bunu yapabilmek için olaylara, hayata ve dışarıya kalple bakmak gerekir. Bu
bakış ise ancak zihnin yeniden inşa edilmesine bağlıdır. Bu durum zihin
inşasına bağlı olduğu için ruhi yıkımdan kopmalıdır. Yolculuk sırasında yol
haritası Allah ın yol haritası olmalıdır. Allah ın Kur an ı Kerim de insanın
önüne koyduğu yol haritasına göre yolculuk yapabilmek için zihin Kur an ın
temel felsefesine, asıl amacına göre inşa edilmelidir. Gözle dünyaya, olaylara,
hayata bakıldığı zaman insan Allah ın yol haritasından çıkıp yolunu kaybeder.
Kendi yol haritasına göre, kendi heva ve hevesine göre hareket etmeye başlar.
Bu şekilde yolculuğunu tamamlayacağını zanneder. Böyle bir yolculuk insanı
ancak cehenneme götürür. İşte bu tehlikeye düşmemek için insan zihni Kur an ın
temel kavramlarına, temel noktalarına, var oluş gayesine göre formatlandıktan
sonra yeniden yapılanmalıdır. Kalp ve iman eşliğinde içe doğru yapılan yolculuk
insanı Yaratıcısına götürür. Önde kalp ve iman, arkada akıl ve göz olmalıdır.
Çünkü kalp; iman ve vicdan esaslarına göre hareket eder. Akıl ise sadece gözün
gördüklerine doğru gider. Kalp ve iman öncülüğünde yapılan yolculuk insanı
selamete ulaştırır. Aklın öğrenme hücrelerini dolduran yanlış ve kötü
bilgilerle düşünen insan dünya zindanında elde edilen bir makamı, serveti ya da
imkânı bir kazanım olarak değerlendirir. Oysaki asıl kazanım Allah ın rızasını
ve bunun sonucunda da cenneti kazanmaktır. Bundan dolayı insan önce zihnini
temizlemelidir. Zihnini batının öncü gücü olan
Materyalizmin kirli felsefesinden kurtarmalıdır.
Müslümanlar İslam ı şu anda sahip oldukları algılarla anlayabilecek durumda
olmadıkları için modernizmin işgali altında bulunmaktadırlar. Bu işgalden
kurtulmanın yolu zihni yapılarını Kur an a göre inşa edip içe doğru yolculuk
yapmaktır. Modernizmin iğdiş edip delik
deşik ettiği zihnimizi Kur ani kavramlarla, peygamberi eylemlerle, İslami
düşünceyle düzeltmedikçe, aklımızı doğrultmadıkça yolculuğumuz Allah a doğru
olamaz. Allah a doğru olmayan yolculuk insanı zinhar zindandan kurtaramaz.
Oysaki Kur an ve sünnetle dolu olan, imanla dolu olan bir kalpten neşet eden
eylemler insanı dünya sürgününden kurtarıp Allah a ulaştırır.
İçe doğru yapılan yolculuk insanı atıldığı cennete geri
götüren bir yolculuktur. Dışa doğru olan yolculuk insanı dünya sürgününden daha
kötü olan cehenneme götüren yolculuktur. Bu yolculukta insan kalbin
samimiyetine ve imanın kurtarıcılığına değil, akıl oyunlarına ve göz
yanılsamalarına inanmaktadır. Allah a değil kendi aklına güvenmektedir.
Allah ın sınırlı ve sonlu olarak yarattığı dünya, gözle bakıldığı zaman sonsuz
bir hayat olarak görülür. Oysaki yolculuk sonu gelmez bir yürüyüş değil, ölümle
biten bir eylemdir. İman eksenli bakışa göre mavera boşluğa doğru sonu gelmeyen
bir yürüyüş değil, Allahın sınırlarını belirlediği, belli durakları ve belli kuralları
olan bir yürüyüştür. Bundan dolayı mavera yolunu bilmek, yürüdüğü yolun nereye
varacağını bilmek, bilmenin ötesinde yolculuğu yaşamaktır. Çünkü yolculuk
hayat, hayat ise yolculuk demektir. Bundan dolayı hayatı yolculuk felsefesiyle
yaşamak insanı dünya sürgününden kurtarır. İnsanı tüm beşeri sistemlerin
istilasından, tüm batıl fikirlerin ve sömürgeci güçlerin işgalinden kurtarıp
özgürleştirir. Özgürleşen insan ise Allah ın emirlerini yerine getirmek için
faydasız ve anlamsız şeylerle meşgul olmayı bırakıp kendi yoluna bakar. Yolcu
olduğunu hatırlayıp yolculuğunu tamamlamak için yapılması gereken ne varsa
onları yapar. En büyük özgürlük Allah ın emirlerine amade olmaktır.