“Hizmetkâr Devlet” ve Vali Recep Yazıcıoğlu - 1

Abone Ol

Eylül ayı başındaki vefatlar vesilesiyle ikişer yazı yani dört yazı yazdık ve bu vesileyle “Adil Düzen” çalışmalarımızı da değerlendirmiş olduk; yazı başlıklarımızı hatırlayalım…

“Gorbaçov, Çernişev, Erbakan ve ‘Adil Düzen’-2”

“Prof. Dr. Arif Ersoy ve Adil Düzen çalışmaları-2”

‘Hizmetkâr Devlet’ anlayışıyla valilik yapan merhum Recep Yazıcıoğlu da 2 Eylül 2003 tarihinde, Eskişehir- Ankara yolu üzerindeki Temelli Mahallesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda, olaydan 2 gün sonra bitkisel hayata girerek, 8 Eylül 2003 tarihinde öldü, cenazesi Aydın ilinin Söke ilçesinde 10 Eylül 2003 tarihinde toprağa verildi.

Artık yarım yüzyılı da aşan “Adil Düzen” çalışmalarımızın bir de “gerekçesi” var ki; bu gerekçe ve sebepler ise özellikle Vali Recep Yazıcıoğlu arkadaşımızın hayatı boyunca yazdıkları, anlattıkları ve yaptıklarında ayan beyan tezahür eder. “Arkadaşımız” diyorum, çünkü 1970’li yılların ortalarında Akevler Kooperatifi bünyesinde Akyol Neşriyat ve Matbaacılık tesislerini birkaç arkadaşımızla kurup yönetimini devraldığımda, ayrıca on arkadaş Akevler Kaynak Yayınları’nı da kurduk; bu 10 kurucudan biri de Recep Yazıcıoğlu idi…

Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu arkadaşımız ile ilgili olarak, Yeni Şafak yazarı Nuriye Çakmak Çelik, 4 Eylül Pazar günü, “‘Hizmetkâr Devlet’ Anlayışıyla Bir Valilik Efsanesi: Recep Yazıcıoğlu” başlıklı bir yazı yazdı; önce bu yazıda yazılanları okuyalım…

“Recep Yazıcıoğlu, 2 Haziran 1948 günü Trabzon’un Sürmene ilçesine bağlı Yılmazlar köyünde, 5 çocuklu Mustafa ve Fatma çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Recep ayında doğduğundan ötürü ismi Recep olarak verildi. İlkokulu köyünde okudu. Müftü olarak görev yapan babasının tayini Muğla Milas’a çıkınca ortaokulu Milas’ta, liseyi Aydın’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimi aldı ve 1968 yılında ilk görev yeri olan Aydın’a kaymakam vekili olarak atandı. Bu süre boyunca ildeki birçok kurumda görev yaptı, mevzuatları inceleyerek hem işleyişi öğrendi hem hayatı boyunca karşısında duracağı bir sorunun varlığını keşfetti. Kendi tabiri ile “işi yapmaktan değil de işi engellemekten zevk alma” olarak açıkladığı ve ‘bürokrasi hastalığı’ olarak ifade ettiği bu sorunla son nefesine dek mücadele edecekti.

Kaymakam vekilliği tecrübesinden sonra Ankara’daki kaymakamlık kursuna çağrıldı ve kursu başarıyla tamamladıktan sonra ilk görevi için Rize Kalkandere’ye atandı. 13 yıl süren kaymakamlık döneminde; Adana/Bahçe, Ağrı/Hamur, Çanakkale/Ayvacık, Hatay/Kırıkhan, Çorum/Alaca, Bolu/Akçakoca’da görev yaptı.

Görevleri sırasında dikkat çeken projelere imza atıyor, zaman zaman siyasilerle ters düşüyor, torpile asla müsaade etmiyor, korumalarla dolaşmıyor, makam arabasını şahsi işleri için kesinlikle kullanmıyordu. Hatta Çorum’un Alaca kaymakamlığı döneminde kapısında “kapıyı vurmadan girebilirsiniz” yazısı asılı duruyordu. Tüm bunlar halkın sevgisi ve yoğun ilgisine sebep olunca ‘Sıra Dışı Kaymakam Recep Yazıcıoğlu’ dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın dikkatini çekti ve Özal’ın emri ile ismi valiler kararnamesine alındı. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren itiraz etse de 6 ay süren ‘kaymakam krizi’ Özal’ın galibiyeti ile sonuçlandı. 36 yaşındaki Recep Yazıcıoğlu, Türkiye’nin en genç valisi olarak 1984 yılında Tokat’a atandı. 5 yıl görev yaptığı Tokat’ta halkın da desteği ile sahada bizzat çalışarak 3 binin üzerinde derslik yaptırdı ve şehrin eğitim hamlesinin mimarı oldu. Bu başarı nedeniyle “Yılın Bürokratı” seçildi ve ‘Türkiye’nin en genç valisi olmasına karşın Tokat’ta döneminde yapılan ilkokul ve sağlık ocağı sayısı Cumhuriyet döneminin tamamından fazla olduğu için bu ödüle layık görüldüğü’ açıklamasının üzerinde yazılı olduğu ödülü baş köşesinden ayırmadı.

1989 yılında kaymakam vekili olarak göreve başladığı Aydın’a vali olarak döndü. Kendisine iletilen bir şikâyet üzerine tebdil-i kıyafetle bir hasta gibi Nazilli SSK Hastanesi başhekimine başvurarak şikâyetleri yerinde gözlemlemesi ve aldığı ‘paran yoksa tedavi olamazsın’ cevabının ardından ertesi gün vali kimliği ile giderek başhekimi görevden alması, en unutulmaz anılarından biri olarak kaldı.” (Devamı var…)