Hünkâr dünyaya hükümran olmaz iken…

Abone Ol

Sanırsınız fırkateynlerin savaşıdır.

Top, tüfek, barutlu, bombardımanlı, o geçen yüzyılın kavgası.

Kim kimi devirirse adını zaferle tarihe yazdıracaktır.

İşte öyle bir telaş, koşturmaca, salonun önündeki kuyruk uzadıkça, kuyruk yağlarını tavaya atan ustaların keyfi iyice dorukta.

Kolay mı civardaki bütün kebap salonları fırkateynler gibi yan dönmüş hayat denizinde batmaktadırlar.

Elli tane garson anında müşteriye sarılır gibi şükranla karşılamakta daha yerine oturur oturmaz küçük tahta sofralarla sıcak lavaşlar üzerinde kaynar etlerini bırakmakta.

Onlar bu kadar hızlı iken, müşterinin hiç acelesi yok, aheste çekmekte kürekleri, koyunların geviş getirmesi gibi yavaş yavaş tadını çıkararak yemekteler, sanki yatıya gelmişler, yanlarında biraz acelesi olanlara ateş kusmaktalar, ”hayattan keyif al, biraz otur, ne bu telaşın.”

Patron locasından zaferini izlemekte, salon para basmakta.

Hünkâr Dairesi tavan resminde, havuzlu salonun sahibi hani, köşelerinde duran mavi çinileri çok severdiniz de havuzun fıskiyeleri ve o tavan resmindeki “Fırkateynler Arasında Muharebe” tablosuna bakıp bestelerinizi yapardınız. Hünkâr Has Odası tavanında, Korvet isimli tabloda, (Korvet

Fırkateyn ile brik arasında hem yelkenli hem çarklı savaş gemisi) yine o güzel deniz üzerinde güç ve hükümranlık örneği olarak süzülmesini izlemeye doyamazdınız. Bir başka tabloda Brik, iki direkli serenli, bir savaş gemisi. Padişah yatak odası tavan resminde yine nefis deniz

manzaraları, iki adet Brik ve bir Padıl Pervaneli Vapur, Piyade Kayığı, Marmara Kayığı, Uskurlu Korvet. Sedefli Salon tavan resminde, Barko (üç direkli, tam armalı yelkenli tekne). Halatlı odanın tavan resminde, Borda; Bataryalı Zırhlı. Denize, gemilere sevdanızı bu odada, oturduğunuz koltukların, masaların, sehpaların, aynalarınızın ayaklarını, perdelerinizin farbalarını gemi halatları ile süslemiştiniz. Elinize fırçaları ve boyaları alıp en güzel deniz tabloları ve gemileri resmederdiniz. Fransız ressam Mason‘ın Deniz ve fırkateyn tabloları sarayınızda yerli yerinde, siz neredesiniz? 

O sarayların havuzlu salonlarının tavanlarını süsleyen birer aslan ya da boğa macerası gibi resmedilmiş deniz savaşları, bugün paranın padişahları arasında kıyasıya devam etmekte.

Mitolojinin güzeli Narkisson’un suya düşen kendi sûretine âşık olup dere başından ayrılmayışı gibi ortaya fırlamış yüzlerce Narkisson’un, biraz da Narsisizm hastalığına yakalanıp bedenlerinden medet umup hükümranlığı ele geçirme savaşları.

Bu azgın para kazanma ya da oy toplama hırsının neticede fazla da abartılacak bir şey olmadığını. İsmini bile hatırlayamadığımız bakanların ölümlerini haber veren gazetelerdeki minik manşetlerin kimsenin ilgisini çekmeyişi.

Manisa’da hayvan barınağında tutulup da yemekleri verilmediği için açlıktan birbirlerini yiyen hayvancıklardan da haberi olmuyor, o salonların birbirlerini kırarak, diğer salonlarda tek müşteri bırakmayarak, bir fırkateyn gibi yan dönüp batmalarını, locasından mütebessim izleyen paranın padişahlarının dünyaya hükümran olamayacağını, biri çıkıp hatırlatsa. 

Mavi salon orta mekân tavan resminde oysa padişaha adaletli olması tavsiye edilmektedir:

“Adalet yücelerde bir hanedir ki balkonları,

Her zaman ilham ve ahenk bahçesine nazırdır

Hakkını arayanlar adalet ile selamete erer

Bu temel üzere bir devlet, devama kadirdir.”  

Sarayında hünkâr, kendisinin geçici bir hükümranlıkla görevlendirildiğini, gerçek hükümranın ise kendisini Kerim Kitapta anlattığını haber vermektedir: ”Yardım ve zafer yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır. Allah kudretlidir, hikmet sahibi ve hükümrandır.”