Hz. Hüseyini anlamak (1)

Abone Ol

Bir kişiyi anlayabilmek için, onun yaşantısına, düşünce ve eylemlerine ve hayata neler kattığına bakarsınız. İnsanlığın hafızasında derin izler bırakmış dava adamlarını anlayabilmek için ise sarsılmaz bir imana ve dik bir duruşa sahip olmalısınız. İnandığınızı bütün hayatınıza taşımalı ve bunun için her şeyi göze almalısınız. Hz Hüseyin’in şehadet yolcuğunu ve içtenliğini ise yüzeysel bilgilerimizle ya da çocuksu hislerimizle anlamamız mümkün değildir. Bunun için onun gibi inanmalı ve onun gibi her şeyi göze alıp zulmün karşısında yer almalıyız. Her gecenin bir sabahı vardır, her zorluğun ardından bir kolaylığın ortaya çıktığı gibi. Acı, yoksulluk, yalnızlık, ihanet, terk edilmişlik ve yaşanan bütün haksızlıkların ardından hiç beklemediğiniz kapılar açılır ve üzerinize büyük bir rahmet doğar…. Mesela, tarihin en karanlık dönemlerinde, öyle biri çıkar ki, bu kişi karanlığı yırtarak bir çığır açar ve bütün insanlığın kılavuzu, yoldaşı olur. İşte Hz Hüseyin’de bir toplumun sorumluluğunu tek başına sırtlayarak karanlığın bağrına doğru korkusuzca yürümüş ve orada bir meşale olmuştur. Yola çıktığında aslında her şeyi göze almış ve ne olursa olsun geri dönmemiştir. O, bütün dünyevi zevklerinden ve kendisine bahşedilen imkanlardan fedakarlık yapıp elindeki meşaleyi taşımaya karar vermiştir. Çorak bir toprağı kazmak ya da buz dağında yürümek kadar zordur işi. Ama o ölümün de yaşamında bir zafer olduğunu bilmekte ve kararlarından bir lahza dahi geri dönmeden yürümektedir.  Bu insanlar yaktıkları meşale ile yeni bir tarih yazar ve o toplumu karanlıktan aydınlığa çıkarırlar. Sonraki nesiller ise onların emekleri üzerine doğar ve burada hayat bulurlar. Dava adamlarının kalpleri bir kişi için değil bir toplumun huzuru için çarpar, zaten onları korkusuz kılan da budur. Yani, cesaret ve şecaatlerinin yanında insanlığın sorununu kendilerine mesele etmeleridir. Unutmayalım ki, Hz. Hüseyin’in şanlı direnişi, çağın karanlığına atılmış bir imzadır ve bu yönüyle Hüseyin bütün insanlığın hafızasında kalıcı bir iz bırakmıştır. O nedenle Hz. Hüseyin’in ihlas, samimiyet, haksızlığa karşı duruş, sevgi, şefkat adalet ve merhameti ile bütünleşen hayatını bilmeden onun şehadetini kavrayamaz, tevekkül ve teslimiyetini anlayamayız. Allah’ın dinini para makam ve mevki karşılığında takas eden kimselerin ise Hz. Hüseyin’i anlamaları hiç mümkün olamaz. Ezilenlerin üzerine basarak geçen ve güçlünün yanında yer alıp ahkâm kesenlerin ya Kerbela’yı sadece mitolojik bir hikâye olarak algılayanların da Hüseyin’i anlamaları beklenemez. Onu ancak haksızlık karşısında onun gibi tavır alanlar ve büyük bir teslimiyet gösterip dünyayı ellerinin tersiyle itenler anlayabilirler.