Hz. Peygamber Efendimiz sevgisi (4)

Abone Ol

Bilindiği üzere yüce dinimiz vatan, hürriyet, cihad ve şehitlik gibi konulara önem vermektedir. Bunları korumaya çalışan bir milletin ordusunun fertlerine, adeta Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz gözüyle bakılmasından dolayı "Küçük ve sevimli Muhammed" manasına gelen "Mehmetçik" ismi verilmiştir. O nun mensup olduğu askerlik mesleği ile icra ettiği görev ve hizmetinin önemini vurgulamak için de, "Peygamber Ocağı" denmiştir.

5- Yavuz Sultan Selim tarafından bazı mukaddes emanetlerin Topkapı Sarayı na nakledilerek burada muhafaza edilmesi, milletimize ayrı bir haz ve heyecan vermiştir. Yüzyıllar boyunca bu mukaddes emanetin bulunduğu dairede gece ve gündüz ara verilmeksizin Kur an-ı Kerim okunması teamül haline getirilmiştir. Diğer yandan her yıl Ramazan ayında binlerce insan Hırka-i Şerif Camii ni ziyaret ederek O na karşı olan sevgi ve hasretini gidermektedir.

6- Asırlar boyunca Osmanlı sultanları Hicaz bölgesine hizmet ederek Mekke ve Medine halkını maddî yönden desteklemişlerdir. Ayrıca "Haremeyn"i korumayı, bakım ve onarımını yapmayı dinî ve hayrî bir görev telakki etmişlerdir. Her yıl üç aylar girdiğinde Anadolu insanının katkısıyla, Kudüs, Medine ve Mekke deki Müslümanlara ulaştırılmak üzere para, kumaş vs. kıymetli eşya gönderilirdi. Buna "Sürre" denmekteydi. Bu tür yardım götüren özel birliklere de "Sürre Alayları" denirdi. Bu uygulama da Anadolu insanının Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize duyduğu sevginin güzel bir örneğidir.

7- Hâlen devam etmekte olan bir başka husus da Anadolumuzun hemen hemen her tarafında kız isteme sırasında "ALLAH ın emri ve Peygamberin kavli..." ile söze başlanması Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize olan bağlılığın bir başka tezahürüdür.

8- Kültürümüzde Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz sevgisinin şeklen de olsa çok önemli göstergelerinden biri de hemen her vesileyle hayatımızın belli başlı noktalarında O nun doğumu üzerine yazılmış olan mevlid manzumelerinin okunduğu mevlid merasimleri tertip etmektir.

Anadolu da yerleşmiş bir mevlid kültürü vardır. Doğum, ölüm, sünnet, nişan, düğün, kandil, hacı uğurlama ve karşılama gibi akla gelebilecek birçok tören sırasında mevlid okunmaktadır. Bu geleneğin Osmanlılar döneminde de "MevIid AIayı" şeklinde resmi bir merasim halini aldığını görmekteyiz. Her yıl Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizin doğum gününe rastlayan Rebiu l-evvel ayının onikinci gününde Sultan Ahmet Camii nde bir merasim yapılırdı. Burada devlet erkânı ve müderrisler protokol sırasına göre, Vezirler, Yeniçeri Ağası, Defterdar, Reisü l-Küttap, Kapıcıbaşı Ağalar... otururlardı. Daha sonra ferace giymiş Padişah, alay eşliğinde camiye götürülürdü. Padişahı Yeniçeri ve Kapıcıbaşı Ağaları selâmladıktan sonra yerlerini alırlardı. Milletimizin asırlar boyunca sahiplendiği bu mevlid kültürü, günümüzde de millî birlik ve beraberliğimizi korumada önemli bir yer tutmaktadır. Bugüne kadar Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize olan sevgi, aşk ve hasretlerini "Na t"lar halinde dile getirmek üzere yüzlerce mevlid metni yazılmıştır. Fakat bunların arasında Süleyman Çelebi nin yazdığı mevlidin müstesna bir yeri vardır. Merhaba bahrinden alınan şu mısralarda, bir yandan Resûlullah (S.A.V.) Efendimize dünyayı şereflendirmelerinden dolayı hoş geldiniz denilmekte, diğer yandan da âsi, günahkâr, çaresiz ve zor durumda kalan bütün ümmet için bir kurtarıcı olduğu müjdelenmektedir:

"Merhaba ey âsi ümmet melceî

 Merhaba ey çaresizler eşfeî

 Ey cemali gül yüzü bedr-i münir

 Ey kamu düşmüşlere sen destgir"

9- Hacc yapmak insanımızın en çok arzuladığı bir ibadet olduğu gibi Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kabrini ziyaret edip orada kırk vakit namaz kılmak da bunun yanında gelmektedir. Ancak buna imkân bulamayanlar, ne zaman hacca ve umreye giden bir yakınlarını veya tanıdıklarını görseler Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize selâm göndermeyi ihmâl etmezler.