Huzurunuzun hırsızı olmayın

Abone Ol

Huzurla mutluluk arasında ince bağlantı vardır. Mutluluk

daha ziyade, kişinin heveslerinden beslenirken huzurun bir ayağı daima

maneviyata değer. Yani, dünya ile kurduğunuz ünsiyette, Allah ın rızasını

gözetip hakikat çizgisinden ayrılmadığınız takdirde mutluluğunuz aynı zamanda

huzura dönüşür ve siz bunun bereketinden fazlasıyla faydalanırsınız. Bugün

insanlarımızın peşinde koştuğu şey huzurdan ziyade mutluluktur. Yani dünyaya

ait hevesler, aşklar, şaşalı hayatlardır. Modern insana göre mutluluğun iki

kaynağı var, para ve aşk. O yüzden insanlarımız gerçek manada huzura

ulaşamıyor. İstediği hayatı yaşıyor fakat bunlar geçici bir haz verse de çok

geçmeden mutsuzluğa dönüşüyor. Çünkü hevesleriniz sizi kalıcı bir huzura

ulaştıramaz. Geçici hazların peşine takılıp kalıcı huzur aramak, dağda balık

avlamaya benzer ki, bu hiçbir zaman mümkün olamaz. Çünkü balık dağda değil suda

yaşar. Tıpkı bunun gibi huzurun kaynağı da maneviyattan çağıldar ve orada hayat

bulur.

Bir Kaç Tavsiye

1- Huzurlu bir hayat için bütün eylemlerinizde Allah ın

rızasını arayın.

2- Gerçekle örtüşmeyen beklentilerden vazgeçin: Orta

halli bir ailede, eşlerden biri, yurtdışında ev alıp orada yaşamayı hayal ediyorsa

bu hayalini gerçekleştirememe ihtimali yüksektir. Kişinin istediği şeyi elde

edememesi ise onun için bir mutsuzluk sebebidir. Büyüklerimiz ayağını yorganına

göre uzat sözü ile beklentilerimizin imkanlarımızla örtüşmesi gerektiğini ifade

ediyorlar.

3- Aile ilişkilerini güçlendirin: Ailede ve toplumda

zayıflayan insan ilişkileri, yerini büyük bir boşluğa ve yalnızlığa bıraktı.

Anne baba ve çocuklar birlikte vakit geçirme fırsatı bulamıyorlar. Modern çağ,

hayatın bütün vechelerinde ayrıştırma yoluna gidiyor. Karşınıza çıkan engel ne

olursa olsun gayretlerinizle aşarak aile içi ilişkilerinizi güçlendirmenin

yollarını arayın.

4- Geçmişle gelecek arasında kalmayın: Geçmişin penceresi

pişmanlıklarımıza açılır, gelecek ise belirsizdir. Eğer geçmişle gelecek

arasında kalırsak önümüzü görmemiz mümkün olamaz. Oysa yaşadığımız an hepsinden

daha kıymetlidir. Çünkü geçmişin ve geleceğin muhasebesini ancak yaşadığımız

anın içinde yapabiliriz.