Hükümet’in tutumu endişe verici

Abone Ol

HÜKÜMET’İN halkın yarısını dışlayıcı, kamplaştırıcı tutumu dikkatinizi çekiyor mu? 3. Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin duyulduğu bir dönemde, bu söylemiyle kimin ekmeğine yağ sürüyor, dersiniz? Komşularımızla geçimsiz, diğer ülkelerle restleşerek süren diplomasinin sonu nereye varır? Bu atmosferde Hükümet’in basiretsiz icraatları endişe verici!

Başbakan’ın şu sözü bölücülük değil mi?: “Evet”çiler 15 Temmuz’da “Hayır”cıların karşısına dikildi.” (Karar, 6.3.2017) Bu ne büyük gaflet! 15 Temmuz, aynen Çanakkale’deki gibi, tüm milletimizin ortak direnişidir. Halkın yarısını dışlayarak kime hizmet ediyorsunuz?

26.2.2017’deki Barzani’nin Türkiye ziyaretinde Havaalanı’na, Devlet Konukevi’ne, Çankaya Köşkü’ne Kürdistan bayrağı asıldı. Sayın Bahçeli olaya, “Skandal, rezalet, aymazlık” diyerek tepki gösterince; Sayın Başbakan, “Kürdistan özerk bir yapıdır, bayrağı vardır” cevabını verdi.

Bu nasıl söz! Barzani’nin bayrağı olabilir. Asıl büyük gaflet Başbakan’ın onu tanımasıdır. Barzani, ABD desteğiyle Irak’ı böldü. Sayın Başbakan, bu söylemin Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunda bölücülüğü tetikleyeceğini hiç düşünmüyor mu? “Terörle mücadele ettiğini” söyleyen AKP, perde arkasında başka şeyler mi yapıyor? Terörle hiç ilgisi bulunmayanları, referandum tercihi sebebiyle “terörist”likle suçlayan AKP kurmayları, yanlış icraatlarını örtmek için hedef mi saptırıyorlar?

“Halkın görüşünü alıyoruz” diyerek başlattığınız referandumdan halkı soğuttunuz! Bizi kamplaştırıp bölecekse, olmaz olsun böyle referandum! Bereket ki, halk basiret sahibi! Eğer, bölücülük ve kutuplaştırıcılık yapan sözde yöneticilerinin gazına gelse, vay o zaman Türkiye’nin haline!

AKP NE YAPMAK İSTİYOR?

AKP, “Avrupa müktesebatı” diyerek, Türkiye’nin senelerce direndiği “İkiz Yasaları” 2003’te çıkardı. Bu yasada, “Türkiye’de halklar kendi geleceklerini özgürce tayin etme hakkına sahiptir” deniyor. İsrail, Doğu’nun Arz-ı Mev’ud haritasını çizdi. “İkiz Yasalar” kimin için çıkarıldı acaba?

Hükümet, “terörü bitireceğiz” diye “Çözüm Süreci”ni başlatmıştı. Teröristler dağdan şehre indi. Bazı milletvekilleri yurt dışından gelen teröristleri Habur’da karşıladı. Hükümet; Barzani, Şivan Perver gibi bölücülerle büyük açılışlar yaptı. Kandil’le görüştü. Terör 3.5 yıl kuluçkaya alındı. Halk tedirgin edildi. 

Teröristler boş durmadı. Şehirleri silah deposu haline getirdiler. Sur, Cizre, Nusaybin gibi ilçelerin altı hendeklerle doldu. Terör yuvası haline geldiğinden bu ilçeler boşaltıldı. Evlerin tamamına operasyonlar yapıldı. İlçeler hayalet kentlere dönüştü ve yeniden inşa edildi. Türkiye sıkıntılar yaşadı. Süreç aleyhimize sonuçlandı.

Hükümet, Suriye’yle kardeşçe yürümekte olan ilişkileri, ABD’nin ağzına bakarak basiretsizce bozdu. İç çatışmaya sebep oldu. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş kabullendi: “Suriye politikamız baştan beri yanlıştı.” (Hürriyet, 5.1.2017) 

Hükümet, referandumda sorumsuzca halkın yarısını dışlıyor. Baskı ve dayatmayla istediği sonucu elde etmeye çalışıyor. Milli iradeyi yok sayıyor. 7/24 medya aracılığıyla algı operasyonu yapıyor;     tekrarın gücüyle beyinleri yıkıyor. Devlet TV’leri Hükümet’in borazanı! Diğer medyayı by-pass etti. Siyasi partilerle “konsensüs” oluşturacak yerde, “Sen sus” politikası izliyor.

İKTİDAR SORUMLULUKTUR!

MHP’NİN, 3.11.2015 sonrası uyguladığı farklı tutuma bakın! Bundan önce AKP’yi terörle eşdeğerde görüyordu. Mesela Bahçeli, Kurultay’da AKP’ye yüklenmişti: “Paralel yapı AKP’nin eseridir. Erdoğan’ı her önüne gelen kandırıyorsa Türkiye batmış demektir. Erdoğan onun bunun ağzına göre iş yapıyor, tuzağa düşüyorsa Türkiye çukurda demektir.” (21.3.2015)

Gül ve Erdoğan’ın eski danışmanlarından Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, 3.11.2015’te çok sağlam ve güvenilir kaynaktan diyerek, “Erdoğan ve Bahçeli’nin Kurban Bayramı’nın 2. günü özel bir evde sır bir görüşme yaptıklarını” yazdı. 

3.3.2017’de basına yansıdığına göre, Bahçeli muhaliflerinden Sinan Oğan; Başbakan Yıldırım’ın 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi kendisini arayarak milletvekilliği teklif ettiğini söyledi.

AKP’de 80 kadar FETÖ’cü milletvekili olduğu haberleri dolaşıyor. Sayın Başbakan, Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında milletvekillerini ikna turları düzenlemişti. Sayın Oğan’a yapıldığı gibi, FETÖ’cü milletvekillerine de bazı vaadler yapılmış mıydı? FETÖ’cülerin anayasa değişikliğinde rolleri oldu mu?

Adının başında “adalet” olan partinin adaletsiz tutumunun getirdiği noktayı görüyor musunuz? AKP’nin eski hukukçu kurmaylarından Bülent Arınç uyarmıştı: “Adalete güven yüzde 20’lere indi. Cumhurbaşkanları mutlaka tarafsız olmak zorundadır. Saraylar yaptık ama, adaleti sağlayamadık.” (12.5.2015)

AKP’li kardeşlerime hatırlatıyorum. Yarın İstiklâl Marşı’mızın kabulünün yıldönümü. Sorumlulukları gereği, İstiklâl Marşımızı bir kere de özümseyerek okusunlar! Faydalarına olacak!