Yedi Güzel Adam adlı dizi, söylem bakımından sahipleniyor
görünen, o birikimden beslendiği halde yüzeysel olarak taltif edip aksiyon
anlamında yanına dahi yaklaşmayan siyasi iktidarın bir projesi olarak
nitelendirildi. Bir bakıma, son dönemin konuşulan tabiriyle vicdan aklama
gayesiyle siyasi iktidar tarafından yayınlanmaya başlandığı konuşuldu. Siyasi
iktidar mensupları, Türkiye deki İslami düşünce ve hareket içinde çok ciddi bir
emeği ve etkisi olan Maraş merkezli akımın tevarüs ettiği bir söylemi
kullanıyor gözükse de, eylem anlamında yanında bile geçmiyor halbuki.
Radikal gazetesinden Tayfun Atay ın Bir İktidar Projesi:
7 Güzel Adam yazısındaki çok yerinde tespitiyle Cumhuriyet modernleşmesine
reddiye olmaktan ziyade onu (yerlileştirerek) sakinleştirme girişimi olarak
tanımlanan bu Maraş merkezli akım, anti emperyalist ve anti kapitalist (yani
kimden gelirse gelsin her türlü zulme) karşı oluşunu yerlilik le
birleştirmişti. Çok zor bir yoldan ilerleyip ve içinde bulunduğu kesim içinde
bir nevi Don Kişotluğa soyunup, söyleyeceği sözü kırmadan, dökmeden, bağırmadan
ama inançla, azimle, sabırla ve zerre şaşmadan söyleyebildi. Bunu da sanatla,
edebiyatla, düşünceyle yaptı.
Siyasi iktidar, her en kadar bu yerli , anti
emperyalist , anti kapitalist düşünceye değer verdiğini ve o yolda olduğunu
iddia etse de, gerçekler bunu doğrulamıyor. Haklarını vermek lazım; kültür
merkezlerine, okullara, sokaklara, caddelere bu şairlerin, yazarların,
düşünürlerin isimleri veriliyor, konuşmalarda bu isimlerden çeşitli alıntılar
yapılıyor, şiirleri okunuyor. Ama hepsi bu!
Büyük bir fırsat ve nimet olarak uzun bir süredir tek
başına çoğunluğu sağlayan ve gücü elinde bulunduran siyasi iktidar, düşünsel
anlamda tam bir Hint fakiri portresi sergiliyor. Herhangi bir özgün düşünce ve
somut bir ideali toplumun önüne koyamadığı gibi bu yerli , anti emperyalist
ve anti kapitalist akımdan kopya bile çekemiyor. Kafa karışıklığı öyle yaman
ki, hem AB üyeliği peşinde koşup, hem de yeri geldiğinde kendi kendine İslam
dünyasının yeni umudu pozları kesiyor. Zalim küresel ve yerel nizama
alternatif olma iddiasındaki akımı diline dolayıp mezkur sisteme nasıl daha iyi
entegre olurum hesapları yapıyor.
Siyasi iktidar ve temsil ettiği kitle, 7 Güzel Adam la
özdeşleşen ve İslami kesime büyük kazanımlar sağlayan bu hareketin milli ve
yerli karakterine taban tabana zıt şekilde kapitalizme ve emperyalizme entegre
olma yolunda ilerliyor. Öyle bir noktaya gelindi ki, iktidarda bulunan
hareketin milli olmakla tek ilintisi, ilgili ilgisiz her zeminde tekrarladığı
milli irade lafzından öteye gitmiyor. O da gayet yoruma açık ve tartışmalı
bir kavram bu günlerde.
12 yıllık süreçte kültür, sanat, düşünce anlamında ortada
hiçbir eser yok, ortaya konmuş bir iddia veya ideal yok, tersine müthiş bir
fikri bereketsizlik, kitleye hedef gösterme anlamında ir ufuksuzluk var. İşin
kötüsü, bu küresel sisteme entegre olmak ve iktidar nimetleriyle, dünyevi
imkanlarla hemhal olmak dışında herhangi bir kaygı taşınmadığı görüntüsü, ortaya
herhangi bir ideal ve dava koymama durumuyla da taçlanıyor. Somut olarak konan
idealler, 2023 hedefleri , 2071 hedefleri gibi afaki ve hiçbir içeriği
olmayan birtakım sayısal amaçları kapsıyor.
En civcivli ve zorlu dönemde sanatla, edebiyatla hem
çatışmaya karşı durmak hem de ortaya bir iddia, bir dava koymakta
direnen lerin aksine siyasi iktidar, kendi eliyle toplumu birbirine düşman
etmekte, kamplaştırmakta hiçbir sakınca görmüyor. Bunu bir vebal olarak
görmediği gibi böyle yaparak güya kutsal bir savaş (cihad denemez buna)
verdiğini iddia ediyor. Aslında verilen kutsal savaş , daha önceleri karşı ve
alternatif olunan zulüm çarkı nın bugün başında bulunmakla ilgili tamamen.
Devlete her anlamda göbekten bağlanan ve bütün ideal, iddia ve davasından
dünyevi imkanlar uğruna vazgeçenlerin verdiği bir kutsal savaş var sadece.
7 Güzel Adam ı, kendine yontmak isteyen siyasi iktidar,
bari onların içini boşaltmasa. Çizilen Hint fakiri portresine, 7 Güzel
Adam dan meşruiyet aranmasa bari!